#smrgSAHAF 100 Yıllık Kastamonu Basını 1872 - 1972 -

Stok Kodu:
1199000582
Boyut:
14x20
Sayfa Sayısı:
196 S.
Basım Yeri:
Kastamonu
Baskı:
1
Basım Tarihi:
1973
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
3. Hamur
Dili:
Türkçe
0,00
1199000582
386747
100 Yıllık Kastamonu Basını 1872 - 1972 -
100 Yıllık Kastamonu Basını 1872 - 1972 - #smrgSAHAF
0.00
Özenle hazırlanan, içinde fotoğraflar da bulunan kitapçık 200 sayfada belgelere dayanarak Kastamonu'da gazeteciliğin serüvenini anlatıyor. Demircioğlu Türkiye'de matbaanın tarihiyle bir giriş yaparak Kastamonu'da basının tarihine geçiyor ve bizi Kastamonu basınının yolculuğuna çıkarıyor. Yazarın babası Ziya Demircioğlu 1937 yılında Doğrusöz Matbaasında "Doğrusöz" gazetesini yayımlamaya başlayacak ve gazetenin yönetimi vefatından sonra, 1970'te oğlu Aziz Demircioğlu'na geçecektir.

Kastamonu Osmanlı Devleti'nin önemli vilayetlerinden biri. Yıl 1867, Mehmet Reşit Paşa Kastamonu valisi olarak atanıyor ve gerekli makinaları getirerek 1868 yılında Vilayet Matbaasını kuruyor. 1869 Salnamesi(resmi yıllık) bu matbaada basılıyor. Abdurrahman Paşa 1888'de matbaayı yeniliyor.

Osmanlı Devleti'nde yaklaşık 100 yıl önce İstanbul dışında 29 gazete basılmaktadır, gazete çıkaran illerden biri de Kastamonu'dur. O tarihlerde Kastamonu vilayetinin sınırları devasadır ve Kastamonu'da basılan gazeteler bu devasa coğrafyayı kapsayan haberlere yer vermektedir. "Bu da gösteriyor ki, Kastamonu gazetesi Anadolu basını yönünden büyük bir önem taşımaktadır. İlin her köşesinden gelen haberlere yer veren Kastamonu gazetesi, bugün herbiri birer il olan eski sancak ve livalarının birer tarihi vesika hazinesi değerini taşımaktadır."

Bu satırları okuduğumda aklıma İstanbul'da Aralık 2010'da yapılan "Üsküdar'a kadar Kastamonu" etkinliği geliyor. Bağlarbaşı Kültür merkezinde bu etkinlik kapsamında Kastamonu sancağına ve livalarına yönelik sergilenen resmi yazılı belgelerde Kastamonu sınırlarının genişliği adeta elle tutulur bir hale geliyordu.

Kastamonu'da özel matbaalar kurulmadan önce gazete ve kitapların basıldığı yer çoğunlukla Vilayet Matbaası oluyor. Demircioğlu bu konuda şöyle yazıyor: "Rivayete göre, Kastamonu'da ilk özel matbaa 1918 veya 1919 yılında Salim Efendizâde Reşit Bey "Esen"in maddi yardımı ile kurulmuştur. 1930 yılında Hüsnü Açıksöz, gazetesi olan Açıksözü basmak üzere yine rivayete göre bu makinayı almış ve Açıksöz matbaasını kurmuştur. (...) Kuruluşu kesin olarak bilinen ilk Özel matbaa, 1925 yılında İnebolu'da Hayrettin Bey tarafından kurulan matbaadır."

Kastamonu'da adına bir sokak bulunan Reşit Bey, Münire Medresesi'ni inşaa ettiren Hacı Mustafa Efendi soyundan gelmektedir; dedesi, Kırcalar Köyü'ndeki camiiyi yaptıran Salim Efendi 1877'de Ahmet Vefik Paşa'nın başkanlığını yaptığı ilk Osmanlı Meclis-i Mebusanı'nın Kastamonu mebuslarındandır. Reşit Beyin amcası Şükrü Bey ise 1923'te Kastamonu mebusu seçilecek ancak sağlığı elvermediği için Ankara'ya gidemeyecektir. Reşit Beyin oğlu Dr. Şükrü Esen ise ellili yılların başlarında Kastamonu Devlet Hastanesi'nde Kulak Burun Boğaz Kliniğini kuracak, yıllarca tek başına sayısız hastaya bakacak, ameliyatlar yapacak, 1957'de DP'den Kastamonu milletvekili seçilecek ve 1960 ihtilaliyle birlikte Yassıada'da 15 ay yattıktan sonra Almanya'ya gidecek, döndükten sonra, 1967'de Haydarpaşa Numune Hastanesi Kulak Burun Boğaz Kliniği şefi olarak seksenli yılların sonlarına değin dur durak bilmeden hemşehrilerine yardım etmeyi sürdürecektir.

Cumhuriyet döneminde Kastamonu'da çok sayıda matbaa kurulacak ve çok sayıda gazete basılacaktır.

Demircioğlu 1919 yılında çıkarılmaya başlanan Açıksöz gazetesinin öteki gazetelerden farklı daha çağdaş bir çizgide yayımlandığını belirtmektedir. "İdealist, vatanperver bir kaç gencin bir araya gelmeleri ile çıkarılan Açıksöz ilk defa modern gazetecilik anlayışı ile yayın hayatına girmiş, büyük ve çeşitli başlıklarla okuyucunun dikkatini çekecek şekilde tertiplenmiştir." Yazar bundan böyle 1872'de basılmaya başlanan "Kastamonu" gazetesinden yola çıkarak tek tek gazeteleri, bu gazetelerin içeriklerini ve sahiplerini tanıtıyor.

Bu gazetelerde Kastamonu'da Abdurrahmanpaşa Lisesi'nde de görev yapan İsmail Hakkı Uzunçarşılı (1888 - 1977), İsmail Habib Sevük (1892-1954), Abdülbaki Gölpınarlı (1900-1982), Talat Mümtaz (1905-1975) gibi değerli bilim insanları ve Orhan Şaik Gökyay ve Abdurrahmanpaşa Lisesi mezunu Rıfat Ilgaz gibi değerli yazar ve şairler de yazılar yazmış ve yayınlar yapmışlardır. Orhan Faik Gökyay'ın ilk şiirleri "Açıksöz", Rıfat Ilgaz'ın ise "Nazikter" gazetelerinde yayımlanmıştır. Kastamonu tarihine yönelik değerli eserleri bulunan Talat Mümtaz 1930'da basılan "Doğruluk" başlıklı gazetede bir süre yazı işlerinde de görev üstlenmiştir.

Aşağıdaki gibi bir durum bizim de başımıza geldiği için, bu yazıyı, yazarın Türkiye'nin kendi tarihi değerlerine ve kültürüne sahip çıkma(ma)sına yönelik yaklaşımını yansıtan bir sonsözü ile noktalamak istiyorum: "Araştırma yaptığımız resmi depolarda elde ettiğimiz gazetelerin, ilerdeki araştırıcılara faydalı olur ümidi ile Kastamonu Müze kitaplığına devri sağlanmıştır. Ancak bunların bir kısmı tasnif edilerek kayıtlara geçirilmiş, kısa yayın hayatı olan bazı gazeteler de tasnif edilmiş olmalarına rağmen, müze müdürünün izinli bulunduğu sırada anlaşılmayan bir sebeble kayda geçirilmeyip imha edilmiştir."

Aziz Demircioğlu'na Kastamonu'nun kültürünü yaşatmaya yönelik bu güzel ve değerli eseri için teşekkür ediyorum. Ne ilginçtir ki, internet'te Aziz Demircioğlu ve Talat Mümtaz Yaman'ın özgeçmişlerine ait gerekli bilgiye ulaşılamıyor. Genç kuşaklar bu iki değerli insanı Vikipedia'ya işlerlerse ne iyi olur. Aslında bilgisayara yönelik bir ders kapsamında dahi "Kastamonu yerel tarihi" konu başlığı altında bu konular ele alınsa ne güzel olur, böylece yerel tarih nihayet öğrencilerin tenine değer, bakarsınız belki de sahip çıkmasını öğrenebilirler.

Umarım bu satırları Kastamonu eğitim kurumlarından duyarlı bir öğretmen ya da bir öğretim üyesi de okuyacaktır. Ben bu bilgilere Reşit Esen'in gelini Zekiye Esen ve Talat Mümtaz Yaman'ın oğlu, Yavuz Yaman üzerinden ulaştım. Zekiye Esen'den, Aziz Demircioğlu'nun bir kaç gazeteci arkadaşıyla Dr. Şükrü Esen'i Almanya'da ziyaret ettiğini ve annesi Yukarı Tekke'nin gelini Mühippe hanımın Kastamonu'nun en güzel lâlelerini yetiştirdiğini öğrendim. Babası Talat Mümtaz'ın doğum ve ölüm tarihlerini bildiren Yavuz Yaman da Aziz Demircioğlu'nun yaklaşık 25 yıl önce vefat ettiğini söyledi. Kastamonu'da basının zorlu bir öyküsü var. Kastamonu'nun her alanında olduğu gibi Kastamonu basını da bu coğrafyaya karşı duyulan gönül bağı, büyük özveri ve bireysel girişimlerle ayakta kalmayı başarabiliyor.

O tarihlerde hiç de kolay değil, yazıların dizilmesi, matbaada basılması ve okurlara ulaştırılması, ki bunun bir de tükenmek bilmeyen bir maddi gideri var. Bugün ise ben bilgisayarın başında bu metni yazıyorum ve Kastamonu Postası'na gönderiyorum. Bu bağlamda bugün dahi yazılı basının ne denli büyük bir emek istediğinin ayrımındayım ve bu metni yazarken yazılı basının tüm neferlerinin affına sığınıyorum. - Sakine Eruz

Özenle hazırlanan, içinde fotoğraflar da bulunan kitapçık 200 sayfada belgelere dayanarak Kastamonu'da gazeteciliğin serüvenini anlatıyor. Demircioğlu Türkiye'de matbaanın tarihiyle bir giriş yaparak Kastamonu'da basının tarihine geçiyor ve bizi Kastamonu basınının yolculuğuna çıkarıyor. Yazarın babası Ziya Demircioğlu 1937 yılında Doğrusöz Matbaasında "Doğrusöz" gazetesini yayımlamaya başlayacak ve gazetenin yönetimi vefatından sonra, 1970'te oğlu Aziz Demircioğlu'na geçecektir.

Kastamonu Osmanlı Devleti'nin önemli vilayetlerinden biri. Yıl 1867, Mehmet Reşit Paşa Kastamonu valisi olarak atanıyor ve gerekli makinaları getirerek 1868 yılında Vilayet Matbaasını kuruyor. 1869 Salnamesi(resmi yıllık) bu matbaada basılıyor. Abdurrahman Paşa 1888'de matbaayı yeniliyor.

Osmanlı Devleti'nde yaklaşık 100 yıl önce İstanbul dışında 29 gazete basılmaktadır, gazete çıkaran illerden biri de Kastamonu'dur. O tarihlerde Kastamonu vilayetinin sınırları devasadır ve Kastamonu'da basılan gazeteler bu devasa coğrafyayı kapsayan haberlere yer vermektedir. "Bu da gösteriyor ki, Kastamonu gazetesi Anadolu basını yönünden büyük bir önem taşımaktadır. İlin her köşesinden gelen haberlere yer veren Kastamonu gazetesi, bugün herbiri birer il olan eski sancak ve livalarının birer tarihi vesika hazinesi değerini taşımaktadır."

Bu satırları okuduğumda aklıma İstanbul'da Aralık 2010'da yapılan "Üsküdar'a kadar Kastamonu" etkinliği geliyor. Bağlarbaşı Kültür merkezinde bu etkinlik kapsamında Kastamonu sancağına ve livalarına yönelik sergilenen resmi yazılı belgelerde Kastamonu sınırlarının genişliği adeta elle tutulur bir hale geliyordu.

Kastamonu'da özel matbaalar kurulmadan önce gazete ve kitapların basıldığı yer çoğunlukla Vilayet Matbaası oluyor. Demircioğlu bu konuda şöyle yazıyor: "Rivayete göre, Kastamonu'da ilk özel matbaa 1918 veya 1919 yılında Salim Efendizâde Reşit Bey "Esen"in maddi yardımı ile kurulmuştur. 1930 yılında Hüsnü Açıksöz, gazetesi olan Açıksözü basmak üzere yine rivayete göre bu makinayı almış ve Açıksöz matbaasını kurmuştur. (...) Kuruluşu kesin olarak bilinen ilk Özel matbaa, 1925 yılında İnebolu'da Hayrettin Bey tarafından kurulan matbaadır."

Kastamonu'da adına bir sokak bulunan Reşit Bey, Münire Medresesi'ni inşaa ettiren Hacı Mustafa Efendi soyundan gelmektedir; dedesi, Kırcalar Köyü'ndeki camiiyi yaptıran Salim Efendi 1877'de Ahmet Vefik Paşa'nın başkanlığını yaptığı ilk Osmanlı Meclis-i Mebusanı'nın Kastamonu mebuslarındandır. Reşit Beyin amcası Şükrü Bey ise 1923'te Kastamonu mebusu seçilecek ancak sağlığı elvermediği için Ankara'ya gidemeyecektir. Reşit Beyin oğlu Dr. Şükrü Esen ise ellili yılların başlarında Kastamonu Devlet Hastanesi'nde Kulak Burun Boğaz Kliniğini kuracak, yıllarca tek başına sayısız hastaya bakacak, ameliyatlar yapacak, 1957'de DP'den Kastamonu milletvekili seçilecek ve 1960 ihtilaliyle birlikte Yassıada'da 15 ay yattıktan sonra Almanya'ya gidecek, döndükten sonra, 1967'de Haydarpaşa Numune Hastanesi Kulak Burun Boğaz Kliniği şefi olarak seksenli yılların sonlarına değin dur durak bilmeden hemşehrilerine yardım etmeyi sürdürecektir.

Cumhuriyet döneminde Kastamonu'da çok sayıda matbaa kurulacak ve çok sayıda gazete basılacaktır.

Demircioğlu 1919 yılında çıkarılmaya başlanan Açıksöz gazetesinin öteki gazetelerden farklı daha çağdaş bir çizgide yayımlandığını belirtmektedir. "İdealist, vatanperver bir kaç gencin bir araya gelmeleri ile çıkarılan Açıksöz ilk defa modern gazetecilik anlayışı ile yayın hayatına girmiş, büyük ve çeşitli başlıklarla okuyucunun dikkatini çekecek şekilde tertiplenmiştir." Yazar bundan böyle 1872'de basılmaya başlanan "Kastamonu" gazetesinden yola çıkarak tek tek gazeteleri, bu gazetelerin içeriklerini ve sahiplerini tanıtıyor.

Bu gazetelerde Kastamonu'da Abdurrahmanpaşa Lisesi'nde de görev yapan İsmail Hakkı Uzunçarşılı (1888 - 1977), İsmail Habib Sevük (1892-1954), Abdülbaki Gölpınarlı (1900-1982), Talat Mümtaz (1905-1975) gibi değerli bilim insanları ve Orhan Şaik Gökyay ve Abdurrahmanpaşa Lisesi mezunu Rıfat Ilgaz gibi değerli yazar ve şairler de yazılar yazmış ve yayınlar yapmışlardır. Orhan Faik Gökyay'ın ilk şiirleri "Açıksöz", Rıfat Ilgaz'ın ise "Nazikter" gazetelerinde yayımlanmıştır. Kastamonu tarihine yönelik değerli eserleri bulunan Talat Mümtaz 1930'da basılan "Doğruluk" başlıklı gazetede bir süre yazı işlerinde de görev üstlenmiştir.

Aşağıdaki gibi bir durum bizim de başımıza geldiği için, bu yazıyı, yazarın Türkiye'nin kendi tarihi değerlerine ve kültürüne sahip çıkma(ma)sına yönelik yaklaşımını yansıtan bir sonsözü ile noktalamak istiyorum: "Araştırma yaptığımız resmi depolarda elde ettiğimiz gazetelerin, ilerdeki araştırıcılara faydalı olur ümidi ile Kastamonu Müze kitaplığına devri sağlanmıştır. Ancak bunların bir kısmı tasnif edilerek kayıtlara geçirilmiş, kısa yayın hayatı olan bazı gazeteler de tasnif edilmiş olmalarına rağmen, müze müdürünün izinli bulunduğu sırada anlaşılmayan bir sebeble kayda geçirilmeyip imha edilmiştir."

Aziz Demircioğlu'na Kastamonu'nun kültürünü yaşatmaya yönelik bu güzel ve değerli eseri için teşekkür ediyorum. Ne ilginçtir ki, internet'te Aziz Demircioğlu ve Talat Mümtaz Yaman'ın özgeçmişlerine ait gerekli bilgiye ulaşılamıyor. Genç kuşaklar bu iki değerli insanı Vikipedia'ya işlerlerse ne iyi olur. Aslında bilgisayara yönelik bir ders kapsamında dahi "Kastamonu yerel tarihi" konu başlığı altında bu konular ele alınsa ne güzel olur, böylece yerel tarih nihayet öğrencilerin tenine değer, bakarsınız belki de sahip çıkmasını öğrenebilirler.

Umarım bu satırları Kastamonu eğitim kurumlarından duyarlı bir öğretmen ya da bir öğretim üyesi de okuyacaktır. Ben bu bilgilere Reşit Esen'in gelini Zekiye Esen ve Talat Mümtaz Yaman'ın oğlu, Yavuz Yaman üzerinden ulaştım. Zekiye Esen'den, Aziz Demircioğlu'nun bir kaç gazeteci arkadaşıyla Dr. Şükrü Esen'i Almanya'da ziyaret ettiğini ve annesi Yukarı Tekke'nin gelini Mühippe hanımın Kastamonu'nun en güzel lâlelerini yetiştirdiğini öğrendim. Babası Talat Mümtaz'ın doğum ve ölüm tarihlerini bildiren Yavuz Yaman da Aziz Demircioğlu'nun yaklaşık 25 yıl önce vefat ettiğini söyledi. Kastamonu'da basının zorlu bir öyküsü var. Kastamonu'nun her alanında olduğu gibi Kastamonu basını da bu coğrafyaya karşı duyulan gönül bağı, büyük özveri ve bireysel girişimlerle ayakta kalmayı başarabiliyor.

O tarihlerde hiç de kolay değil, yazıların dizilmesi, matbaada basılması ve okurlara ulaştırılması, ki bunun bir de tükenmek bilmeyen bir maddi gideri var. Bugün ise ben bilgisayarın başında bu metni yazıyorum ve Kastamonu Postası'na gönderiyorum. Bu bağlamda bugün dahi yazılı basının ne denli büyük bir emek istediğinin ayrımındayım ve bu metni yazarken yazılı basının tüm neferlerinin affına sığınıyorum. - Sakine Eruz

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat