#smrgSAHAF Ankara: 20'li Yılların Bozkır Kasabası -

Stok Kodu:
1199027650
Boyut:
24x30
Sayfa Sayısı:
272 s.
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
1998
Kapak Türü:
Ciltli
Kağıt Türü:
Kuşe Kağıt
Dili:
Türkçe
Kategori:
0,00
1199027650
413745
Ankara: 20'li Yılların Bozkır Kasabası -
Ankara: 20'li Yılların Bozkır Kasabası - #smrgSAHAF
0.00
Bir kent üzerine araştırma yapmak, kentin labirentleri içinde bilinmeyen bir yolculuğa çıkmak gibidir. Her kentin kendine özgü bir rengi, zenginliği, onun da ötesinde kimliği vardır. Bu kimliğin ipuçları kimi zaman o kentin tarihinde, kimi zamansa bilinen tarihinin dışında, gündelik yaşamın farkına varılmayan gelip geçici yanlarında saklıdır. Bir kentin kimliğinin aranması yolunda ilk adımı, tarihinin bilinenleri içinde atmak en bilinen ve aynı oranda en kolay yoldur. Zor olan, bilinmeyenler içinde bir yolculuğa çıkmak, yaşanırken bile pek farkına varılmayan gündelik yaşamlar içinde dolaşmaktır. Uzun süre sıradan bir Anadolu kasabası görünümünde ve değerinde olan, ancak Cumhuriyet'le birlikte canlanıp kentli kimliğe doğru değişime-dönüşüme uğrayan Ankara için ise bu bilinmeyenler sayılamayacak denli çoktur.

Bu kitapta Ankara'nın belirli bir dönemi (yani 20'li yılları) odak noktası alındı. Atatürk'ün kente ayak basışıyla başlayan bu dönem, bir kentle Cumhuriyet'in at başı giden öyküsünü de içermektedir. Çünkü Ankara'yı Cumhuriyet'ten, Cumhuriyet'in ilk yıllarını ise Ankara'dan ayrı düşünmek olanaksızdır. Ankara'nın bozkır kasabası kimliğinden sıyrılıp kentleşme sürecine girmesindeki tek itici güç Cumhuriyet ve onun bir uzantısı olan şehrin "başkent" konumuna gelişi olmuştur.

Bu çalışma her yönüyle Ankara'yı anlatan bir kitap olma iddiasını taşımamaktadır; bunu bilerek yaptık. Ankara'nın tarih içindeki serüvenini kronolojik bir biçimde sıralamak, hem kitabın içeriğine ters düşeceğinden, hem de kolaylıkla her yerde bulunabilecek bilgileri yinelemek anlamına geleceğinden gereksiz görülmüştür. Kimi bilinen tarihî yapılar da gene aynı nedenle kitapta yer almamıştır. Buna karşılık, gündelik yaşamın unutulmaz öğeleri, handan palasa, aşevinden restorana, kerpiç sivil mimariden gösterişli devasa yapılara, tuzlu sokaklardan geniş bulvarlara, kağnılardan motorlu araçlara, çerçilerden şık mağazalara geçiş süreci irdelenmiş, bunlar üzerine gidilerek bir kentin gelip geçici güzellikleri üzerinde durulmuştur. (Önsözden)

Bir kent üzerine araştırma yapmak, kentin labirentleri içinde bilinmeyen bir yolculuğa çıkmak gibidir. Her kentin kendine özgü bir rengi, zenginliği, onun da ötesinde kimliği vardır. Bu kimliğin ipuçları kimi zaman o kentin tarihinde, kimi zamansa bilinen tarihinin dışında, gündelik yaşamın farkına varılmayan gelip geçici yanlarında saklıdır. Bir kentin kimliğinin aranması yolunda ilk adımı, tarihinin bilinenleri içinde atmak en bilinen ve aynı oranda en kolay yoldur. Zor olan, bilinmeyenler içinde bir yolculuğa çıkmak, yaşanırken bile pek farkına varılmayan gündelik yaşamlar içinde dolaşmaktır. Uzun süre sıradan bir Anadolu kasabası görünümünde ve değerinde olan, ancak Cumhuriyet'le birlikte canlanıp kentli kimliğe doğru değişime-dönüşüme uğrayan Ankara için ise bu bilinmeyenler sayılamayacak denli çoktur.

Bu kitapta Ankara'nın belirli bir dönemi (yani 20'li yılları) odak noktası alındı. Atatürk'ün kente ayak basışıyla başlayan bu dönem, bir kentle Cumhuriyet'in at başı giden öyküsünü de içermektedir. Çünkü Ankara'yı Cumhuriyet'ten, Cumhuriyet'in ilk yıllarını ise Ankara'dan ayrı düşünmek olanaksızdır. Ankara'nın bozkır kasabası kimliğinden sıyrılıp kentleşme sürecine girmesindeki tek itici güç Cumhuriyet ve onun bir uzantısı olan şehrin "başkent" konumuna gelişi olmuştur.

Bu çalışma her yönüyle Ankara'yı anlatan bir kitap olma iddiasını taşımamaktadır; bunu bilerek yaptık. Ankara'nın tarih içindeki serüvenini kronolojik bir biçimde sıralamak, hem kitabın içeriğine ters düşeceğinden, hem de kolaylıkla her yerde bulunabilecek bilgileri yinelemek anlamına geleceğinden gereksiz görülmüştür. Kimi bilinen tarihî yapılar da gene aynı nedenle kitapta yer almamıştır. Buna karşılık, gündelik yaşamın unutulmaz öğeleri, handan palasa, aşevinden restorana, kerpiç sivil mimariden gösterişli devasa yapılara, tuzlu sokaklardan geniş bulvarlara, kağnılardan motorlu araçlara, çerçilerden şık mağazalara geçiş süreci irdelenmiş, bunlar üzerine gidilerek bir kentin gelip geçici güzellikleri üzerinde durulmuştur. (Önsözden)

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat