#smrgKİTABEVİ Can Eğrisi - 2025

Editör:
Kondisyon:
Yeni
Sunuş / Önsöz / Sonsöz / Giriş:
Dizi Adı:
Öykü Dizisi
ISBN-10:
9786256590731
Hazırlayan:
Cilt:
Amerikan Cilt
Stok Kodu:
1199251126
Boyut:
14x20
Sayfa Sayısı:
142
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2025
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
Enso
Dili:
Türkçe
Kategori:
indirimli
147,40
Havale/EFT ile: 142,98
Siparişiniz 3&7 iş günü arasında kargoda
1199251126
638124
Can Eğrisi -        2025
Can Eğrisi - 2025 #smrgKİTABEVİ
147.40
Nicedir sıkışıp duran göğsünü tuttu kadın. Şöyle bir boşluk açılsa bedenimde, diyordu. Gidecek yer bulamayıp içinde mesken tutanları tutup çıkarırdı oradan. Durdukça bir parçası zannedip bırakamamıştı hiçbirini. Gecesi gündüzüne karışmış, uykuya direnen başını taşıyamaz olmuştu artık. Hayvanlar bir başına dönüyordu otlaktan, bir köşede oturur hâlde buluyorlardı onu. Sohbetlerin ortasında dalıp gidiyor, sesleneni duymuyor, küs zannedip gönül koyanlar oluyordu. “Bu sene çetin geçiyor kış,” derdi ağzından iki laf almaya çalışanlara. “Göğsüm ağrıyor, üşütmüşüm,” deyiverirdi. Cemreler düşüyor, ağaçlar giyiniyor, tenler kavruluyor derken bir rüzgâr esiyor, kuruyordu dallar, sular buz tutuyordu. Kış çetin geçiyordu burada.

Canın ne olduğunu bilir misiniz! İçerde sıkışmayagörsün. Eğrilir, kırılır; kaçacak yer bulamaz bazen. Bir cemreye aldanıp çıkmaya kalksa savrulur gider. İronik dili, iç monologları ve özgün benzetmeleriyle dikkat çekiyor Eda Kartal. Onun kahramanları fırtına önünde savrulan ayrık otları gibi tutunacak bir dal arıyorlar. Buzun üstünde balık, mekânda boş sandalye, otobüste ayakta kalan yolcu, kayıp eşya bürosunda unutulan adam, ordusu olmayan komutan… Birbirinden farklı görünseler de yazar hepsini bir potada eritiyor. Gelen fırtına kışın sert geçeceğinin habercisi.
Nicedir sıkışıp duran göğsünü tuttu kadın. Şöyle bir boşluk açılsa bedenimde, diyordu. Gidecek yer bulamayıp içinde mesken tutanları tutup çıkarırdı oradan. Durdukça bir parçası zannedip bırakamamıştı hiçbirini. Gecesi gündüzüne karışmış, uykuya direnen başını taşıyamaz olmuştu artık. Hayvanlar bir başına dönüyordu otlaktan, bir köşede oturur hâlde buluyorlardı onu. Sohbetlerin ortasında dalıp gidiyor, sesleneni duymuyor, küs zannedip gönül koyanlar oluyordu. “Bu sene çetin geçiyor kış,” derdi ağzından iki laf almaya çalışanlara. “Göğsüm ağrıyor, üşütmüşüm,” deyiverirdi. Cemreler düşüyor, ağaçlar giyiniyor, tenler kavruluyor derken bir rüzgâr esiyor, kuruyordu dallar, sular buz tutuyordu. Kış çetin geçiyordu burada.

Canın ne olduğunu bilir misiniz! İçerde sıkışmayagörsün. Eğrilir, kırılır; kaçacak yer bulamaz bazen. Bir cemreye aldanıp çıkmaya kalksa savrulur gider. İronik dili, iç monologları ve özgün benzetmeleriyle dikkat çekiyor Eda Kartal. Onun kahramanları fırtına önünde savrulan ayrık otları gibi tutunacak bir dal arıyorlar. Buzun üstünde balık, mekânda boş sandalye, otobüste ayakta kalan yolcu, kayıp eşya bürosunda unutulan adam, ordusu olmayan komutan… Birbirinden farklı görünseler de yazar hepsini bir potada eritiyor. Gelen fırtına kışın sert geçeceğinin habercisi.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat