#smrgKİTABEVİ Can Sıkıntısının Psikolojisi - 2025
Editör:
Kondisyon:
Yeni
Sunuş / Önsöz / Sonsöz / Giriş:
Basıldığı Matbaa:
Dizi Adı:
ISBN-10:
6057102157
Kargoya Teslim Süresi (İş Günü):
3&7
Hazırlayan:
Cilt:
Amerikan Cilt
Boyut:
14x21
Sayfa Sayısı:
248
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2025
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
Enso
Dili:
Türkçe
Orijinal Adı:
Out of My Skull: The Psychology of Boredom
Kategori:
indirimli
187,50
Havale/EFT ile:
181,88
Siparişiniz 3&7 iş günü arasında kargoda
1199244056
631298
https://www.simurgkitabevi.com/can-sikintisinin-psikolojisi-2025
Can Sıkıntısının Psikolojisi - 2025 #smrgKİTABEVİ
187.50
Can sıkıntısı, zekânın tatminsizliğidir. - Arthur Schopenhauer
Can sıkıntınız size bir şey anlatmaya çalışıyor, kulak vermeyi bir düşünün. Can sıkıntısından ne pahasına olursa olsun kaçarız. Sıkılmak bizi huzursuz ve tedirgin hissettirir. Zaman akmaz, durgun ve renksiz bir göle dönüşür adeta. Yapacak bir şeyler bulma umuduyla telefonla oynar, ayakkabı bağcıklarını yeniden bağlar, duvardaki fayansları filan sayarız. Ne var ki bir şeylerle oyalanıp geçici süreliğine sıkılmaktan kurtulsak bile o boşluk duygusu geri gelip yakalar bizi.
Peki can sıkıntısını hemen kovalamak yerine onu dinlesek nasıl olurdu? İşte bu sorunun peşine düşen Harvard Üniversitesi'nden psikologlar James Danckert ve John Eastwood bu kitapta can sıkıntısının bir düşman değil, potansiyelimizi açığa çıkarmak için bir çağrı olduğunu savunuyorlar: Sıkılan zihnimizin bize anlatmaya çalıştığı şeyi durup dinlemeye başladığımızda, hayatla daha anlamlı ve sahici bağlar kurmaya başlıyoruz, çünkü değişmemiz gerektiğini anlıyoruz.
“Can sıkıntısı bizi hayata katılmaya, harekete geçmeye çağıran bir sinyaldir. Bizi daha anlamlı ve tatminkâr eylemlerde bulunmaya iter. Nihayetinde çok önemli bir soru sordurur insana: Acaba ne yapsam?”
Can sıkıntınız size bir şey anlatmaya çalışıyor, kulak vermeyi bir düşünün. Can sıkıntısından ne pahasına olursa olsun kaçarız. Sıkılmak bizi huzursuz ve tedirgin hissettirir. Zaman akmaz, durgun ve renksiz bir göle dönüşür adeta. Yapacak bir şeyler bulma umuduyla telefonla oynar, ayakkabı bağcıklarını yeniden bağlar, duvardaki fayansları filan sayarız. Ne var ki bir şeylerle oyalanıp geçici süreliğine sıkılmaktan kurtulsak bile o boşluk duygusu geri gelip yakalar bizi.
Peki can sıkıntısını hemen kovalamak yerine onu dinlesek nasıl olurdu? İşte bu sorunun peşine düşen Harvard Üniversitesi'nden psikologlar James Danckert ve John Eastwood bu kitapta can sıkıntısının bir düşman değil, potansiyelimizi açığa çıkarmak için bir çağrı olduğunu savunuyorlar: Sıkılan zihnimizin bize anlatmaya çalıştığı şeyi durup dinlemeye başladığımızda, hayatla daha anlamlı ve sahici bağlar kurmaya başlıyoruz, çünkü değişmemiz gerektiğini anlıyoruz.
“Can sıkıntısı bizi hayata katılmaya, harekete geçmeye çağıran bir sinyaldir. Bizi daha anlamlı ve tatminkâr eylemlerde bulunmaya iter. Nihayetinde çok önemli bir soru sordurur insana: Acaba ne yapsam?”
Can sıkıntısı, zekânın tatminsizliğidir. - Arthur Schopenhauer
Can sıkıntınız size bir şey anlatmaya çalışıyor, kulak vermeyi bir düşünün. Can sıkıntısından ne pahasına olursa olsun kaçarız. Sıkılmak bizi huzursuz ve tedirgin hissettirir. Zaman akmaz, durgun ve renksiz bir göle dönüşür adeta. Yapacak bir şeyler bulma umuduyla telefonla oynar, ayakkabı bağcıklarını yeniden bağlar, duvardaki fayansları filan sayarız. Ne var ki bir şeylerle oyalanıp geçici süreliğine sıkılmaktan kurtulsak bile o boşluk duygusu geri gelip yakalar bizi.
Peki can sıkıntısını hemen kovalamak yerine onu dinlesek nasıl olurdu? İşte bu sorunun peşine düşen Harvard Üniversitesi'nden psikologlar James Danckert ve John Eastwood bu kitapta can sıkıntısının bir düşman değil, potansiyelimizi açığa çıkarmak için bir çağrı olduğunu savunuyorlar: Sıkılan zihnimizin bize anlatmaya çalıştığı şeyi durup dinlemeye başladığımızda, hayatla daha anlamlı ve sahici bağlar kurmaya başlıyoruz, çünkü değişmemiz gerektiğini anlıyoruz.
“Can sıkıntısı bizi hayata katılmaya, harekete geçmeye çağıran bir sinyaldir. Bizi daha anlamlı ve tatminkâr eylemlerde bulunmaya iter. Nihayetinde çok önemli bir soru sordurur insana: Acaba ne yapsam?”
Can sıkıntınız size bir şey anlatmaya çalışıyor, kulak vermeyi bir düşünün. Can sıkıntısından ne pahasına olursa olsun kaçarız. Sıkılmak bizi huzursuz ve tedirgin hissettirir. Zaman akmaz, durgun ve renksiz bir göle dönüşür adeta. Yapacak bir şeyler bulma umuduyla telefonla oynar, ayakkabı bağcıklarını yeniden bağlar, duvardaki fayansları filan sayarız. Ne var ki bir şeylerle oyalanıp geçici süreliğine sıkılmaktan kurtulsak bile o boşluk duygusu geri gelip yakalar bizi.
Peki can sıkıntısını hemen kovalamak yerine onu dinlesek nasıl olurdu? İşte bu sorunun peşine düşen Harvard Üniversitesi'nden psikologlar James Danckert ve John Eastwood bu kitapta can sıkıntısının bir düşman değil, potansiyelimizi açığa çıkarmak için bir çağrı olduğunu savunuyorlar: Sıkılan zihnimizin bize anlatmaya çalıştığı şeyi durup dinlemeye başladığımızda, hayatla daha anlamlı ve sahici bağlar kurmaya başlıyoruz, çünkü değişmemiz gerektiğini anlıyoruz.
“Can sıkıntısı bizi hayata katılmaya, harekete geçmeye çağıran bir sinyaldir. Bizi daha anlamlı ve tatminkâr eylemlerde bulunmaya iter. Nihayetinde çok önemli bir soru sordurur insana: Acaba ne yapsam?”
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.