#smrgSAHAF Dün... Bugün... Sali -

Kondisyon:
Çok İyi
Basıldığı Matbaa:
Mas Matbaacılık
Stok Kodu:
1199133394
Boyut:
24x33
Sayfa Sayısı:
75 s.
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2003
Çeviren:
Priscilla Mary Işın
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
Enso
Dili:
Türkçe - İngilizce
Kategori:
0,00
1199133394
519092
Dün... Bugün... Sali -
Dün... Bugün... Sali - #smrgSAHAF
0.00
1949 Trabzon Türkiye doğumlu 1970-1974 İstanbul Atatürk Eğitim Enstitüsü Resim Bölümü 1976-1981 İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Yüksek Resim Bölümü 1978-1987 Marmara, Uludağ ve Anadolu Üniversiteleri'nde Öğretim Üyeliği 1984 Sanatta Yeterlilik (Doktora) 1986 Doçentlik 1987 Üniversiteden ayrılıp 24 saat Ressam Sali yolculuğuna başlama 2 yaşlarında dere yataklarında bulduğu renkli taşlarla, sönen ateşten arta kalan odun kömürleri ile başladı çizmeye evin ve komun tahta duvarlarına. (kom: yayla evi) Anadolu'yu tanımaya, yaşanmışlıklara yolculuğa çıktı. Knidos'tan Hasankeyf'e, Zeugma'dan Efes'e… Sonra da; “ yaşanmışlıkların yaşamaya devam ettiğini, beni de içerisine aldığını duyumsadım zamanlar arası ortak alanlarda. Denize karşı tiyatronun son sırasında, Knidos'ta…” diye yazdı 2006 Yol Poşadları kitabında. Antik kentlerde Sokaklarda Meyhanelerde Atölyelerde on binden fazla desen, binlerce guaj ve yağlıboya yaptı. İçindeki benlerle dışındaki dünyalara akarak yüzleşmeler gerçekleştirdi, çemberden spirale geçti. 1987 de Sali'nin “İki damla gözyaşı akıtıp denizi taşırmanın tam sırasıdır” yazısını okuyan Cemal Süreya, “Dünyada iki damla gözyaşı ile denizi taşıran ilk insandır Sali” dedi. 1990 da Cemal Süreya ‘Renk Çılgını Sali' dedi ve yazdı. 1995 lerde Amerikalı eleştirmen Don Andersen “Sali özgün bir dil, geri kalmış ülkelerde cinsellikle sevginin karıştırılmasını yargılıyor, vahşi duygunun içtenliğini sunuyor” diye yazdı. 1995, Francis Bacon'ın arkadaşı ve biyografi yazarı Daniel Ferguson, Datça'da Sali kataloglarını incelerken ayağa fırladı. Sali'ye “bana yüz resim ver, sana Londra'da istediğin galeride sergi açayım” dedi. 1990 dan bugüne Avrupa ve Amerika'ya inceleme ve araştırma gezilerine çıktı. 2001 de New York, The National Club, Grand Gallery'de açtığı sergiyi binlerce insan gezdi, büyük ilgi gördü. Ahmet Ertegün, Jeffrey Steiner, Alton James Jr ayrı ayrı Sali onuruna resepsiyonlar verdiler. Amerika'da kalması için büyük baskılar yaptılar. 11 Eylül 2001 bu akışı engelledi. Bu sergi Sali'ye; “Duygusu yaşanmış, emeği verilmiş, bedeli ödenmiş yaratılar, okyanus ötesinde de aynı ilgiyle karşılanıyor. Evrensellik denen şey bu olsa gerek” tespitini yaptırdı. Selçuk Altun 2004 de, Zeki Faik İzer ölünce Nejad Melih Devrim, o ölünce Sali(h) Turan benim yaşayan gözde "renk simyacım" olmuştur. diye yazdı. Ataol Behramoğlu, 2006 da “Sali Turan'ın resimlerinde yaşam var… Yaşamın kopyası değil, yaşamın kendisi de değil, daha güçlü bir şey…” diye yazdı. 2007 de de Şiir ve Resim isimli makalesinde “Sali Turan'ın Türkiye'nin yetiştirdiği dünya ölçeğinde bir ressam olduğuna hiç kuşku duymam” diye yazdı. Doğa, Aşk, Resim üç ayağı ile yere basarak derinleşti ve özgürleşti Sali… "Sali, rengin ifade ve iletişim arasındaki sınır çizgisini iptal ederken resim yapmak eylemini şaşılası bir doğallığa çeviriyor sonuçta. Bir başka deyişle her şeyi farkına varmadan görmeye şartlanmış olmak ister istemez gözüyle nefes almak zorunda bırakıyor onu. Belki de bu yüzden, soluğu durmadan sınav veriyor hep; çünkü gördüğünden geriye bir şey kalacağı korkusu bir türlü peşini bırakmıyor. Öyle ki, resimle bir tür vecd halinde hesaplaşırken, başkalarıyla diyaloğa girme sorunu daha ilk adımda silinip, herkesin imreneceği bir özgüvene bırakıyor yerini. Bir tespih böceği, ama dışarı doğru büzüşürken herkesi içine alma koşuluyla kendine katlanan bir böcek." Mehmet Ergüven 2008
1949 Trabzon Türkiye doğumlu 1970-1974 İstanbul Atatürk Eğitim Enstitüsü Resim Bölümü 1976-1981 İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Yüksek Resim Bölümü 1978-1987 Marmara, Uludağ ve Anadolu Üniversiteleri'nde Öğretim Üyeliği 1984 Sanatta Yeterlilik (Doktora) 1986 Doçentlik 1987 Üniversiteden ayrılıp 24 saat Ressam Sali yolculuğuna başlama 2 yaşlarında dere yataklarında bulduğu renkli taşlarla, sönen ateşten arta kalan odun kömürleri ile başladı çizmeye evin ve komun tahta duvarlarına. (kom: yayla evi) Anadolu'yu tanımaya, yaşanmışlıklara yolculuğa çıktı. Knidos'tan Hasankeyf'e, Zeugma'dan Efes'e… Sonra da; “ yaşanmışlıkların yaşamaya devam ettiğini, beni de içerisine aldığını duyumsadım zamanlar arası ortak alanlarda. Denize karşı tiyatronun son sırasında, Knidos'ta…” diye yazdı 2006 Yol Poşadları kitabında. Antik kentlerde Sokaklarda Meyhanelerde Atölyelerde on binden fazla desen, binlerce guaj ve yağlıboya yaptı. İçindeki benlerle dışındaki dünyalara akarak yüzleşmeler gerçekleştirdi, çemberden spirale geçti. 1987 de Sali'nin “İki damla gözyaşı akıtıp denizi taşırmanın tam sırasıdır” yazısını okuyan Cemal Süreya, “Dünyada iki damla gözyaşı ile denizi taşıran ilk insandır Sali” dedi. 1990 da Cemal Süreya ‘Renk Çılgını Sali' dedi ve yazdı. 1995 lerde Amerikalı eleştirmen Don Andersen “Sali özgün bir dil, geri kalmış ülkelerde cinsellikle sevginin karıştırılmasını yargılıyor, vahşi duygunun içtenliğini sunuyor” diye yazdı. 1995, Francis Bacon'ın arkadaşı ve biyografi yazarı Daniel Ferguson, Datça'da Sali kataloglarını incelerken ayağa fırladı. Sali'ye “bana yüz resim ver, sana Londra'da istediğin galeride sergi açayım” dedi. 1990 dan bugüne Avrupa ve Amerika'ya inceleme ve araştırma gezilerine çıktı. 2001 de New York, The National Club, Grand Gallery'de açtığı sergiyi binlerce insan gezdi, büyük ilgi gördü. Ahmet Ertegün, Jeffrey Steiner, Alton James Jr ayrı ayrı Sali onuruna resepsiyonlar verdiler. Amerika'da kalması için büyük baskılar yaptılar. 11 Eylül 2001 bu akışı engelledi. Bu sergi Sali'ye; “Duygusu yaşanmış, emeği verilmiş, bedeli ödenmiş yaratılar, okyanus ötesinde de aynı ilgiyle karşılanıyor. Evrensellik denen şey bu olsa gerek” tespitini yaptırdı. Selçuk Altun 2004 de, Zeki Faik İzer ölünce Nejad Melih Devrim, o ölünce Sali(h) Turan benim yaşayan gözde "renk simyacım" olmuştur. diye yazdı. Ataol Behramoğlu, 2006 da “Sali Turan'ın resimlerinde yaşam var… Yaşamın kopyası değil, yaşamın kendisi de değil, daha güçlü bir şey…” diye yazdı. 2007 de de Şiir ve Resim isimli makalesinde “Sali Turan'ın Türkiye'nin yetiştirdiği dünya ölçeğinde bir ressam olduğuna hiç kuşku duymam” diye yazdı. Doğa, Aşk, Resim üç ayağı ile yere basarak derinleşti ve özgürleşti Sali… "Sali, rengin ifade ve iletişim arasındaki sınır çizgisini iptal ederken resim yapmak eylemini şaşılası bir doğallığa çeviriyor sonuçta. Bir başka deyişle her şeyi farkına varmadan görmeye şartlanmış olmak ister istemez gözüyle nefes almak zorunda bırakıyor onu. Belki de bu yüzden, soluğu durmadan sınav veriyor hep; çünkü gördüğünden geriye bir şey kalacağı korkusu bir türlü peşini bırakmıyor. Öyle ki, resimle bir tür vecd halinde hesaplaşırken, başkalarıyla diyaloğa girme sorunu daha ilk adımda silinip, herkesin imreneceği bir özgüvene bırakıyor yerini. Bir tespih böceği, ama dışarı doğru büzüşürken herkesi içine alma koşuluyla kendine katlanan bir böcek." Mehmet Ergüven 2008
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat