#smrgSAHAF Ege Bölgesi Coğrafyası -

Stok Kodu:
1199068662
Boyut:
16x24
Sayfa Sayısı:
VI + 109 s
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
3
Basım Tarihi:
1995
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
1. Hamur
Dili:
Türkçe
Kategori:
0,00
1199068662
454586
Ege Bölgesi Coğrafyası -
Ege Bölgesi Coğrafyası - #smrgSAHAF
0.00
Türkiye Coğrafyası üzerinde çalışanlardan bazıları, epeyce uzak bir geçmişe çıkan yapıtlarında, memleketin coğrafî bölgelerini ayırmayı denemişlerdir. İlk denemelerin genellikle başarılı olmaması, deneyicilerin yetersizliğinden değil, çalışmalarında kendilerine gerekli olan verilerin yakın zamana kadar eksik kalmasından ileri gelmiştir. Gerçekten de, Türkiye Coğrafyasıyle ilgili temel bilgiler Türkiye Cumhuriyeti kurulduktan sonra yavaş yavaş ortaya çıkmış ve ancak bunların yardımiy~.e memleketin coğrafî bölgelerini bilimsel bir temel üzerine oturtma olanağı elde edilmiştir. Sözü geçen bilgilerin birikiminde Harita Genel Müdürlüğü, Maden Tetkik ve Arama Enstitüsü. Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü, Elektrik İşleri Etüt İdaresi, İstatistik Genel Müdürlüğü (şimdiki Devlet İstatistik Enstitüsü) gibi kuruluşların etkisi olmuş, özellikle son olarak adı verilen kuruluş, memleketle ilgili fizikî, beşerî ve ekonomik bütün verileri düzenli bir biçimde toplayıp yayınlama yoliyle, memleket coğrafyasının bilimsel yoldan kurulmasına büyük ölçüde yardımcı olmuştur.

Yukarıda söylediklerimiz nedeniyle, Türkiye'nin coğrafî bölgeleri ancak 1941 yılında Türk Coğrafya Kurumu'nun kurulmasıyla ortaya çıkmış, bu kurumun Birinci Kongresi'nde özel bir komisyonun hazırladığı bilimsel rapor Kurum Genel Kurulu'nda uzun tartışmalar sonucunda olgunlaştırılarak kabul edilmiş, bölgelerin saptanmasında gözönüne alınmış olan ilkeler kongre için hazırlanan özel kitapta yayınlanmıştır.

Türkiye'nin sayısı yedi olarak saptanan coğrafî bölgeleri, coğrafyanın belirtilebilen bütün özelliklerine dayanılarak Kongre'ce oluşturulmuş, sınırları çizilmiş ve bölümleri ayrılmıştı. Bölümler içinde yer alan ve yöre adı verilen daha küçük birimlerin saptanması daha sonraki çalışmalara bırakılmıştı. Son yıllarda coğrafyacılarımız arasında yöre çalışmalarıyle başarılı yapıtlar ortaya konduğunu sevinçle görmekteyiz. (Önsözden)

Türkiye Coğrafyası üzerinde çalışanlardan bazıları, epeyce uzak bir geçmişe çıkan yapıtlarında, memleketin coğrafî bölgelerini ayırmayı denemişlerdir. İlk denemelerin genellikle başarılı olmaması, deneyicilerin yetersizliğinden değil, çalışmalarında kendilerine gerekli olan verilerin yakın zamana kadar eksik kalmasından ileri gelmiştir. Gerçekten de, Türkiye Coğrafyasıyle ilgili temel bilgiler Türkiye Cumhuriyeti kurulduktan sonra yavaş yavaş ortaya çıkmış ve ancak bunların yardımiy~.e memleketin coğrafî bölgelerini bilimsel bir temel üzerine oturtma olanağı elde edilmiştir. Sözü geçen bilgilerin birikiminde Harita Genel Müdürlüğü, Maden Tetkik ve Arama Enstitüsü. Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü, Elektrik İşleri Etüt İdaresi, İstatistik Genel Müdürlüğü (şimdiki Devlet İstatistik Enstitüsü) gibi kuruluşların etkisi olmuş, özellikle son olarak adı verilen kuruluş, memleketle ilgili fizikî, beşerî ve ekonomik bütün verileri düzenli bir biçimde toplayıp yayınlama yoliyle, memleket coğrafyasının bilimsel yoldan kurulmasına büyük ölçüde yardımcı olmuştur.

Yukarıda söylediklerimiz nedeniyle, Türkiye'nin coğrafî bölgeleri ancak 1941 yılında Türk Coğrafya Kurumu'nun kurulmasıyla ortaya çıkmış, bu kurumun Birinci Kongresi'nde özel bir komisyonun hazırladığı bilimsel rapor Kurum Genel Kurulu'nda uzun tartışmalar sonucunda olgunlaştırılarak kabul edilmiş, bölgelerin saptanmasında gözönüne alınmış olan ilkeler kongre için hazırlanan özel kitapta yayınlanmıştır.

Türkiye'nin sayısı yedi olarak saptanan coğrafî bölgeleri, coğrafyanın belirtilebilen bütün özelliklerine dayanılarak Kongre'ce oluşturulmuş, sınırları çizilmiş ve bölümleri ayrılmıştı. Bölümler içinde yer alan ve yöre adı verilen daha küçük birimlerin saptanması daha sonraki çalışmalara bırakılmıştı. Son yıllarda coğrafyacılarımız arasında yöre çalışmalarıyle başarılı yapıtlar ortaya konduğunu sevinçle görmekteyiz. (Önsözden)

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat