#smrgKİTABEVİ Ezilenler İçin İstanbul Gezi Rehberi - 2025
Editör:
Ayhan Keser
Kondisyon:
Yeni
Sunuş / Önsöz / Sonsöz / Giriş:
Basıldığı Matbaa:
Mutlu Basım Yayın
Dizi Adı:
Bilim Kitaplığı 11
ISBN-10:
6052222997
Kargoya Teslim Süresi (İş Günü):
3&7
Hazırlayan:
Cilt:
Amerikan Cilt
Boyut:
14x21
Sayfa Sayısı:
210
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2025
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
Enso
Dili:
Türkçe
Kategori:
indirimli
182,00
Havale/EFT ile:
176,54
Siparişiniz 3&7 iş günü arasında kargoda
1199238607
625788
https://www.simurgkitabevi.com/ezilenler-icin-istanbul-gezi-rehberi-2025
Ezilenler İçin İstanbul Gezi Rehberi - 2025 #smrgKİTABEVİ
182.00
Bu şehri hissetmek istiyorsak şehrin derinliklerine de girmek zorundayız. Böylesi bir bakış, bugüne kadar yüzlercesi yazılmış "İstanbul Tour Guide"larında (gezi rehberlerinde) anlatılmayan yaşam izlerini keşfetmek için bir gerekliliktir aynı zamanda.
Kitabın özgün çabası, İstanbul'da "emek verenlerin ve haksızlıklara karşı direnenlerin mekânlarını bulmak, bıraktıkları izleri sürmek" şeklinde tanımlanabilir. Unutturma çabasının şiddeti ne denli yüksek olursa olsun temas edenlerin izlerini, mekânların , meydanların, iddianamelerin, mezarlıkların, hapishanelerin bünyesinden silmesi olanaksızdır.
İstanbul'un gösterişi, varlığını sürdüren sermaye sınıfının açgözlülüğünden gelmekteyse de görkemi de aç sınıfın emeğinden kaynaklanmaktadır. Tebai kenti gibi İstanbul şehrini de kuranlar krallar ve padişahlar değildir.
Bu sebeple İstanbul, sadece "residence"ların, yalıların, köşklerin, selatin camilerin, sarayların ve sahiplerin şehri değildir. Belki onlardan daha fazla Suriçi gecekondularda, Esenyurt'ta, Sarıgazi'de yaşayan, İkitelli'de, Gebze Organize Sanayi'de, Tuzla Tersaneleri'nde çalışan insanların şehridir. Onların çoğu meşhur Boğaziçi'ni hayatlarında bir kere bile görmemiş, Beyoğlu'nda dostlarıyla bir akşam üzeri birası içmemiş olsalar bile...
Kitabın özgün çabası, İstanbul'da "emek verenlerin ve haksızlıklara karşı direnenlerin mekânlarını bulmak, bıraktıkları izleri sürmek" şeklinde tanımlanabilir. Unutturma çabasının şiddeti ne denli yüksek olursa olsun temas edenlerin izlerini, mekânların , meydanların, iddianamelerin, mezarlıkların, hapishanelerin bünyesinden silmesi olanaksızdır.
İstanbul'un gösterişi, varlığını sürdüren sermaye sınıfının açgözlülüğünden gelmekteyse de görkemi de aç sınıfın emeğinden kaynaklanmaktadır. Tebai kenti gibi İstanbul şehrini de kuranlar krallar ve padişahlar değildir.
Bu sebeple İstanbul, sadece "residence"ların, yalıların, köşklerin, selatin camilerin, sarayların ve sahiplerin şehri değildir. Belki onlardan daha fazla Suriçi gecekondularda, Esenyurt'ta, Sarıgazi'de yaşayan, İkitelli'de, Gebze Organize Sanayi'de, Tuzla Tersaneleri'nde çalışan insanların şehridir. Onların çoğu meşhur Boğaziçi'ni hayatlarında bir kere bile görmemiş, Beyoğlu'nda dostlarıyla bir akşam üzeri birası içmemiş olsalar bile...
Bu şehri hissetmek istiyorsak şehrin derinliklerine de girmek zorundayız. Böylesi bir bakış, bugüne kadar yüzlercesi yazılmış "İstanbul Tour Guide"larında (gezi rehberlerinde) anlatılmayan yaşam izlerini keşfetmek için bir gerekliliktir aynı zamanda.
Kitabın özgün çabası, İstanbul'da "emek verenlerin ve haksızlıklara karşı direnenlerin mekânlarını bulmak, bıraktıkları izleri sürmek" şeklinde tanımlanabilir. Unutturma çabasının şiddeti ne denli yüksek olursa olsun temas edenlerin izlerini, mekânların , meydanların, iddianamelerin, mezarlıkların, hapishanelerin bünyesinden silmesi olanaksızdır.
İstanbul'un gösterişi, varlığını sürdüren sermaye sınıfının açgözlülüğünden gelmekteyse de görkemi de aç sınıfın emeğinden kaynaklanmaktadır. Tebai kenti gibi İstanbul şehrini de kuranlar krallar ve padişahlar değildir.
Bu sebeple İstanbul, sadece "residence"ların, yalıların, köşklerin, selatin camilerin, sarayların ve sahiplerin şehri değildir. Belki onlardan daha fazla Suriçi gecekondularda, Esenyurt'ta, Sarıgazi'de yaşayan, İkitelli'de, Gebze Organize Sanayi'de, Tuzla Tersaneleri'nde çalışan insanların şehridir. Onların çoğu meşhur Boğaziçi'ni hayatlarında bir kere bile görmemiş, Beyoğlu'nda dostlarıyla bir akşam üzeri birası içmemiş olsalar bile...
Kitabın özgün çabası, İstanbul'da "emek verenlerin ve haksızlıklara karşı direnenlerin mekânlarını bulmak, bıraktıkları izleri sürmek" şeklinde tanımlanabilir. Unutturma çabasının şiddeti ne denli yüksek olursa olsun temas edenlerin izlerini, mekânların , meydanların, iddianamelerin, mezarlıkların, hapishanelerin bünyesinden silmesi olanaksızdır.
İstanbul'un gösterişi, varlığını sürdüren sermaye sınıfının açgözlülüğünden gelmekteyse de görkemi de aç sınıfın emeğinden kaynaklanmaktadır. Tebai kenti gibi İstanbul şehrini de kuranlar krallar ve padişahlar değildir.
Bu sebeple İstanbul, sadece "residence"ların, yalıların, köşklerin, selatin camilerin, sarayların ve sahiplerin şehri değildir. Belki onlardan daha fazla Suriçi gecekondularda, Esenyurt'ta, Sarıgazi'de yaşayan, İkitelli'de, Gebze Organize Sanayi'de, Tuzla Tersaneleri'nde çalışan insanların şehridir. Onların çoğu meşhur Boğaziçi'ni hayatlarında bir kere bile görmemiş, Beyoğlu'nda dostlarıyla bir akşam üzeri birası içmemiş olsalar bile...
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.