#smrgSAHAF Felsefenin Arzusu: Politika - Diyalektiğin Diyalektik Gelişimi ve Onto-Politika -

Stok Kodu:
1199160380
Boyut:
14x20
Sayfa Sayısı:
456 s.
Basım Yeri:
Ankara
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2013
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
3. Hamur
Dili:
Türkçe
Kategori:
0,00
1199160380
546534
Felsefenin Arzusu: Politika - Diyalektiğin Diyalektik Gelişimi ve Onto-Politika -
Felsefenin Arzusu: Politika - Diyalektiğin Diyalektik Gelişimi ve Onto-Politika - #smrgSAHAF
0.00
Dışlama amacıyla olsa bile felsefeyi muhatap aldığı an din, nasıl ki kendini içeriden yıkacak turuva atını bünyesine katmışsa, şimdi de felsefe, yığını ve gündelik hayatı bir kere muhatap aldığında, kendi gerçekleşmesinin ve dolayısıyla aşılmasının muhatabı olarak politikayı içeri almıştır. Tarihin gerçek sorunlarını kavramsallaştırmak ve rasyonalize etmekle meşgul felsefe, gerçekliği kendi düzeyine çekip politikleşirken, politika da kendi nesnesini felsefeleştirmekte ve felsefenin doğal verilmişlik olarak kabul ettiği ön-varsayımları gerçek nesnesiyle karşı karşıya getirmektedir. Marx, bu yönüyle felsefenin belirlenim kazanmasını sağlayan ve sınırlarını göstererek geçişi sağlayan düşünür olur.

Felsefe ve politika; aralarındaki ilişkiyle ilgili olarak haklarında en çok kalem oynatılan iki disiplin. Felsefenin Arzusu: Politika bu ilişkinin neliğine dair "diyalektiğin tarihsel momentleri"ni belirlemek suretiyle bir öneride bulunuyor. Hem diyalektiğe dair Platondan başlayıp Marxa kadar gelen bir felsefe tarihi sunuyor hem de felsefe tarihi içinde politikanın nasıl kavrandığına dair üç temel biçim belirliyor. Bunu yaparken de ontolojiyi tekrardan felsefenin temel disiplini olarak öne çıkarıyor. İddialı bir girişim ve oldukça iddialı sonuçlara sahip...

Çalışmada "varolanları Varlık olarak örgütleyen" epistemolojik ve ontolojik bir hareket olarak görülen diyalektik üç tarihsel moment üzerinden betimleniyor. Bunlardan ilki, Hegelci terminolojiya bağlı kalarak Diyalektiğin Soyut Belirlenimi olarak adlandırılıyor ve Platondan başlayıp Aristotelesle dolayımlanarak Kanta kadar geliyor. Bu dönemin temel özelliği salt düşünceye içkin bir akıl yürütme yöntemi olarak diyalektiği kullanması ve nesnesinde kendini sınamaktan sakınması. Diyalektiğin Olumsuz-Ussal Belirlenimi olarak adlandırılan ikinci momenti ise ilk dönemin aksine nesnesiyle buluşmak konusunda oldukça cürretkar denemelerde bulunuyor ve Fichte, Schelling, Hegel ile karakterize oluyor. Lakin nesnesinde kendini bulmak konsunda oldukça hevesli olan düşüncenin ideal formu bu dönemki denemelerde kendine çok daha yetkin bir biçim kazandırmış olsa da özdeşlik arzusuna ulaşamıyor. Ne zaman ki Marx, diğer varolanlar arasında bir varolanın, metanın sıradan bir varoluş formundan çıkıp tüm diğer varolanlara kendi formunu veren/bulaştıran hareketini ve onun merkezi birimini tespit ediyor üçüncü moment olan Diyalektiğin Olumlu-"Ussal" Belirlenimi de o zaman niteliklerini kazanmaya ve kendi kavramını oluşturmaya başlıyor. Bu son momentteki "ussal" ifadesinin tırnak içinde olmaklığına dikkat: keza metanın hareketi rasyonel olmaktan çok zora dayalı bir gelişim seyri izlemektedir. Kapitalizmin, dünyayı bir dünya olarak örgütleyen küresel hareketinin dinamiklerini ve yeni emek denetim stratejilerinin gelişimini takip edebilme ve emek hareketinin gündemini belirleyebilmek bu nedenle diyalektik hareketin işleyiş formuna sahip olabilmeyi, diyalektiği bir bilinçlilik biçimi olarak kavrayabilmeyi gerektiriyor.

Diyalektiğin bu üç momentine üç siyaset yapma tarzı karşılık geliyor. Diyalektiğin Soyut Belirlenimine karşıt gelen politik form İdeal-Politik olarak adlandırılıyor ve toplumsal yaşamı idea, tanrı, organik birlik ya da temellendirilebilir olmayan kimi ideal unsurlar aracılığıyla örgütleme arzusuna karşılık geliyor; bu dönem diyalektiğin ilk momenti ile benzerlik içinde düşünsel tasarımların gerçekliğe tezahür edebilmesinin arzusu olarak vücut buluyor. Diyalektiğin Olumsuz-Ussal Belirlenimine ise Reel-Politik olarak adlandırılan bir siyaset yapma tarzı karşılık geliyor ve İdeal-Politiğe nazaran gerçekliği örgütleyen ilkeyi nesnesinde arama maharetine sahip olsa da Varlığın izin verdiği ölçüde bu ilkenin kendisiyle karşılaşıyor ya da ilke olarak düşündüğünü gerçekliğe dayatıyor. Nihayetinde değişim değerinin kullanım değerine üstün gelmesi ve neredeyse onu tüm alanlarda absorbe etmeye çalışan hareketi bu zamana kadar ilk defa bir varolanın diğer varolanlara, bir özellik aracılığıyla bu kadar yoğun biçimde bulaşmasına ve onları kendi formunda örgütlemesine neden oluyor. Ve dolayısıyla metanın örgütlemiş olduğunu dünyanına ekonomik formu, varolanları Varlık olarak örgütleyen zeminin ontolojik yapısı Onto-Politik olarak ifadelendirdiğimiz bir siyaset tarzını ortaya çıkarıyor.

Kitap boyunca Varlık ve Bilgi ile siyaset ve felsefe arasındaki ilişkinin diyalektik ile nasıl dolayımlandığının hikayesi felsefe tarihinin içinde bir yolculukla anlatılıyor. Felsefenin Arzusu: Politika hem felsefe içinde bir konum tutma ve Kampfplatza katılma çabası olarak okunabiliyor; diğer taraftan da Platondan Marxa, hiç bir içsel ilişkiyi atlamayan bir felsefe tarihi işlevi görüyor...

İÇİNDEKİLER
GİRİŞ

DİYALEKTİĞİN SOYUT BELİRLENİMİ:PLATON, ARİSTOTELES, KANT

Dışlanan Kuruntulardan Kuruntunun Mantığına

Platon'da Diyalektik: Diyalogdan Monoloğa
Menon, Kratylos, Phaidon; İki Logos Bir Umut: İdea
Kleitophon, Symposion, Politeia: Bir Logos Tek Gerçek; İdea
Parmenides, Theaitetos, Sophist: Ne Logos Ne Gerçek; Varolanlar
Değerlendirme: Platoncu Diyalektik; Bilginin Keşfinden Bilincin İnşasına

Aristoteles'te Diyalektik: Konstrüktif Düşünce
Platon'la Marx arasında
Mütevazileşen Diyalektik: Zorunlu Öncül Olarak Endoksa
Ontolojinin Yeniden-Üretimi ve Diyalektiği Konumlandırmak
Dynamei On Olarak Madde ve Diyalektiğin Özneyle Dolayımlanması
İçsel Dolayımlanma
‘Dışsal' Dolayımlanma
Tümel: Pratik Bilimlerde de Geçerli Bir Mantıksal Kategori
Değerlendirme: “Neden”lerin Peşinde

Kant'da Diyalektik: Sınırların Aşılması ya da Bilginin Sınırları
İdea ve Kategorilerin Yeniden-Üretimi: Platon ve Aristoteles Diyalektiklerine Dair Bir Sentez Hikayesi
Mantığı Sorunsallaştırmak
Transzendental Mantık ve Alt-Üst Olan Diyalektik
Deneyin a priori Koşulları ve Diyalektiğin Yeni Konumu
İdeaların Peşindeki ‘Akıl' ya da Transzendental Diyalektik
Diyalektiğin Görünümleri: Transzendental İdealar (Paralojizm, Antinomiler ve Saf Aklın İdeali)
Çelişkilerin Nesnelleşmesinin Olanağı Olarak Kantçı Diyalektik

Değerlendirme: Akıl Yürütmenin Olumsallığından Aklın Mantığına

DİYALEKTİĞİN OLUMSUZ-USSAL BELİRLENİMLERİ: FİCHTE, SCHELLİNG, HEGEL

Alman İdealizmi'nde Diyalektiğin Temelleri
Geriye Dönen Bir İlerleme: Kritikten Sisteme
Transzendentalin Sökümü: Epistemolojiden Ontolojiye

Fichte'de Belirsizin Diyalektiği: Ben ve Ben-olmayan
Fichte'nin Tin Kavramına bir Köprü: Yargı Gücünün Kritiği ve Kantçı İmgelem
Wissenschaftslehre: Tek İlkenin İlk Sezgisi ve İnşa Edilmiş Töz
Sıçrama: Tekil Olayların Bütünlüğünden Bütünlüğün Tek İlkesine
Değerlendirme: Reel Olanın Diyalektiğine İlk Adım

Schelling'te Diyalektik: Akıllı Doğa ve Transzendentalin Sökümüne Devam
Öznenin Yalnızlığına Son: Yapısal Bir Faktör Olarak Nesnellik
Yapısal Bir Diyalektiğin Dolayımları: Spinoza, Kant, Fichte
Tin ve Doğa Arasındaki Uçuruma Köprü: Nedenselliğin' Yadsınması Olarak Diyalektik
Son Bulan Ayrılık: Sonsuzun Görünümü Olarak Sonlu
Transzendental İdealizm ve Düalizmin Sonu
Diyalektik: Kendi Yolunu Kendi Kuran
Değerlendirme: Dışsal Olan Herşey İçselleşiyor

Hegel'de Diyalektik: Ontolojik Olanın Bir Adım Öncesi: İlkenin Yetersiz Kavranışı
Bir Kant Okuru Olarak Hegel
Deneyim: Tüm Sınırları Ortadan Kaldıran Gerçek Hareket
Diyalektiği Doğru Konumlandırmak ve Hegel Felsefesinin Yöntemi Olarak Kavram
Hegel'e Dair Bir Mit: Baştan Beri Varolan Özerk Özne Olarak Tin
Düşünce Belirlenimlerinin Diyalektiği
Hegel'in Başarısız Olduğu Yer: Ontolojik Diyalektik

Değerlendirme: Diyalektik: Hem Ana Hem Baba Hem Ebe Hem de Çocuk

DİYALEKTİĞİN OLUMLU-“USSAL” BELİRLENİMİ: MARX VE ONTO-POLİTİKA

Marx'ta Diyalektik: Dünya Bir Dünya Olurken
Yakın Takip: Hegelci Diyalektiğin Peşinde
18 Brumaire: Gerçekle Sınanan Diyalektik
Nedenselliğin Aşılması Olarak Diyalektik: Altyapı-Üstyapı Dikotomisi
Grundrisse ve Diyalektik: Mantık Bilimi Nesnesiyle Buluşuyor
Kimse Utanmasın! Diyalektik Gerçekliğin Hareketidir
Hiç Kopmayan Takip: Grundrisse'den Geriye Doğru Diyalektik
Hiç Kopulmayan Sorunsalın Belirlenimi: 1843 Elyazmaları
Değerlendirme: Diyalektiğin Ontolojik Belirlenimi

Nedir Bu Onto-politika?
Almanya'da Din Eleştirisi ve Felsefenin Yeni Konumu
Felsefenin Melezleşmesi: Politika İle Flört
Felsefenin ‘Gerçek'leşmesi: Ekonomi Politiğin Eleştirisi
Felsefenin Aşılması Olarak Politika
Paralel Hareket: Diyalektik ve Politika
İdeal-politik
Reel-Politik
Onto-Politik

SONUÇ: Eski bir Dostun Hatırlanması: Ontolojinin Dönüşü
KAYNAKÇA

Dışlama amacıyla olsa bile felsefeyi muhatap aldığı an din, nasıl ki kendini içeriden yıkacak turuva atını bünyesine katmışsa, şimdi de felsefe, yığını ve gündelik hayatı bir kere muhatap aldığında, kendi gerçekleşmesinin ve dolayısıyla aşılmasının muhatabı olarak politikayı içeri almıştır. Tarihin gerçek sorunlarını kavramsallaştırmak ve rasyonalize etmekle meşgul felsefe, gerçekliği kendi düzeyine çekip politikleşirken, politika da kendi nesnesini felsefeleştirmekte ve felsefenin doğal verilmişlik olarak kabul ettiği ön-varsayımları gerçek nesnesiyle karşı karşıya getirmektedir. Marx, bu yönüyle felsefenin belirlenim kazanmasını sağlayan ve sınırlarını göstererek geçişi sağlayan düşünür olur.

Felsefe ve politika; aralarındaki ilişkiyle ilgili olarak haklarında en çok kalem oynatılan iki disiplin. Felsefenin Arzusu: Politika bu ilişkinin neliğine dair "diyalektiğin tarihsel momentleri"ni belirlemek suretiyle bir öneride bulunuyor. Hem diyalektiğe dair Platondan başlayıp Marxa kadar gelen bir felsefe tarihi sunuyor hem de felsefe tarihi içinde politikanın nasıl kavrandığına dair üç temel biçim belirliyor. Bunu yaparken de ontolojiyi tekrardan felsefenin temel disiplini olarak öne çıkarıyor. İddialı bir girişim ve oldukça iddialı sonuçlara sahip...

Çalışmada "varolanları Varlık olarak örgütleyen" epistemolojik ve ontolojik bir hareket olarak görülen diyalektik üç tarihsel moment üzerinden betimleniyor. Bunlardan ilki, Hegelci terminolojiya bağlı kalarak Diyalektiğin Soyut Belirlenimi olarak adlandırılıyor ve Platondan başlayıp Aristotelesle dolayımlanarak Kanta kadar geliyor. Bu dönemin temel özelliği salt düşünceye içkin bir akıl yürütme yöntemi olarak diyalektiği kullanması ve nesnesinde kendini sınamaktan sakınması. Diyalektiğin Olumsuz-Ussal Belirlenimi olarak adlandırılan ikinci momenti ise ilk dönemin aksine nesnesiyle buluşmak konusunda oldukça cürretkar denemelerde bulunuyor ve Fichte, Schelling, Hegel ile karakterize oluyor. Lakin nesnesinde kendini bulmak konsunda oldukça hevesli olan düşüncenin ideal formu bu dönemki denemelerde kendine çok daha yetkin bir biçim kazandırmış olsa da özdeşlik arzusuna ulaşamıyor. Ne zaman ki Marx, diğer varolanlar arasında bir varolanın, metanın sıradan bir varoluş formundan çıkıp tüm diğer varolanlara kendi formunu veren/bulaştıran hareketini ve onun merkezi birimini tespit ediyor üçüncü moment olan Diyalektiğin Olumlu-"Ussal" Belirlenimi de o zaman niteliklerini kazanmaya ve kendi kavramını oluşturmaya başlıyor. Bu son momentteki "ussal" ifadesinin tırnak içinde olmaklığına dikkat: keza metanın hareketi rasyonel olmaktan çok zora dayalı bir gelişim seyri izlemektedir. Kapitalizmin, dünyayı bir dünya olarak örgütleyen küresel hareketinin dinamiklerini ve yeni emek denetim stratejilerinin gelişimini takip edebilme ve emek hareketinin gündemini belirleyebilmek bu nedenle diyalektik hareketin işleyiş formuna sahip olabilmeyi, diyalektiği bir bilinçlilik biçimi olarak kavrayabilmeyi gerektiriyor.

Diyalektiğin bu üç momentine üç siyaset yapma tarzı karşılık geliyor. Diyalektiğin Soyut Belirlenimine karşıt gelen politik form İdeal-Politik olarak adlandırılıyor ve toplumsal yaşamı idea, tanrı, organik birlik ya da temellendirilebilir olmayan kimi ideal unsurlar aracılığıyla örgütleme arzusuna karşılık geliyor; bu dönem diyalektiğin ilk momenti ile benzerlik içinde düşünsel tasarımların gerçekliğe tezahür edebilmesinin arzusu olarak vücut buluyor. Diyalektiğin Olumsuz-Ussal Belirlenimine ise Reel-Politik olarak adlandırılan bir siyaset yapma tarzı karşılık geliyor ve İdeal-Politiğe nazaran gerçekliği örgütleyen ilkeyi nesnesinde arama maharetine sahip olsa da Varlığın izin verdiği ölçüde bu ilkenin kendisiyle karşılaşıyor ya da ilke olarak düşündüğünü gerçekliğe dayatıyor. Nihayetinde değişim değerinin kullanım değerine üstün gelmesi ve neredeyse onu tüm alanlarda absorbe etmeye çalışan hareketi bu zamana kadar ilk defa bir varolanın diğer varolanlara, bir özellik aracılığıyla bu kadar yoğun biçimde bulaşmasına ve onları kendi formunda örgütlemesine neden oluyor. Ve dolayısıyla metanın örgütlemiş olduğunu dünyanına ekonomik formu, varolanları Varlık olarak örgütleyen zeminin ontolojik yapısı Onto-Politik olarak ifadelendirdiğimiz bir siyaset tarzını ortaya çıkarıyor.

Kitap boyunca Varlık ve Bilgi ile siyaset ve felsefe arasındaki ilişkinin diyalektik ile nasıl dolayımlandığının hikayesi felsefe tarihinin içinde bir yolculukla anlatılıyor. Felsefenin Arzusu: Politika hem felsefe içinde bir konum tutma ve Kampfplatza katılma çabası olarak okunabiliyor; diğer taraftan da Platondan Marxa, hiç bir içsel ilişkiyi atlamayan bir felsefe tarihi işlevi görüyor...

İÇİNDEKİLER
GİRİŞ

DİYALEKTİĞİN SOYUT BELİRLENİMİ:PLATON, ARİSTOTELES, KANT

Dışlanan Kuruntulardan Kuruntunun Mantığına

Platon'da Diyalektik: Diyalogdan Monoloğa
Menon, Kratylos, Phaidon; İki Logos Bir Umut: İdea
Kleitophon, Symposion, Politeia: Bir Logos Tek Gerçek; İdea
Parmenides, Theaitetos, Sophist: Ne Logos Ne Gerçek; Varolanlar
Değerlendirme: Platoncu Diyalektik; Bilginin Keşfinden Bilincin İnşasına

Aristoteles'te Diyalektik: Konstrüktif Düşünce
Platon'la Marx arasında
Mütevazileşen Diyalektik: Zorunlu Öncül Olarak Endoksa
Ontolojinin Yeniden-Üretimi ve Diyalektiği Konumlandırmak
Dynamei On Olarak Madde ve Diyalektiğin Özneyle Dolayımlanması
İçsel Dolayımlanma
‘Dışsal' Dolayımlanma
Tümel: Pratik Bilimlerde de Geçerli Bir Mantıksal Kategori
Değerlendirme: “Neden”lerin Peşinde

Kant'da Diyalektik: Sınırların Aşılması ya da Bilginin Sınırları
İdea ve Kategorilerin Yeniden-Üretimi: Platon ve Aristoteles Diyalektiklerine Dair Bir Sentez Hikayesi
Mantığı Sorunsallaştırmak
Transzendental Mantık ve Alt-Üst Olan Diyalektik
Deneyin a priori Koşulları ve Diyalektiğin Yeni Konumu
İdeaların Peşindeki ‘Akıl' ya da Transzendental Diyalektik
Diyalektiğin Görünümleri: Transzendental İdealar (Paralojizm, Antinomiler ve Saf Aklın İdeali)
Çelişkilerin Nesnelleşmesinin Olanağı Olarak Kantçı Diyalektik

Değerlendirme: Akıl Yürütmenin Olumsallığından Aklın Mantığına

DİYALEKTİĞİN OLUMSUZ-USSAL BELİRLENİMLERİ: FİCHTE, SCHELLİNG, HEGEL

Alman İdealizmi'nde Diyalektiğin Temelleri
Geriye Dönen Bir İlerleme: Kritikten Sisteme
Transzendentalin Sökümü: Epistemolojiden Ontolojiye

Fichte'de Belirsizin Diyalektiği: Ben ve Ben-olmayan
Fichte'nin Tin Kavramına bir Köprü: Yargı Gücünün Kritiği ve Kantçı İmgelem
Wissenschaftslehre: Tek İlkenin İlk Sezgisi ve İnşa Edilmiş Töz
Sıçrama: Tekil Olayların Bütünlüğünden Bütünlüğün Tek İlkesine
Değerlendirme: Reel Olanın Diyalektiğine İlk Adım

Schelling'te Diyalektik: Akıllı Doğa ve Transzendentalin Sökümüne Devam
Öznenin Yalnızlığına Son: Yapısal Bir Faktör Olarak Nesnellik
Yapısal Bir Diyalektiğin Dolayımları: Spinoza, Kant, Fichte
Tin ve Doğa Arasındaki Uçuruma Köprü: Nedenselliğin' Yadsınması Olarak Diyalektik
Son Bulan Ayrılık: Sonsuzun Görünümü Olarak Sonlu
Transzendental İdealizm ve Düalizmin Sonu
Diyalektik: Kendi Yolunu Kendi Kuran
Değerlendirme: Dışsal Olan Herşey İçselleşiyor

Hegel'de Diyalektik: Ontolojik Olanın Bir Adım Öncesi: İlkenin Yetersiz Kavranışı
Bir Kant Okuru Olarak Hegel
Deneyim: Tüm Sınırları Ortadan Kaldıran Gerçek Hareket
Diyalektiği Doğru Konumlandırmak ve Hegel Felsefesinin Yöntemi Olarak Kavram
Hegel'e Dair Bir Mit: Baştan Beri Varolan Özerk Özne Olarak Tin
Düşünce Belirlenimlerinin Diyalektiği
Hegel'in Başarısız Olduğu Yer: Ontolojik Diyalektik

Değerlendirme: Diyalektik: Hem Ana Hem Baba Hem Ebe Hem de Çocuk

DİYALEKTİĞİN OLUMLU-“USSAL” BELİRLENİMİ: MARX VE ONTO-POLİTİKA

Marx'ta Diyalektik: Dünya Bir Dünya Olurken
Yakın Takip: Hegelci Diyalektiğin Peşinde
18 Brumaire: Gerçekle Sınanan Diyalektik
Nedenselliğin Aşılması Olarak Diyalektik: Altyapı-Üstyapı Dikotomisi
Grundrisse ve Diyalektik: Mantık Bilimi Nesnesiyle Buluşuyor
Kimse Utanmasın! Diyalektik Gerçekliğin Hareketidir
Hiç Kopmayan Takip: Grundrisse'den Geriye Doğru Diyalektik
Hiç Kopulmayan Sorunsalın Belirlenimi: 1843 Elyazmaları
Değerlendirme: Diyalektiğin Ontolojik Belirlenimi

Nedir Bu Onto-politika?
Almanya'da Din Eleştirisi ve Felsefenin Yeni Konumu
Felsefenin Melezleşmesi: Politika İle Flört
Felsefenin ‘Gerçek'leşmesi: Ekonomi Politiğin Eleştirisi
Felsefenin Aşılması Olarak Politika
Paralel Hareket: Diyalektik ve Politika
İdeal-politik
Reel-Politik
Onto-Politik

SONUÇ: Eski bir Dostun Hatırlanması: Ontolojinin Dönüşü
KAYNAKÇA

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat