#smrgKİTABEVİ Gülfidan - 2025
Editör:
Kondisyon:
Yeni
Sunuş / Önsöz / Sonsöz / Giriş:
Basıldığı Matbaa:
KBA Ofset
Dizi Adı:
ISBN-10:
6255515520
Kargoya Teslim Süresi (İş Günü):
3&7
Hazırlayan:
Cilt:
Amerikan Cilt
Boyut:
14x20
Sayfa Sayısı:
328
Basım Yeri:
İzmir
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2025
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
Enso
Dili:
Türkçe
Kategori:
indirimli
262,50
Havale/EFT ile:
254,63
Siparişiniz 3&7 iş günü arasında kargoda
1199246275
633446
https://www.simurgkitabevi.com/gulfidan-2025
Gülfidan - 2025 #smrgKİTABEVİ
262.50
Dursun Utku, Gülfidan romanıyla okurunu, zamanında dillerden düşmeyen bir çocuk şarkısındaki köye götürüyor. Orda bir köy var uzakta, o köy bizim köyümüzdür. Ama artık o köy, uzaktaki tüm köyler gibi bizim olmaktan çıkmıştır. Günümüzde tarlanın, bağın bahçenin, su kaynaklarının sermayedarların gözüne yatırım arazileri olarak görünmesiyle başlayan çıkara dayalı ilişkileri, perde arkasında dönen pazarlıkları okuyacaksınız bu romanda.
İşsizliğin ve değişen tarım politikalarının sarmalında sıkışan köylünün; toprağına sahip çıkmakla, güvenceli bir işin getireceği refah hayalinin arasında kalışının hikâyesini. Hak mücadelelerinde önderleri bir kadın: Gülfidan. Akıllı, cesur bir kadının hem kendisi hem köyü için verdiği mücadelenin, kendini var etme çabasının, ilk defa karşılaştığı aşkın karşısındaki teslimiyetinin ve küllerinden doğuşunun romanı bu kitap. Köyün ve köyü çevreleyen doğal yaşamın değişen yüzüyle, orada yaşayanların dönüşümünün hikâyesi aynı zamanda.
“Eskilerde yamaçlarda sürülerle keçi dolaşırdı. Aydın ovalarının, İzmir ovalarının göçerleri yazı buralarda geçirirdi. (…) Her yan sahipsizdi o zamanlar. Şimdilerde mi? Şimdilerde sahipleri çoğaldı, karşı dağların ormanları tel örgüyle çevrildi, hayvanlara, hatta insanlara girişler yasaklandı. Sürüler kayalıklara sıkıştı kaldı. (…) Peki ya kınalı keklikler, ürkek yaban tavşanları? Onlar şimdi kayalıkların en tepelerine, en sarp yerlerine sığındılar. Köyün çocukları gibi yıldan yıla sayıları azaldı.”
İşsizliğin ve değişen tarım politikalarının sarmalında sıkışan köylünün; toprağına sahip çıkmakla, güvenceli bir işin getireceği refah hayalinin arasında kalışının hikâyesini. Hak mücadelelerinde önderleri bir kadın: Gülfidan. Akıllı, cesur bir kadının hem kendisi hem köyü için verdiği mücadelenin, kendini var etme çabasının, ilk defa karşılaştığı aşkın karşısındaki teslimiyetinin ve küllerinden doğuşunun romanı bu kitap. Köyün ve köyü çevreleyen doğal yaşamın değişen yüzüyle, orada yaşayanların dönüşümünün hikâyesi aynı zamanda.
“Eskilerde yamaçlarda sürülerle keçi dolaşırdı. Aydın ovalarının, İzmir ovalarının göçerleri yazı buralarda geçirirdi. (…) Her yan sahipsizdi o zamanlar. Şimdilerde mi? Şimdilerde sahipleri çoğaldı, karşı dağların ormanları tel örgüyle çevrildi, hayvanlara, hatta insanlara girişler yasaklandı. Sürüler kayalıklara sıkıştı kaldı. (…) Peki ya kınalı keklikler, ürkek yaban tavşanları? Onlar şimdi kayalıkların en tepelerine, en sarp yerlerine sığındılar. Köyün çocukları gibi yıldan yıla sayıları azaldı.”
Dursun Utku, Gülfidan romanıyla okurunu, zamanında dillerden düşmeyen bir çocuk şarkısındaki köye götürüyor. Orda bir köy var uzakta, o köy bizim köyümüzdür. Ama artık o köy, uzaktaki tüm köyler gibi bizim olmaktan çıkmıştır. Günümüzde tarlanın, bağın bahçenin, su kaynaklarının sermayedarların gözüne yatırım arazileri olarak görünmesiyle başlayan çıkara dayalı ilişkileri, perde arkasında dönen pazarlıkları okuyacaksınız bu romanda.
İşsizliğin ve değişen tarım politikalarının sarmalında sıkışan köylünün; toprağına sahip çıkmakla, güvenceli bir işin getireceği refah hayalinin arasında kalışının hikâyesini. Hak mücadelelerinde önderleri bir kadın: Gülfidan. Akıllı, cesur bir kadının hem kendisi hem köyü için verdiği mücadelenin, kendini var etme çabasının, ilk defa karşılaştığı aşkın karşısındaki teslimiyetinin ve küllerinden doğuşunun romanı bu kitap. Köyün ve köyü çevreleyen doğal yaşamın değişen yüzüyle, orada yaşayanların dönüşümünün hikâyesi aynı zamanda.
“Eskilerde yamaçlarda sürülerle keçi dolaşırdı. Aydın ovalarının, İzmir ovalarının göçerleri yazı buralarda geçirirdi. (…) Her yan sahipsizdi o zamanlar. Şimdilerde mi? Şimdilerde sahipleri çoğaldı, karşı dağların ormanları tel örgüyle çevrildi, hayvanlara, hatta insanlara girişler yasaklandı. Sürüler kayalıklara sıkıştı kaldı. (…) Peki ya kınalı keklikler, ürkek yaban tavşanları? Onlar şimdi kayalıkların en tepelerine, en sarp yerlerine sığındılar. Köyün çocukları gibi yıldan yıla sayıları azaldı.”
İşsizliğin ve değişen tarım politikalarının sarmalında sıkışan köylünün; toprağına sahip çıkmakla, güvenceli bir işin getireceği refah hayalinin arasında kalışının hikâyesini. Hak mücadelelerinde önderleri bir kadın: Gülfidan. Akıllı, cesur bir kadının hem kendisi hem köyü için verdiği mücadelenin, kendini var etme çabasının, ilk defa karşılaştığı aşkın karşısındaki teslimiyetinin ve küllerinden doğuşunun romanı bu kitap. Köyün ve köyü çevreleyen doğal yaşamın değişen yüzüyle, orada yaşayanların dönüşümünün hikâyesi aynı zamanda.
“Eskilerde yamaçlarda sürülerle keçi dolaşırdı. Aydın ovalarının, İzmir ovalarının göçerleri yazı buralarda geçirirdi. (…) Her yan sahipsizdi o zamanlar. Şimdilerde mi? Şimdilerde sahipleri çoğaldı, karşı dağların ormanları tel örgüyle çevrildi, hayvanlara, hatta insanlara girişler yasaklandı. Sürüler kayalıklara sıkıştı kaldı. (…) Peki ya kınalı keklikler, ürkek yaban tavşanları? Onlar şimdi kayalıkların en tepelerine, en sarp yerlerine sığındılar. Köyün çocukları gibi yıldan yıla sayıları azaldı.”
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.