#smrgSAHAF Kentleşemeyen Ülke, Kentlileşen Köylüler - 1981

Basıldığı Matbaa:
ODTÜ Mimarlık Fakültesi Basım İşliği
Stok Kodu:
1199078160
Boyut:
16x24
Sayfa Sayısı:
149 s.
Basım Yeri:
Ankara
Baskı:
1
Basım Tarihi:
1981
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
3. Hamur
Dili:
Türkçe
0,00
1199078160
464042
Kentleşemeyen Ülke, Kentlileşen Köylüler -        1981
Kentleşemeyen Ülke, Kentlileşen Köylüler - 1981 #smrgSAHAF
0.00
Türkiye'de kentlerin nüfusu artıyor. Dünya Bankası'nın yayımladığı "Dünya Gelişme Raporu, 1980"e göre, 1960-1970 yılları arasında yüzde 5,1 olan yıllık kentsel nüfus büyüme hızı, 1970-1980 arasındaki 10 yıllık dönemde yüzde 4,6'ya geriledi. Ama, yılda yüzde 4,6'lık bir artış bile, Türkiye'nin de aralarında bulunduğu ve orta-gelirli ülkeler diye adlandırılan 52 ülke için hesaplanan ortalamanın üstünde. Orta-gelirli ülkelerde kentsel nüfus büyüme hızı, 1960-70 arasında yılda ortalama yüzde 4,2; 1970-80 arasında yılda ortalama yüzde 3,8 oranında arttı. Sanayileşmiş ülkelerin ortalamaları ise çok daha düşük değerler veriyor: 1960-70 arasında yüzde 1,8; 1970-80 arasında yüzde 1,2.

Türkiye kentsel nüfusu, düşük-gelirli ülkeler ortalamasından da, ekonomisini merkezi" bir plana bağlı olarak yönlendiren ülkeler ortalamasından da yüksek bir hızla artıyor. Kentsel nüfusu Türkiye'den daha büyük bir hızla artan ülkeler de var. Bu ülkeler, Dünya Bankasının anılan Raporunda "Anama I-faz I ası petrol dışsatımı yapan ülkeler" başlığı altında toplanan Irak, İran, Libya, Suudi Arabistan ve Kuveyt. Anılan ülkelerde kent nüfusları, yukarıda belirtilen dönemler içerisinde, sırasıyla,yılda ortalama yüzde 5,8 ve yüzde 5,5 oranında artış göstermiş.

Türkiye'de toplam nüfusun 1960 yılında yaklaşık yüzde 30'u kentlerde yaşıyordu. Dünya Bankası'nın söz konusu Raporuna göre, 20 yıl içinde (1980) bu oran yüzde 47'ye yükseldi. 1980 yılında, toplam nüfus içerisinde kentlerde aralarında bulunduğu orta-gelirli ülkelerde yüzde 21, Türkiye'nin de aralarında bulunduğu orta-gelirli ülkelerde yüzde 51, sanayileşmiş ülkelerde yüzde 77, petrol dışsatımı yapan ülkelerde yüzde 58, ekonomisi merkezi bir plana bağlı ülkelerde yüzde 36 idi. Bu oranlar da dikkate alındığında, Türkiye'nin "kentleşme" yolunda oldukça ilerlemiş bir ülke olduğu yargısına varılıyor.

Türkiye kentleşiyor. Ama, kentlerde yaşayanların toplam nüfus içindeki payının artması, kentsel nüfus büyüme hızının yüksekliği, bir ülkenin gerçek anlamda "kentleşmiş" sayılması için yeterli değil. Çünkü, kentleşme, kimi başka koşulların da doğmuş olmasını gerektiriyor.

Gerçek anlamda kentleşmiş bir ülkenin ekonomisi, yalnızca tarıma dayalı bir yapı göstermiyor. Tarım-dışı etkinliklerin ağırlığı artıyor, tarımın önüne geçiyor. Oysa, gene, Dünya Bankasının raporuna göre, 1976 yılında, Türkiye'de katma değer dağılımında tarım kesiminin payı yüzde 55, dokuma payı ise yüzde 22. Makina ve ulaşım donanımı ile kimya kesimleri için herhangi bir değer verilmiyor. (Önsöz'den)

Türkiye'de kentlerin nüfusu artıyor. Dünya Bankası'nın yayımladığı "Dünya Gelişme Raporu, 1980"e göre, 1960-1970 yılları arasında yüzde 5,1 olan yıllık kentsel nüfus büyüme hızı, 1970-1980 arasındaki 10 yıllık dönemde yüzde 4,6'ya geriledi. Ama, yılda yüzde 4,6'lık bir artış bile, Türkiye'nin de aralarında bulunduğu ve orta-gelirli ülkeler diye adlandırılan 52 ülke için hesaplanan ortalamanın üstünde. Orta-gelirli ülkelerde kentsel nüfus büyüme hızı, 1960-70 arasında yılda ortalama yüzde 4,2; 1970-80 arasında yılda ortalama yüzde 3,8 oranında arttı. Sanayileşmiş ülkelerin ortalamaları ise çok daha düşük değerler veriyor: 1960-70 arasında yüzde 1,8; 1970-80 arasında yüzde 1,2.

Türkiye kentsel nüfusu, düşük-gelirli ülkeler ortalamasından da, ekonomisini merkezi" bir plana bağlı olarak yönlendiren ülkeler ortalamasından da yüksek bir hızla artıyor. Kentsel nüfusu Türkiye'den daha büyük bir hızla artan ülkeler de var. Bu ülkeler, Dünya Bankasının anılan Raporunda "Anama I-faz I ası petrol dışsatımı yapan ülkeler" başlığı altında toplanan Irak, İran, Libya, Suudi Arabistan ve Kuveyt. Anılan ülkelerde kent nüfusları, yukarıda belirtilen dönemler içerisinde, sırasıyla,yılda ortalama yüzde 5,8 ve yüzde 5,5 oranında artış göstermiş.

Türkiye'de toplam nüfusun 1960 yılında yaklaşık yüzde 30'u kentlerde yaşıyordu. Dünya Bankası'nın söz konusu Raporuna göre, 20 yıl içinde (1980) bu oran yüzde 47'ye yükseldi. 1980 yılında, toplam nüfus içerisinde kentlerde aralarında bulunduğu orta-gelirli ülkelerde yüzde 21, Türkiye'nin de aralarında bulunduğu orta-gelirli ülkelerde yüzde 51, sanayileşmiş ülkelerde yüzde 77, petrol dışsatımı yapan ülkelerde yüzde 58, ekonomisi merkezi bir plana bağlı ülkelerde yüzde 36 idi. Bu oranlar da dikkate alındığında, Türkiye'nin "kentleşme" yolunda oldukça ilerlemiş bir ülke olduğu yargısına varılıyor.

Türkiye kentleşiyor. Ama, kentlerde yaşayanların toplam nüfus içindeki payının artması, kentsel nüfus büyüme hızının yüksekliği, bir ülkenin gerçek anlamda "kentleşmiş" sayılması için yeterli değil. Çünkü, kentleşme, kimi başka koşulların da doğmuş olmasını gerektiriyor.

Gerçek anlamda kentleşmiş bir ülkenin ekonomisi, yalnızca tarıma dayalı bir yapı göstermiyor. Tarım-dışı etkinliklerin ağırlığı artıyor, tarımın önüne geçiyor. Oysa, gene, Dünya Bankasının raporuna göre, 1976 yılında, Türkiye'de katma değer dağılımında tarım kesiminin payı yüzde 55, dokuma payı ise yüzde 22. Makina ve ulaşım donanımı ile kimya kesimleri için herhangi bir değer verilmiyor. (Önsöz'den)

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat