#smrgKİTABEVİ Kim Korkar Toplumsal Cinsiyetten - 2025
Editör:
Kondisyon:
Yeni
Sunuş / Önsöz / Sonsöz / Giriş:
Basıldığı Matbaa:
Yaylacık Matbaası
ISBN-10:
6053164135
Kargoya Teslim Süresi (İş Günü):
3&7
Hazırlayan:
Cilt:
Amerikan Cilt
Boyut:
12x19
Sayfa Sayısı:
320
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2025
Çeviren:
Ezgi Sarıtaş
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
Enso
Dili:
Türkçe
Kategori:
indirimli
257,60
Havale/EFT ile:
249,87
Siparişiniz 3&7 iş günü arasında kargoda
1199239851
627033
https://www.simurgkitabevi.com/kim-korkar-toplumsal-cinsiyetten-2025
Kim Korkar Toplumsal Cinsiyetten - 2025 #smrgKİTABEVİ
257.60
Günümüzde “toplumsal cinsiyet” akademik bir tabir olmaktan çıktı; politik mücadelelerin, toplumsal korkuların ve küresel ideolojik savaşların merkezine yerleşti. Peki, nasıl oldu da bir zamanlar sosyal bilimlere ait olan bir kavram, dünyanın pek çok yerinde korku ve telaşın kaynağı haline geldi?
Judith Butler, toplumsal cinsiyet kavramının nasıl yanlış anlaşıldığını, muhafazakâr çevreler tarafından nasıl bir “tehdit” olarak kurgulandığını ve bu korkuların iktidarlar tarafından nasıl kullanıldığını derinlemesine inceliyor. ABD'den Brezilya'ya, Türkiye'den Rusya'ya kadar çeşitli ülkelerde toplumsal cinsiyetin şeytanlaştırılmasının ardında yatan politik ve ideolojik dinamikleri açığa çıkarıyor. Toplumsal cinsiyetin ulusal güvenliği tehdit ettiği, aile kurumunu yok edeceği ya da insan doğasına, yani fıtrata aykırı olduğu iddialarının bir “fantazma” oluşturduğunu vurguluyor. Bu fantazmanın otoriter rejimlerce nasıl inşa edildiğini, nasıl yayıldığını ve aslında kimi koruyup kime zarar verdiğini sorguluyor.
Umuyoruz ki kitap, daha adil bir dünya uğruna verilen mücadelede toplumsal cinsiyetin yerini hatırlatacak.
Judith Butler, toplumsal cinsiyet kavramının nasıl yanlış anlaşıldığını, muhafazakâr çevreler tarafından nasıl bir “tehdit” olarak kurgulandığını ve bu korkuların iktidarlar tarafından nasıl kullanıldığını derinlemesine inceliyor. ABD'den Brezilya'ya, Türkiye'den Rusya'ya kadar çeşitli ülkelerde toplumsal cinsiyetin şeytanlaştırılmasının ardında yatan politik ve ideolojik dinamikleri açığa çıkarıyor. Toplumsal cinsiyetin ulusal güvenliği tehdit ettiği, aile kurumunu yok edeceği ya da insan doğasına, yani fıtrata aykırı olduğu iddialarının bir “fantazma” oluşturduğunu vurguluyor. Bu fantazmanın otoriter rejimlerce nasıl inşa edildiğini, nasıl yayıldığını ve aslında kimi koruyup kime zarar verdiğini sorguluyor.
Umuyoruz ki kitap, daha adil bir dünya uğruna verilen mücadelede toplumsal cinsiyetin yerini hatırlatacak.
Günümüzde “toplumsal cinsiyet” akademik bir tabir olmaktan çıktı; politik mücadelelerin, toplumsal korkuların ve küresel ideolojik savaşların merkezine yerleşti. Peki, nasıl oldu da bir zamanlar sosyal bilimlere ait olan bir kavram, dünyanın pek çok yerinde korku ve telaşın kaynağı haline geldi?
Judith Butler, toplumsal cinsiyet kavramının nasıl yanlış anlaşıldığını, muhafazakâr çevreler tarafından nasıl bir “tehdit” olarak kurgulandığını ve bu korkuların iktidarlar tarafından nasıl kullanıldığını derinlemesine inceliyor. ABD'den Brezilya'ya, Türkiye'den Rusya'ya kadar çeşitli ülkelerde toplumsal cinsiyetin şeytanlaştırılmasının ardında yatan politik ve ideolojik dinamikleri açığa çıkarıyor. Toplumsal cinsiyetin ulusal güvenliği tehdit ettiği, aile kurumunu yok edeceği ya da insan doğasına, yani fıtrata aykırı olduğu iddialarının bir “fantazma” oluşturduğunu vurguluyor. Bu fantazmanın otoriter rejimlerce nasıl inşa edildiğini, nasıl yayıldığını ve aslında kimi koruyup kime zarar verdiğini sorguluyor.
Umuyoruz ki kitap, daha adil bir dünya uğruna verilen mücadelede toplumsal cinsiyetin yerini hatırlatacak.
Judith Butler, toplumsal cinsiyet kavramının nasıl yanlış anlaşıldığını, muhafazakâr çevreler tarafından nasıl bir “tehdit” olarak kurgulandığını ve bu korkuların iktidarlar tarafından nasıl kullanıldığını derinlemesine inceliyor. ABD'den Brezilya'ya, Türkiye'den Rusya'ya kadar çeşitli ülkelerde toplumsal cinsiyetin şeytanlaştırılmasının ardında yatan politik ve ideolojik dinamikleri açığa çıkarıyor. Toplumsal cinsiyetin ulusal güvenliği tehdit ettiği, aile kurumunu yok edeceği ya da insan doğasına, yani fıtrata aykırı olduğu iddialarının bir “fantazma” oluşturduğunu vurguluyor. Bu fantazmanın otoriter rejimlerce nasıl inşa edildiğini, nasıl yayıldığını ve aslında kimi koruyup kime zarar verdiğini sorguluyor.
Umuyoruz ki kitap, daha adil bir dünya uğruna verilen mücadelede toplumsal cinsiyetin yerini hatırlatacak.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.