National Geographic Türkiye - Dosya: Umuda Giden Yol - Sayı: 112 Ağustos

Hazırlayan:
Chris Johns / Nesibe Bat
Stok Kodu:
1199138877
Boyut:
18x26
Sayfa Sayısı:
152 s.
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2010
Çeviren:
Gülşah Seral Aksakal; Fahire Kurt
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
Kuşe Kağıt
Dili:
Türkçe
0,00
1199138877
524965
National Geographic Türkiye - Dosya: Umuda Giden Yol - Sayı: 112      Ağustos
National Geographic Türkiye - Dosya: Umuda Giden Yol - Sayı: 112 Ağustos
0.00
İÇİNDEKİLERDEN BAZILARI:
• Yeni İpek Yolu

• Hem kral hem kraliçe DEV GELİNCİK

• BALİNA VADİSİ

• Derin Karanlık Sırlar

• Çayır Krallığı

• Tayganın Göçerleri - Uluç Keçik

Orta Asya'nın Türk dili konuşan topluluklarından göçebe Dukhalar'ın son temsilcileri, yüzyıllardır olduğu gibi doğanın sesine kulak vererek yaşıyor.

Kimse kolay olacağını söylememişti! Yolculuk öncesi yazışmalarımda ve okuduğum kaynaklarda gün içinde defalarca değişen iklimden, yaz ortasında yağan kardan ve balta girmemiş ormanlarda at üstünde yapılacak uzun bir yolculuktan söz ediliyordu. Yapılan her uyarının oraya gitmek için birer gerekçeye dönüşmesi bir yana, yeryüzünün yüzyıllardır saf kalabilmiş Türk kökenli toplumlarından biriyle karşı karşıya gelecek olmak, çantamı toplamam için yeterliydi. Pervaneli küçük bir uçakla Moğolistan'ın kuzey şehri Mörön'e doğru yol alırken izlediğim uçsuz bucaksız bozkır ve kum tepelerinin oluşturduğu görüntünün aksine, kuzey Moğolistan'ın Tuva Cumhuriyeti ile buluştuğu Sayan Dağları, Rusların tayga adını verdiği bataklık ve yüksek tundralardan oluşuyor. Türk tarihinde "anayurt" olarak adlandırılan bu coğrafyanın bugünkü sahipleri geçmiştekilerden çok farklı değil. Doğu Sayan bölgesinin insanları -Tuvalar, Tofalar, Tozular ve Dukhalar- ortak bir soya, dile ve geleneğe sahip olmalarına rağmen, geçmişte yaşanan anlaşmazlıklar bölge insanının yaşam alanlarını sınırlarla ayırmış ve bu toplumlar arasında Rusya Federasyonu dışına taşan tek topluluk Dukhalar (Duha olarak telaffuz ediliyor) olmuş. Nüfusu 500'ü geçmeyen Dukhalar'ın 250 kadarı henüz elektriğin ulaşmadığı, Moğolistan'ın en kuzey mezrası Tsaagan Nuur'da yerleşik hayat sürüyor. Diğer 40 kadar aileyse Rusya sınırı boyunca uzanan Şişgit ırmağının iki yakasında iki grup halinde yaşıyor. Rengeyiği yetiştirip göçerlik ve şamanizm geleneklerine sadık kalarak nesillerini sürdürüyorlar. Moğol dilinde tsaatan (rengeyikli) olarak adlandırılan Dukhalar'ın yaşam alanı taygalar ve bu coğrafyaya ulaşmak uzun ve çetin bir yolculuk gerektiriyor. Sabahın ilk ışıklarıyla atlarla kapıda beliren Davajav ve Nyamdalay bizi almak için doğu taygadan gelmiş, ormanı avucunun içi gibi bilen iki yağız Dukha delikanlısı. "Türük" olduğumu öğrenmeleriyle birlikte üzerimdeki yabancı damgası da yavaştan kalkıyor. Ne onlar ne de ben benzerliklerimizin henüz farkına varmadığımızdan yol boyunca kelimelerle atışıp merak gideriyoruz. Sekiz saat boyunca bin bir renk ve koku eşliğindeki doğal güzelliklere tanıklık ettikten sonra akşamın kızıllığında uzakta beliren alajy öğ'ler (konik ev) ve rengeyiklerinin heybetli boynuzları yorgunluğumuzu alıp götürüyor. Yüksek tepelerle çevrili 1871 metre yükseklikteki bu kuytu düzlük, Dukhalar'ın yaz kampı. Kalacağım alajy öğ'ün sahibi Çeçek (Çiçek), insanın gözünün içine bakmaktan kaçınan, pek konuşmayan orta yaşlı bir hanım. Oturur oturmaz ikram ettiği çay, rengeyiği sütünden. Sağılırken ön bacakları birbirine bağlanan rengeyiğinin, inek sütünden çok daha yağlı, yoğurt kıvamındaki sütü Dukhalar'ın mütevazı sofralarının ana besin maddesi.

Devamı National Geographic Ağustos sayısında...

İÇİNDEKİLERDEN BAZILARI:
• Yeni İpek Yolu

• Hem kral hem kraliçe DEV GELİNCİK

• BALİNA VADİSİ

• Derin Karanlık Sırlar

• Çayır Krallığı

• Tayganın Göçerleri - Uluç Keçik

Orta Asya'nın Türk dili konuşan topluluklarından göçebe Dukhalar'ın son temsilcileri, yüzyıllardır olduğu gibi doğanın sesine kulak vererek yaşıyor.

Kimse kolay olacağını söylememişti! Yolculuk öncesi yazışmalarımda ve okuduğum kaynaklarda gün içinde defalarca değişen iklimden, yaz ortasında yağan kardan ve balta girmemiş ormanlarda at üstünde yapılacak uzun bir yolculuktan söz ediliyordu. Yapılan her uyarının oraya gitmek için birer gerekçeye dönüşmesi bir yana, yeryüzünün yüzyıllardır saf kalabilmiş Türk kökenli toplumlarından biriyle karşı karşıya gelecek olmak, çantamı toplamam için yeterliydi. Pervaneli küçük bir uçakla Moğolistan'ın kuzey şehri Mörön'e doğru yol alırken izlediğim uçsuz bucaksız bozkır ve kum tepelerinin oluşturduğu görüntünün aksine, kuzey Moğolistan'ın Tuva Cumhuriyeti ile buluştuğu Sayan Dağları, Rusların tayga adını verdiği bataklık ve yüksek tundralardan oluşuyor. Türk tarihinde "anayurt" olarak adlandırılan bu coğrafyanın bugünkü sahipleri geçmiştekilerden çok farklı değil. Doğu Sayan bölgesinin insanları -Tuvalar, Tofalar, Tozular ve Dukhalar- ortak bir soya, dile ve geleneğe sahip olmalarına rağmen, geçmişte yaşanan anlaşmazlıklar bölge insanının yaşam alanlarını sınırlarla ayırmış ve bu toplumlar arasında Rusya Federasyonu dışına taşan tek topluluk Dukhalar (Duha olarak telaffuz ediliyor) olmuş. Nüfusu 500'ü geçmeyen Dukhalar'ın 250 kadarı henüz elektriğin ulaşmadığı, Moğolistan'ın en kuzey mezrası Tsaagan Nuur'da yerleşik hayat sürüyor. Diğer 40 kadar aileyse Rusya sınırı boyunca uzanan Şişgit ırmağının iki yakasında iki grup halinde yaşıyor. Rengeyiği yetiştirip göçerlik ve şamanizm geleneklerine sadık kalarak nesillerini sürdürüyorlar. Moğol dilinde tsaatan (rengeyikli) olarak adlandırılan Dukhalar'ın yaşam alanı taygalar ve bu coğrafyaya ulaşmak uzun ve çetin bir yolculuk gerektiriyor. Sabahın ilk ışıklarıyla atlarla kapıda beliren Davajav ve Nyamdalay bizi almak için doğu taygadan gelmiş, ormanı avucunun içi gibi bilen iki yağız Dukha delikanlısı. "Türük" olduğumu öğrenmeleriyle birlikte üzerimdeki yabancı damgası da yavaştan kalkıyor. Ne onlar ne de ben benzerliklerimizin henüz farkına varmadığımızdan yol boyunca kelimelerle atışıp merak gideriyoruz. Sekiz saat boyunca bin bir renk ve koku eşliğindeki doğal güzelliklere tanıklık ettikten sonra akşamın kızıllığında uzakta beliren alajy öğ'ler (konik ev) ve rengeyiklerinin heybetli boynuzları yorgunluğumuzu alıp götürüyor. Yüksek tepelerle çevrili 1871 metre yükseklikteki bu kuytu düzlük, Dukhalar'ın yaz kampı. Kalacağım alajy öğ'ün sahibi Çeçek (Çiçek), insanın gözünün içine bakmaktan kaçınan, pek konuşmayan orta yaşlı bir hanım. Oturur oturmaz ikram ettiği çay, rengeyiği sütünden. Sağılırken ön bacakları birbirine bağlanan rengeyiğinin, inek sütünden çok daha yağlı, yoğurt kıvamındaki sütü Dukhalar'ın mütevazı sofralarının ana besin maddesi.

Devamı National Geographic Ağustos sayısında...

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat