Kendisini anlamak ve anlatmak istemeyen bir insanlık ve toplum gerçeğiyle karşı karşıyayız. Buna, kitapta, “karınlardan ibaret insanlık” diyoruz. İlk şairlerden Hesiodos'tan, iki bin yedi yüz yıl öncesinden alınmış bir tanımlama. Boğaz tokluğuna çalışma ve yaşama çemberine sokulmuş bir insanlık durumunu anlatıyor. Karınlardan ibaret bir insanlığın egemen kültür olduğu bir zamanda, okuma yazmanın sevinçleriyle ızdırapları birbirinden ayrılmaz olmuştur.
Edebiyatı, bilimi, sanatı, felsefeyi, insanın toplumsal yönünü oluşturan bilgi ve bilinç kaynaklarını kurutan kapitalist sistemin olağan sonuçlarıdır. Elinizdeki kitabın sorularından biridir; “kapitalist toplum altında insan olunabilir mi?” Yaşamın içinden ve devrimci dinamiklerle görebilenlerin tartışabilecekleri bir sorudur.
Bu kitap, bir umut ve öfke atlasıdır.
Kendisini anlamak ve anlatmak istemeyen bir insanlık ve toplum gerçeğiyle karşı karşıyayız. Buna, kitapta, “karınlardan ibaret insanlık” diyoruz. İlk şairlerden Hesiodos'tan, iki bin yedi yüz yıl öncesinden alınmış bir tanımlama. Boğaz tokluğuna çalışma ve yaşama çemberine sokulmuş bir insanlık durumunu anlatıyor. Karınlardan ibaret bir insanlığın egemen kültür olduğu bir zamanda, okuma yazmanın sevinçleriyle ızdırapları birbirinden ayrılmaz olmuştur.
Edebiyatı, bilimi, sanatı, felsefeyi, insanın toplumsal yönünü oluşturan bilgi ve bilinç kaynaklarını kurutan kapitalist sistemin olağan sonuçlarıdır. Elinizdeki kitabın sorularından biridir; “kapitalist toplum altında insan olunabilir mi?” Yaşamın içinden ve devrimci dinamiklerle görebilenlerin tartışabilecekleri bir sorudur.
Bu kitap, bir umut ve öfke atlasıdır.
