#smrgKİTABEVİ Şehir Zaman Kadın - 2025
Editör:
Kondisyon:
Yeni
Sunuş / Önsöz / Sonsöz / Giriş:
Basıldığı Matbaa:
Ege Reklam Basım
ISBN-10:
6056288119
Kargoya Teslim Süresi (İş Günü):
3&7
Hazırlayan:
Cilt:
Amerikan Cilt
Boyut:
14x21
Sayfa Sayısı:
68
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2025
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
Enso
Dili:
Türkçe
Kategori:
indirimli
119,00
Havale/EFT ile:
115,43
Siparişiniz 3&7 iş günü arasında kargoda
1199246426
633575
https://www.simurgkitabevi.com/sehir-zaman-kadin-2025
Şehir Zaman Kadın - 2025 #smrgKİTABEVİ
119.00
İnsanın gerçekliği anlamakla ilgili yolculuğu iki biçimde gerçekleşir: ilki gerçekliğin bilinmez alanlarına nüfuz ederek sırrını çözmeye çalışmakla ilgili olan, ikincisi kendine doğru, kendini dünyada, toplum içinde konumlandırmak, varlığının sebebini, değerini, nedenini anlamakla ilgili yolculuk. İlk yolculuk pozitif bilimlerin alanına, ikincisi ise sosyal bilimleri de kapsayan insani bilimlerin alanına girer. Şiir ise (genel de sanat da) insanın özgür olmak, yaşadığı dünyayı kendini merkez alarak değiştirmek isteklerinden kaynaklanır. Her iki yolculuğun temelinde bu isteklerin ateşi yanar ancak bu istekler kendilerini ancak sanatta gerçekleştirir. Şiir bu isteklerin kelimelerle biçim bulmuş halidir.
Özgürce yaşamak, yaşamı dilediği gibi yeniden biçimlendirmek arzusu nefesin unutulduğu yerde dansı bırakır, böyle akşamlar elbette şaraba benzer. Böyle bir düşte dibe dalmayınca her ölüm erken her evlilik erkendir. Alışılmış olan bir kuyuya düşmek gibidir, hayale durmayınca şehirler bile ölür. İçinde yaşadığımız gerçek dünyaya sığmaz şair, onu farklı görür, farklı yaşar. Hayal koşar ruh uyanır.
Gerçek sıkıcıdır, belli, kemikleşmiş alışkanlıklar insanın ruhunu boğar. Şiirdeki düş gücü ancak üstesinden gelir böyle bir yaşamın. İkinci yeni alkol vesaire, bir yaşanmışlık böyle yadedilir: hadi bana ya- hû, hu çekilir aşka, hayata.
Kuşlar değil ya hep imge...
Özgürce yaşamak, yaşamı dilediği gibi yeniden biçimlendirmek arzusu nefesin unutulduğu yerde dansı bırakır, böyle akşamlar elbette şaraba benzer. Böyle bir düşte dibe dalmayınca her ölüm erken her evlilik erkendir. Alışılmış olan bir kuyuya düşmek gibidir, hayale durmayınca şehirler bile ölür. İçinde yaşadığımız gerçek dünyaya sığmaz şair, onu farklı görür, farklı yaşar. Hayal koşar ruh uyanır.
Gerçek sıkıcıdır, belli, kemikleşmiş alışkanlıklar insanın ruhunu boğar. Şiirdeki düş gücü ancak üstesinden gelir böyle bir yaşamın. İkinci yeni alkol vesaire, bir yaşanmışlık böyle yadedilir: hadi bana ya- hû, hu çekilir aşka, hayata.
Kuşlar değil ya hep imge...
İnsanın gerçekliği anlamakla ilgili yolculuğu iki biçimde gerçekleşir: ilki gerçekliğin bilinmez alanlarına nüfuz ederek sırrını çözmeye çalışmakla ilgili olan, ikincisi kendine doğru, kendini dünyada, toplum içinde konumlandırmak, varlığının sebebini, değerini, nedenini anlamakla ilgili yolculuk. İlk yolculuk pozitif bilimlerin alanına, ikincisi ise sosyal bilimleri de kapsayan insani bilimlerin alanına girer. Şiir ise (genel de sanat da) insanın özgür olmak, yaşadığı dünyayı kendini merkez alarak değiştirmek isteklerinden kaynaklanır. Her iki yolculuğun temelinde bu isteklerin ateşi yanar ancak bu istekler kendilerini ancak sanatta gerçekleştirir. Şiir bu isteklerin kelimelerle biçim bulmuş halidir.
Özgürce yaşamak, yaşamı dilediği gibi yeniden biçimlendirmek arzusu nefesin unutulduğu yerde dansı bırakır, böyle akşamlar elbette şaraba benzer. Böyle bir düşte dibe dalmayınca her ölüm erken her evlilik erkendir. Alışılmış olan bir kuyuya düşmek gibidir, hayale durmayınca şehirler bile ölür. İçinde yaşadığımız gerçek dünyaya sığmaz şair, onu farklı görür, farklı yaşar. Hayal koşar ruh uyanır.
Gerçek sıkıcıdır, belli, kemikleşmiş alışkanlıklar insanın ruhunu boğar. Şiirdeki düş gücü ancak üstesinden gelir böyle bir yaşamın. İkinci yeni alkol vesaire, bir yaşanmışlık böyle yadedilir: hadi bana ya- hû, hu çekilir aşka, hayata.
Kuşlar değil ya hep imge...
Özgürce yaşamak, yaşamı dilediği gibi yeniden biçimlendirmek arzusu nefesin unutulduğu yerde dansı bırakır, böyle akşamlar elbette şaraba benzer. Böyle bir düşte dibe dalmayınca her ölüm erken her evlilik erkendir. Alışılmış olan bir kuyuya düşmek gibidir, hayale durmayınca şehirler bile ölür. İçinde yaşadığımız gerçek dünyaya sığmaz şair, onu farklı görür, farklı yaşar. Hayal koşar ruh uyanır.
Gerçek sıkıcıdır, belli, kemikleşmiş alışkanlıklar insanın ruhunu boğar. Şiirdeki düş gücü ancak üstesinden gelir böyle bir yaşamın. İkinci yeni alkol vesaire, bir yaşanmışlık böyle yadedilir: hadi bana ya- hû, hu çekilir aşka, hayata.
Kuşlar değil ya hep imge...
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.