#smrgSAHAF Türkiye Türkçesinde Maniler -

Stok Kodu:
1199029680
Boyut:
16x24
Sayfa Sayısı:
194 s.
Basım Yeri:
Ankara
Baskı:
1
Basım Tarihi:
1990
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
3. Hamur
Dili:
Türkçe
Kategori:
0,00
1199029680
415768
Türkiye Türkçesinde Maniler -
Türkiye Türkçesinde Maniler - #smrgSAHAF
0.00
Türkçe, yüz yıllar boyunca üç kıt'ada (Asya, Avrupa, Afrika) sözlü ve yazılı edebiyat yaratmış zengin bir dildir. Bu dilin büyük kollarından biri de Oğuzca'dır. Oğuzca'nın onüçüncü yüz yıldan beri Türkiye'de, Suriye'de Balkanlar'da (Bulgaristan, Yugoslavya, Yunanistan, Arnavutluk, kısmen Romanya), Batı Trakya'da ,Kıbrıs'ta, Girit'te, Midilli'de, Sakız'da, Rodos'ta, İstanköy'de, Afrika'da, hususiyle Cezayir ve Tunus'ta sözlü-yazılı eserler vermiş koluna Batı Oğuzcası veya Türkiye Türkçesi adı verilmektedir. Biz, Halk Edebiyatı kadrosu içinde düşündüğümüz bahse konu coğrafyada yaratılmış mânilerden bir antoloji hazırlamağa karar verdik. Çalışmamızda, bu güne kadar türlü görüş ve tasniflerle ortaya konulan araştırmalarla dergi köşelerine geçen malzeme hareket noktamızı teşkil etti. Metin seçme işinde estetik endişe yanında maddî ve manevî mirasımızın millî birlik ve beraberliğimizi gösteren Örnekleri birinci planda yer aldı. Doğumdan ölüme kadarki hayatımızda bizimle beraber, sosyal alışkanlık şeklinde tarif edebileceğimiz âdetlerimizle, ortak ruh veren geleneklerimize yer verişimiz bundandır.

Antolojide mânileri, ilk mısraın baş harfine göre sıraladık. Hangi yerde söylendiklerini kayd etmemiz coğrafya içindeki kültür bütünlüğünü göstermek düşüncesinden doğdu. Seçtiğimiz metinlerin mahallî ağız ve şivelerini değiştirmedik. Bunda çok renkli ağızlarla konuşan milletimizin zevkine bağlı kaldık. Bir Karadenizli'nin bir Kıbrıslı'yı, Ahlatlı'yı; bir Üsküplü'nün bir Diyarbakırlı'yı, Manisalı'yı; bir Bursalı'nın Bulgaristan'da yaşayan Türk'ü: Rodoplu'yu, Dobrucalı'yı; bir Vanlı'nın Manastırlı'yı, İzmirli'yi, Erzurumlu'yu; bir Batı Trakyalı'nın Muşlu'yu, Rodoslu'yu, Ovacıklı'yı, Ohrili'yi, Karslı'yı ve Antakyalı'yı düğünde, lana gecesinde, tarlada, iş yerinde, Hıdırellez'de Ramazan'da, Bahtiyaraçma'da, bulgur öğütme sırasında, sevgide, gurbette, kavuşmada el-ele, gönül-gönüle aynı şuur ve duygu beraberliği içinde tarihi kaderi paşlaştıklarını anlaşılır, tabii bir Türkçe ile göstermek istedik. (Önsözden)

Türkçe, yüz yıllar boyunca üç kıt'ada (Asya, Avrupa, Afrika) sözlü ve yazılı edebiyat yaratmış zengin bir dildir. Bu dilin büyük kollarından biri de Oğuzca'dır. Oğuzca'nın onüçüncü yüz yıldan beri Türkiye'de, Suriye'de Balkanlar'da (Bulgaristan, Yugoslavya, Yunanistan, Arnavutluk, kısmen Romanya), Batı Trakya'da ,Kıbrıs'ta, Girit'te, Midilli'de, Sakız'da, Rodos'ta, İstanköy'de, Afrika'da, hususiyle Cezayir ve Tunus'ta sözlü-yazılı eserler vermiş koluna Batı Oğuzcası veya Türkiye Türkçesi adı verilmektedir. Biz, Halk Edebiyatı kadrosu içinde düşündüğümüz bahse konu coğrafyada yaratılmış mânilerden bir antoloji hazırlamağa karar verdik. Çalışmamızda, bu güne kadar türlü görüş ve tasniflerle ortaya konulan araştırmalarla dergi köşelerine geçen malzeme hareket noktamızı teşkil etti. Metin seçme işinde estetik endişe yanında maddî ve manevî mirasımızın millî birlik ve beraberliğimizi gösteren Örnekleri birinci planda yer aldı. Doğumdan ölüme kadarki hayatımızda bizimle beraber, sosyal alışkanlık şeklinde tarif edebileceğimiz âdetlerimizle, ortak ruh veren geleneklerimize yer verişimiz bundandır.

Antolojide mânileri, ilk mısraın baş harfine göre sıraladık. Hangi yerde söylendiklerini kayd etmemiz coğrafya içindeki kültür bütünlüğünü göstermek düşüncesinden doğdu. Seçtiğimiz metinlerin mahallî ağız ve şivelerini değiştirmedik. Bunda çok renkli ağızlarla konuşan milletimizin zevkine bağlı kaldık. Bir Karadenizli'nin bir Kıbrıslı'yı, Ahlatlı'yı; bir Üsküplü'nün bir Diyarbakırlı'yı, Manisalı'yı; bir Bursalı'nın Bulgaristan'da yaşayan Türk'ü: Rodoplu'yu, Dobrucalı'yı; bir Vanlı'nın Manastırlı'yı, İzmirli'yi, Erzurumlu'yu; bir Batı Trakyalı'nın Muşlu'yu, Rodoslu'yu, Ovacıklı'yı, Ohrili'yi, Karslı'yı ve Antakyalı'yı düğünde, lana gecesinde, tarlada, iş yerinde, Hıdırellez'de Ramazan'da, Bahtiyaraçma'da, bulgur öğütme sırasında, sevgide, gurbette, kavuşmada el-ele, gönül-gönüle aynı şuur ve duygu beraberliği içinde tarihi kaderi paşlaştıklarını anlaşılır, tabii bir Türkçe ile göstermek istedik. (Önsözden)

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat