#smrgKİTABEVİ Yalnızlık Dolambacı : Meksika'da Yaşam ve Düşünce - 2025
Editör:
Kondisyon:
Yeni
Sunuş / Önsöz / Sonsöz / Giriş:
Basıldığı Matbaa:
ISBN-10:
6255888648
Kargoya Teslim Süresi (İş Günü):
3&7
Hazırlayan:
Cilt:
Amerikan Cilt
Ciltçi:
Boyut:
14x21
Sayfa Sayısı:
216
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2025
Çeviren:
Süha Sertabiboğlu
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
Enso
Dili:
Türkçe
Orijinal Adı:
El Laberinto de la Soledad
Kategori:
indirimli
279,30
Havale/EFT ile:
270,92
Siparişiniz 3&7 iş günü arasında kargoda
1199248093
635188
https://www.simurgkitabevi.com/yalnizlik-dolambaci-meksikada-yasam-ve-dusunce-2025
Yalnızlık Dolambacı : Meksika'da Yaşam ve Düşünce - 2025 #smrgKİTABEVİ
279.30
“Dünyanın merkezinden kovulduk ve onu cangıllarda, çöllerde ya da dolambacın yeraltı labirentlerinde aramaya mahkûm edildik.”
Kimse yüzlerce yıllık bir anlatının içinde tarihin onu ve ona benzeyenleri nasıl değiştirdiğini, nereye sürüklediğini ve “kim” kıldığını anlamayı ve anlamlandırmayı göze alamaz; karşısına çıkan hayal kırıklıklarının, umutların, savaşların, “yalnızlıktan yontulmuş anlar”ın onu nereye sürükleyeceğini kestiremez. “İnsan, yalnızlık duygusunu hisseden tek varlıktır; bu nedenle de ötekini arar.” Öyleyse kimdir “öteki”, “Amerikan polisinde kaydı var mıdır?” “Yazmaya ilk başladığımda, ‘fazla Fransız, fazla yabancı' olmakla itham edilmiş, ‘yeterince Meksikalı' bulunmamıştım.” diyen çağdaş edebiyatın en önemli isimlerinden Octavio Paz, Yalnızlık Dolambacı'nda; Meksika halkının uzun ve çetin serüveninden yola çıkarak insanlığın ortak yazgısını araştırıyor. Meksika'nın mestizo kimliğinden pachucoların isyanına; Ölüler Günü'nün şenlikli ölüm tasavvurundan modern kentin kalabalık yalnızlıklarına; fetihlerin bıraktığı kırılmalardan devrim sonrası umut ve hayal kırıklıklarına uzanarak şu soruyu soruyor kendini fark edemeyenlerin bir araya geldiği o meydanda: “Tanrım nedir Meksikalı olmak?”
“Meksikalının yalnızlığı aşağılık duygusundan daha büyük ve daha derindir. Yalnız olduğunuzu hissettiğinizde bu daha ziyade kendinizi aşağı gördüğünüz değil, farklı olduğunuzu hissettiğiniz anlamına gelir. Ayrıca, aşağılık duygusu bazen bir yanılgı da olabilir; ama yalnızlık katı bir gerçektir. Gerçekten farklıyız biz. Ve gerçekten çok yalnızız.”
Kimse yüzlerce yıllık bir anlatının içinde tarihin onu ve ona benzeyenleri nasıl değiştirdiğini, nereye sürüklediğini ve “kim” kıldığını anlamayı ve anlamlandırmayı göze alamaz; karşısına çıkan hayal kırıklıklarının, umutların, savaşların, “yalnızlıktan yontulmuş anlar”ın onu nereye sürükleyeceğini kestiremez. “İnsan, yalnızlık duygusunu hisseden tek varlıktır; bu nedenle de ötekini arar.” Öyleyse kimdir “öteki”, “Amerikan polisinde kaydı var mıdır?” “Yazmaya ilk başladığımda, ‘fazla Fransız, fazla yabancı' olmakla itham edilmiş, ‘yeterince Meksikalı' bulunmamıştım.” diyen çağdaş edebiyatın en önemli isimlerinden Octavio Paz, Yalnızlık Dolambacı'nda; Meksika halkının uzun ve çetin serüveninden yola çıkarak insanlığın ortak yazgısını araştırıyor. Meksika'nın mestizo kimliğinden pachucoların isyanına; Ölüler Günü'nün şenlikli ölüm tasavvurundan modern kentin kalabalık yalnızlıklarına; fetihlerin bıraktığı kırılmalardan devrim sonrası umut ve hayal kırıklıklarına uzanarak şu soruyu soruyor kendini fark edemeyenlerin bir araya geldiği o meydanda: “Tanrım nedir Meksikalı olmak?”
“Meksikalının yalnızlığı aşağılık duygusundan daha büyük ve daha derindir. Yalnız olduğunuzu hissettiğinizde bu daha ziyade kendinizi aşağı gördüğünüz değil, farklı olduğunuzu hissettiğiniz anlamına gelir. Ayrıca, aşağılık duygusu bazen bir yanılgı da olabilir; ama yalnızlık katı bir gerçektir. Gerçekten farklıyız biz. Ve gerçekten çok yalnızız.”
“Dünyanın merkezinden kovulduk ve onu cangıllarda, çöllerde ya da dolambacın yeraltı labirentlerinde aramaya mahkûm edildik.”
Kimse yüzlerce yıllık bir anlatının içinde tarihin onu ve ona benzeyenleri nasıl değiştirdiğini, nereye sürüklediğini ve “kim” kıldığını anlamayı ve anlamlandırmayı göze alamaz; karşısına çıkan hayal kırıklıklarının, umutların, savaşların, “yalnızlıktan yontulmuş anlar”ın onu nereye sürükleyeceğini kestiremez. “İnsan, yalnızlık duygusunu hisseden tek varlıktır; bu nedenle de ötekini arar.” Öyleyse kimdir “öteki”, “Amerikan polisinde kaydı var mıdır?” “Yazmaya ilk başladığımda, ‘fazla Fransız, fazla yabancı' olmakla itham edilmiş, ‘yeterince Meksikalı' bulunmamıştım.” diyen çağdaş edebiyatın en önemli isimlerinden Octavio Paz, Yalnızlık Dolambacı'nda; Meksika halkının uzun ve çetin serüveninden yola çıkarak insanlığın ortak yazgısını araştırıyor. Meksika'nın mestizo kimliğinden pachucoların isyanına; Ölüler Günü'nün şenlikli ölüm tasavvurundan modern kentin kalabalık yalnızlıklarına; fetihlerin bıraktığı kırılmalardan devrim sonrası umut ve hayal kırıklıklarına uzanarak şu soruyu soruyor kendini fark edemeyenlerin bir araya geldiği o meydanda: “Tanrım nedir Meksikalı olmak?”
“Meksikalının yalnızlığı aşağılık duygusundan daha büyük ve daha derindir. Yalnız olduğunuzu hissettiğinizde bu daha ziyade kendinizi aşağı gördüğünüz değil, farklı olduğunuzu hissettiğiniz anlamına gelir. Ayrıca, aşağılık duygusu bazen bir yanılgı da olabilir; ama yalnızlık katı bir gerçektir. Gerçekten farklıyız biz. Ve gerçekten çok yalnızız.”
Kimse yüzlerce yıllık bir anlatının içinde tarihin onu ve ona benzeyenleri nasıl değiştirdiğini, nereye sürüklediğini ve “kim” kıldığını anlamayı ve anlamlandırmayı göze alamaz; karşısına çıkan hayal kırıklıklarının, umutların, savaşların, “yalnızlıktan yontulmuş anlar”ın onu nereye sürükleyeceğini kestiremez. “İnsan, yalnızlık duygusunu hisseden tek varlıktır; bu nedenle de ötekini arar.” Öyleyse kimdir “öteki”, “Amerikan polisinde kaydı var mıdır?” “Yazmaya ilk başladığımda, ‘fazla Fransız, fazla yabancı' olmakla itham edilmiş, ‘yeterince Meksikalı' bulunmamıştım.” diyen çağdaş edebiyatın en önemli isimlerinden Octavio Paz, Yalnızlık Dolambacı'nda; Meksika halkının uzun ve çetin serüveninden yola çıkarak insanlığın ortak yazgısını araştırıyor. Meksika'nın mestizo kimliğinden pachucoların isyanına; Ölüler Günü'nün şenlikli ölüm tasavvurundan modern kentin kalabalık yalnızlıklarına; fetihlerin bıraktığı kırılmalardan devrim sonrası umut ve hayal kırıklıklarına uzanarak şu soruyu soruyor kendini fark edemeyenlerin bir araya geldiği o meydanda: “Tanrım nedir Meksikalı olmak?”
“Meksikalının yalnızlığı aşağılık duygusundan daha büyük ve daha derindir. Yalnız olduğunuzu hissettiğinizde bu daha ziyade kendinizi aşağı gördüğünüz değil, farklı olduğunuzu hissettiğiniz anlamına gelir. Ayrıca, aşağılık duygusu bazen bir yanılgı da olabilir; ama yalnızlık katı bir gerçektir. Gerçekten farklıyız biz. Ve gerçekten çok yalnızız.”
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.