#smrgSAHAF Yürek Sürgünü - 2005

Dizi Adı:
Türk Edebiyatı: 6
Stok Kodu:
1199115266
Boyut:
14x20
Sayfa Sayısı:
528 s.
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2005
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
Enso
Dili:
Türkçe
Kategori:
0,00
1199115266
501001
Yürek Sürgünü -        2005
Yürek Sürgünü - 2005 #smrgSAHAF
0.00
Eskisi yıkılırken yerine yenisinin konulmadığı bir çağda, nereye ve neye ait olduğuna karar vermek zorunda olmak! Üstelik, bu seçimi aşk acısı çekerken yapmak! 1970'lerde, yirmili yaşlardayken hayatlarını yüreklerinin doğrultusunda biçimlendiren bir kuşağın temsilcisi sayılabilecek Kadir'in, sosyalizmin dünya arenasında gerilediği dönemdeki hüzünlü öyküsü.

"Yürek Sürgünü" her şeyden önce bir aşk romanı. Bir tarafta, 42 yaşında, sevdiği kadına ancak yürekle yaşanacak çalkantılı bir gelecek önerebilecek bir yazar, öteki tarafta, Kadir'den -kendisi olmayı bırakıp- ona düz bir hayat ve gelecek vaat etmesini bekleyen Ayşe; yıllardır Almanya'da siyasi mülteci olarak yaşayan kocası Murat'ın geri dönmesini beklerken hapishanede açlık grevinde ölüme yaklaşan oğluna destek olmaya çalışan Lale; devrimden umudunu kesip, "insanların mutluluğu için, gerekirse Tanrı'nın kutsallığına da katlanabilirim," diyerek kavgasını radikal Müslüman hareketle birleştiren Halit; sonradan edindiği zenginlikle eski arkadaşlarının saygısını satın almaya kalkışan dönek Nihat; Almanya'daki uzun sürgünde yalnızlığa dayanamayarak kurtuluşu mutlu olmayı bilen insanlarda arayan Murat...

"Yürek Sürgünü", Mehmet Eroğlu'nun -eylemci genç insanı araştırdığı- ilk dört romanını bir anlamda noktalayan eseridir. 1970 öncesinin genç adamları artık kırklı yaşlardadırlar ve -devrim rüyalarının görülmediği bir çağda- yabancısı oldukları bir yaşama, nesli tükenmeye yüz tutmuş canlılar gibi direnmeye çalışmaktadırlar. Kitabın önemli olan bir başka yönü de, Mehmet Eroğlu'nun 1990 başlarında, radikal Müslüman hareketinin 2000 yılında açığa çıkacak şiddet çılgınlığının işaretleri daha ortada yokken, ülkenin sonraki on yılına ilişkin kehanet sayılabilecek politik öngörüleridir: Eroğlu, solun politik arenada boşalttığı yerin kimler tarafından ve nasıl doldurulacağını, romanın önemli karakterlerinden Halit vasıtasıyla gözler önüne sererken, toplumumuzu ciddi bir biçimde bölen Müslüman-laik çizgisini özellikle Müslüman kadın gözünden, Zeynep'le irdeler. Kadir'in çocukluk kâbuslarını canlandıran, Osmanlı hanedanı mensubu Ebuzziya Bey'in çevresinde gelişen, kayıp Klasik Türk Müziği ustalarından Hamparsum'un besteleriyle ilgili sır ise romanın yan öyküsünü oluşturur. Roman, yüreğindeki sürgünden geri dönen Kadir'in mırıltılarıyla, başladığı gibi sona erer:

"Kırk iki yaşındayım, dünyayı güzelleştirecek rüyalar görmekten vazgeçmedim, vazgeçmeyeceğim..."

Eskisi yıkılırken yerine yenisinin konulmadığı bir çağda, nereye ve neye ait olduğuna karar vermek zorunda olmak! Üstelik, bu seçimi aşk acısı çekerken yapmak! 1970'lerde, yirmili yaşlardayken hayatlarını yüreklerinin doğrultusunda biçimlendiren bir kuşağın temsilcisi sayılabilecek Kadir'in, sosyalizmin dünya arenasında gerilediği dönemdeki hüzünlü öyküsü.

"Yürek Sürgünü" her şeyden önce bir aşk romanı. Bir tarafta, 42 yaşında, sevdiği kadına ancak yürekle yaşanacak çalkantılı bir gelecek önerebilecek bir yazar, öteki tarafta, Kadir'den -kendisi olmayı bırakıp- ona düz bir hayat ve gelecek vaat etmesini bekleyen Ayşe; yıllardır Almanya'da siyasi mülteci olarak yaşayan kocası Murat'ın geri dönmesini beklerken hapishanede açlık grevinde ölüme yaklaşan oğluna destek olmaya çalışan Lale; devrimden umudunu kesip, "insanların mutluluğu için, gerekirse Tanrı'nın kutsallığına da katlanabilirim," diyerek kavgasını radikal Müslüman hareketle birleştiren Halit; sonradan edindiği zenginlikle eski arkadaşlarının saygısını satın almaya kalkışan dönek Nihat; Almanya'daki uzun sürgünde yalnızlığa dayanamayarak kurtuluşu mutlu olmayı bilen insanlarda arayan Murat...

"Yürek Sürgünü", Mehmet Eroğlu'nun -eylemci genç insanı araştırdığı- ilk dört romanını bir anlamda noktalayan eseridir. 1970 öncesinin genç adamları artık kırklı yaşlardadırlar ve -devrim rüyalarının görülmediği bir çağda- yabancısı oldukları bir yaşama, nesli tükenmeye yüz tutmuş canlılar gibi direnmeye çalışmaktadırlar. Kitabın önemli olan bir başka yönü de, Mehmet Eroğlu'nun 1990 başlarında, radikal Müslüman hareketinin 2000 yılında açığa çıkacak şiddet çılgınlığının işaretleri daha ortada yokken, ülkenin sonraki on yılına ilişkin kehanet sayılabilecek politik öngörüleridir: Eroğlu, solun politik arenada boşalttığı yerin kimler tarafından ve nasıl doldurulacağını, romanın önemli karakterlerinden Halit vasıtasıyla gözler önüne sererken, toplumumuzu ciddi bir biçimde bölen Müslüman-laik çizgisini özellikle Müslüman kadın gözünden, Zeynep'le irdeler. Kadir'in çocukluk kâbuslarını canlandıran, Osmanlı hanedanı mensubu Ebuzziya Bey'in çevresinde gelişen, kayıp Klasik Türk Müziği ustalarından Hamparsum'un besteleriyle ilgili sır ise romanın yan öyküsünü oluşturur. Roman, yüreğindeki sürgünden geri dönen Kadir'in mırıltılarıyla, başladığı gibi sona erer:

"Kırk iki yaşındayım, dünyayı güzelleştirecek rüyalar görmekten vazgeçmedim, vazgeçmeyeceğim..."

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat