#smrgSAHAF Zamanaşımı = Prescription -

Kondisyon:
Çok İyi
Basıldığı Matbaa:
Ada Ofset
Hazırlayan:
Emre Zeytinoğlu, Sezai Sarıoğlu, Bülent Uluer
Stok Kodu:
1199135405
Boyut:
24x27
Sayfa Sayısı:
136 s.
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2012
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
Kuşe Kağıt
Dili:
Türkçe - İngilizce
Kategori:
indirimli
31,68
Taksitli fiyat: 9 x 3,87
Stoktan teslim
1199135405
521209
Zamanaşımı = Prescription -
Zamanaşımı = Prescription - #smrgSAHAF
31.68
16 Mart - Nisan 2012 Karma Sergi
16 Mart – 1 Nisan 2011 tarihleri arasında, Ada Sanat Etkinlik Salonu, Karşı Sanat Çalışmaları, Rumeli Han ve Babil Sanat'ta “Katledilen Anti-Faşist Öğrenciler” adına bir sergi düzenleniyor ve bu sergi 16 Mart 1978'de İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesi önünde bomba ile katledilen 7 devrimci gence; yani Cemil Sönmez'e, Baki Ekiz'e, Abdullah Şimşek'e, Hatice Özen'e, Hamit Akıl'a, Murat Kurt'a ve A. Turan Ören'e ithaf ediliyor.

16 Mart, Türkiye'de çok farklı düzeylerde örgütlenmiş faşistler tarafından katledilen tüm anti-faşist öğrenciler için, sembolik bir tarih olarak seçilmiştir. Bu yılı izleyen yıllarda 16 Mart tarihi, yalnızca söz konusu katliamı değil, birçok yerde ve zamanda katledilmiş “tüm anti-faşist öğrencileri” yeniden belleklere döndürecek farklı organizasyonlara sahne olacaktır.

Tarih üzerinde uygulanan ustaca manipülasyonlar ile unutturulan ya da en azından önemsizleştirilen faşist katliamlar, siz sanatçıların bu sergide atacağı ilk adım ile, “Katledilen Anti-Faşist Öğrenciler Günü” olarak yeniden tarihsel gerçekliğe iade edilecektir.

16 Mart 2012 tarihinde açılacak bu sergi özellikle, 16 Mart 1978 tarihinde 7 devrimci genci katleden faillere yönelik davanın 2011 yılında Yargıtay'da “zaman aşımı” nedeniyle düşürüldüğünü hatırlatmaktadır ki, “ZAMAN AŞIMI” adı da bu gerçeğe tekrar dikkat çekmektedir.

İnsanlık tarihi üzerine her tür bakış açısının hemfikir olduğu durum, bu tarihin bir zulüm süreci olduğudur. Theodor Adorno tarih denilen şeyi, son derece belirgin biçimde “felaketler fablı” olarak tanımlamıştı. Ve Adorno'nun sadık takipçisi Terry Eagleton ise “felaketler fablı”na bir açıklık getirmişti: “Evrensel tarihin herhangi bir temeli varsa, o tarih, mutluluğun birikimine dair bir masal değil, sapandan megatonluk bombalara uzanan bir hikâye olmalıdır.” İnsanlığın “ilerleme” üzerine verdiği mücadeleler, elbette onurlu ve övgü dolu sözleri hak edecek bir süreci de öne çıkartabilmiştir. Ama işte bu süreç her zaman o “felaketler fablı” ile iç içe olmaktan da kurtulamamıştır. Walter Benjamin gibi düşünürsek: Leonardo da Vinci uçma tasarımları yaparken, o tasarımların ağır bombardıman uçaklarına kadar varacağını tahmin edememişti.

Son olarak şu söylenmelidir ki “unutturulma” ve “önemsizleştirilme”, yalnızca bir takım zihinsel telkinler ile gerçekleşmemektedir. Aynı zamanda (bir “deformasyon” sürecine bağlı olarak) toplumsal kurumların işleyişleri de, bu “normalleşme”ye hizmet eder duruma sokulmaktadır. Örneğin 16 Mart katliamının faillerinin devletin üst seviyelerine hızla tırmanmaları, bunlar hakkında açılan davaların düşmesi, davaların yeniden açılması yönünde gösterilen çabaların asla gerekli sonuçlara ulaşamaması ve hatta söz konusu davaların “zaman aşımı” sınırına gelip dayanması, toplumun belleğinin yanında ona işlerlik kazandıran mekanizmaların da manipülasyona maruz kaldığını gösteriyor bize. Böylece ortaya şöyle bir durum çıkıyor ki, “Katledilen Anti-Faşist Öğrenciler” sergisi ile başlatılan süreç, bir “anma” eylemi olmayacaktır. Bu süreç tarihin silinmiş noktalarını bir kez daha yerli yerine yerleştirirken, aynı zamanda bugünkü toplumsal sahnenin dikkatli bir çözümlemesini de gündemine alacaktır. Söylemler değişmiştir: Siyaset, toplum, adalet, tarih, ilerleme, özgürleşme vb. başka türlü tanımlanmaktadır. O halde tüm tahrif edilen kavramların yeni tanımlarını (onları bir yana atmaksızın) kullanmak, onların tarihsel anlamları ile ustaca değiştirilmiş içerikleri arasındaki farkı sergilemek de gerekecektir. 16 Mart katliamına dair davaların “zaman aşımı”na nasıl gelip dayandığı da, tahrif edilmiş kavramların oluşturduğu toplumsal bir sahnenin iyi anlaşılmasına bağlıdır.

Bugün hiçbir faşist, “ilerleme”nin kutsallığının peşinden gittiği için, kendisinin faşist olduğunu kabul etmiyor ya da öyle hissetmiyor. Bu serginin belki de öncelikli işlevi, bunu vurgulamak olmalı.

16 Mart - Nisan 2012 Karma Sergi
16 Mart – 1 Nisan 2011 tarihleri arasında, Ada Sanat Etkinlik Salonu, Karşı Sanat Çalışmaları, Rumeli Han ve Babil Sanat'ta “Katledilen Anti-Faşist Öğrenciler” adına bir sergi düzenleniyor ve bu sergi 16 Mart 1978'de İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesi önünde bomba ile katledilen 7 devrimci gence; yani Cemil Sönmez'e, Baki Ekiz'e, Abdullah Şimşek'e, Hatice Özen'e, Hamit Akıl'a, Murat Kurt'a ve A. Turan Ören'e ithaf ediliyor.

16 Mart, Türkiye'de çok farklı düzeylerde örgütlenmiş faşistler tarafından katledilen tüm anti-faşist öğrenciler için, sembolik bir tarih olarak seçilmiştir. Bu yılı izleyen yıllarda 16 Mart tarihi, yalnızca söz konusu katliamı değil, birçok yerde ve zamanda katledilmiş “tüm anti-faşist öğrencileri” yeniden belleklere döndürecek farklı organizasyonlara sahne olacaktır.

Tarih üzerinde uygulanan ustaca manipülasyonlar ile unutturulan ya da en azından önemsizleştirilen faşist katliamlar, siz sanatçıların bu sergide atacağı ilk adım ile, “Katledilen Anti-Faşist Öğrenciler Günü” olarak yeniden tarihsel gerçekliğe iade edilecektir.

16 Mart 2012 tarihinde açılacak bu sergi özellikle, 16 Mart 1978 tarihinde 7 devrimci genci katleden faillere yönelik davanın 2011 yılında Yargıtay'da “zaman aşımı” nedeniyle düşürüldüğünü hatırlatmaktadır ki, “ZAMAN AŞIMI” adı da bu gerçeğe tekrar dikkat çekmektedir.

İnsanlık tarihi üzerine her tür bakış açısının hemfikir olduğu durum, bu tarihin bir zulüm süreci olduğudur. Theodor Adorno tarih denilen şeyi, son derece belirgin biçimde “felaketler fablı” olarak tanımlamıştı. Ve Adorno'nun sadık takipçisi Terry Eagleton ise “felaketler fablı”na bir açıklık getirmişti: “Evrensel tarihin herhangi bir temeli varsa, o tarih, mutluluğun birikimine dair bir masal değil, sapandan megatonluk bombalara uzanan bir hikâye olmalıdır.” İnsanlığın “ilerleme” üzerine verdiği mücadeleler, elbette onurlu ve övgü dolu sözleri hak edecek bir süreci de öne çıkartabilmiştir. Ama işte bu süreç her zaman o “felaketler fablı” ile iç içe olmaktan da kurtulamamıştır. Walter Benjamin gibi düşünürsek: Leonardo da Vinci uçma tasarımları yaparken, o tasarımların ağır bombardıman uçaklarına kadar varacağını tahmin edememişti.

Son olarak şu söylenmelidir ki “unutturulma” ve “önemsizleştirilme”, yalnızca bir takım zihinsel telkinler ile gerçekleşmemektedir. Aynı zamanda (bir “deformasyon” sürecine bağlı olarak) toplumsal kurumların işleyişleri de, bu “normalleşme”ye hizmet eder duruma sokulmaktadır. Örneğin 16 Mart katliamının faillerinin devletin üst seviyelerine hızla tırmanmaları, bunlar hakkında açılan davaların düşmesi, davaların yeniden açılması yönünde gösterilen çabaların asla gerekli sonuçlara ulaşamaması ve hatta söz konusu davaların “zaman aşımı” sınırına gelip dayanması, toplumun belleğinin yanında ona işlerlik kazandıran mekanizmaların da manipülasyona maruz kaldığını gösteriyor bize. Böylece ortaya şöyle bir durum çıkıyor ki, “Katledilen Anti-Faşist Öğrenciler” sergisi ile başlatılan süreç, bir “anma” eylemi olmayacaktır. Bu süreç tarihin silinmiş noktalarını bir kez daha yerli yerine yerleştirirken, aynı zamanda bugünkü toplumsal sahnenin dikkatli bir çözümlemesini de gündemine alacaktır. Söylemler değişmiştir: Siyaset, toplum, adalet, tarih, ilerleme, özgürleşme vb. başka türlü tanımlanmaktadır. O halde tüm tahrif edilen kavramların yeni tanımlarını (onları bir yana atmaksızın) kullanmak, onların tarihsel anlamları ile ustaca değiştirilmiş içerikleri arasındaki farkı sergilemek de gerekecektir. 16 Mart katliamına dair davaların “zaman aşımı”na nasıl gelip dayandığı da, tahrif edilmiş kavramların oluşturduğu toplumsal bir sahnenin iyi anlaşılmasına bağlıdır.

Bugün hiçbir faşist, “ilerleme”nin kutsallığının peşinden gittiği için, kendisinin faşist olduğunu kabul etmiyor ya da öyle hissetmiyor. Bu serginin belki de öncelikli işlevi, bunu vurgulamak olmalı.

Axess Kartlar
Taksit Sayısı Taksit tutarı Genel Toplam
Tek Çekim 31,68    31,68   
2 16,47    32,95   
3 11,19    33,58   
6 5,70    34,21   
9 3,87    34,85   
QNB Finansbank Kartları
Taksit Sayısı Taksit tutarı Genel Toplam
Tek Çekim 31,68    31,68   
2 16,47    32,95   
3 11,19    33,58   
6 5,70    34,21   
9 3,87    34,85   
Bonus Kartlar
Taksit Sayısı Taksit tutarı Genel Toplam
Tek Çekim 31,68    31,68   
2 16,47    32,95   
3 11,19    33,58   
6 5,70    34,21   
9 3,87    34,85   
Paraf Kartlar
Taksit Sayısı Taksit tutarı Genel Toplam
Tek Çekim 31,68    31,68   
2 16,47    32,95   
3 11,19    33,58   
6 5,70    34,21   
9 3,87    34,85   
Maximum Kartlar
Taksit Sayısı Taksit tutarı Genel Toplam
Tek Çekim 31,68    31,68   
2 16,47    32,95   
3 11,19    33,58   
6 5,70    34,21   
9 3,87    34,85   
World Kartlar
Taksit Sayısı Taksit tutarı Genel Toplam
Tek Çekim 31,68    31,68   
2 16,47    32,95   
3 11,19    33,58   
6 5,70    34,21   
9 3,87    34,85   
Diğer Kartlar
Taksit Sayısı Taksit tutarı Genel Toplam
Tek Çekim 31,68    31,68   
2 -    -   
3 -    -   
6 -    -   
9 -    -   
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat