Yeni
#smrgKİTABEVİ Akıldışının Aynasında : Nietzsche Heidegger Foucault - 2022
Editör:
Kondisyon:
Yeni
Sunuş / Önsöz / Sonsöz / Giriş:
Basıldığı Matbaa:
ISBN-10:
6051967080
Kargoya Teslim Süresi:
3&7
Hazırlayan:
Cilt:
Amerikan Cilt
Boyut:
14x22
Sayfa Sayısı:
200
Basım Yeri:
Konya
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2022
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
Enso
Dili:
Türkçe
Kategori:
indirimli
144,00
Havale/EFT ile:
139,68
Siparişiniz 3&7 iş günü arasında kargoda
1199244657
631958
https://www.simurgkitabevi.com/akildisinin-aynasinda-nietzsche-heidegger-foucault-2022
Akıldışının Aynasında : Nietzsche Heidegger Foucault - 2022 #smrgKİTABEVİ
144.00
Aklın dünyayı açıklayacağı varsayılmıştı, ama aklın mutlak olacağı ya da hakikati ifşa edeceği varsayıldığı vakit, tanrının yokluğu da itiraf edilmek zorundadır. Descartes'ın cogito'sunda ortaya çıkan 'kesinlik', "tanrının yokluğu"dur her şeyden önce. Bu yüzden tanrının ölümünü her ne kadar Nietzsche ilan etmişse de akıl çok daha önce öldürmüştü bu tanrıyı. Bunu söylemek ise Zerdüşt'teki deliye düştü, bunun için bir 'deli' gerekiyordu da ondan. Zira hiçbir 'akıl sahibi' böyle bir sözü söylemeyi göze alamazdı.
Bundandır ki Descartes'tan Hegel'e varane dek aklın gittikçe artan tahakkümünde "mutlak olan" tanrı değil, aklın kendisiydi. Tanrı mutlak değilse, ona gerek de yoktu. Ama söz konusu düşünürler, tanrıya yine de düşüncelerinde yer verme gereği duydular.
Bundandır ki Descartes'tan Hegel'e varane dek aklın gittikçe artan tahakkümünde "mutlak olan" tanrı değil, aklın kendisiydi. Tanrı mutlak değilse, ona gerek de yoktu. Ama söz konusu düşünürler, tanrıya yine de düşüncelerinde yer verme gereği duydular.
Aklın dünyayı açıklayacağı varsayılmıştı, ama aklın mutlak olacağı ya da hakikati ifşa edeceği varsayıldığı vakit, tanrının yokluğu da itiraf edilmek zorundadır. Descartes'ın cogito'sunda ortaya çıkan 'kesinlik', "tanrının yokluğu"dur her şeyden önce. Bu yüzden tanrının ölümünü her ne kadar Nietzsche ilan etmişse de akıl çok daha önce öldürmüştü bu tanrıyı. Bunu söylemek ise Zerdüşt'teki deliye düştü, bunun için bir 'deli' gerekiyordu da ondan. Zira hiçbir 'akıl sahibi' böyle bir sözü söylemeyi göze alamazdı.
Bundandır ki Descartes'tan Hegel'e varane dek aklın gittikçe artan tahakkümünde "mutlak olan" tanrı değil, aklın kendisiydi. Tanrı mutlak değilse, ona gerek de yoktu. Ama söz konusu düşünürler, tanrıya yine de düşüncelerinde yer verme gereği duydular.
Bundandır ki Descartes'tan Hegel'e varane dek aklın gittikçe artan tahakkümünde "mutlak olan" tanrı değil, aklın kendisiydi. Tanrı mutlak değilse, ona gerek de yoktu. Ama söz konusu düşünürler, tanrıya yine de düşüncelerinde yer verme gereği duydular.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
