#smrgKİTABEVİ Başlangıcından Cumhuriyet'e Yeni Türk Şiirinde Melankoli -

Stok Kodu:
1199133167
Boyut:
14x20
Sayfa Sayısı:
496 s
Basım Yeri:
Ankara
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2015
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
Enso
Dili:
Türkçe
Kategori:
0,00
1199133167
518865
Başlangıcından Cumhuriyet'e Yeni Türk Şiirinde Melankoli -
Başlangıcından Cumhuriyet'e Yeni Türk Şiirinde Melankoli - #smrgKİTABEVİ
0.00
Melankoli, filozof, sanatçı ve araştırmacılarca daima tartışma konusu edilmiştir. Görüş olarak Aristo'ya bağlanan sanatçılar melankolinin dehaya götüren yanını temel alırken Aydınlanmacı ve Akılcı sanatçılar ise Orta Çağ'ın 'acedia' günahından esin olarak hastalık yaklaşımını sergilemişlerdir. Walter Benjamin, melankoliye saygınlığını iade eder. Melankolinin yaratıya götüren bir sanatçı ve düşünür duygu durumu olduğunu açıkça söyler:

"Tarihi ve yaşadığı dünyayı gözlerinden çok ruhunun penceresinden seyreden, tarihsel ve toplumsal yapıyı çözülme süreci içinde bir tür enkaz yığını olarak gören şeylerle anlamın birbiriyle ilişkilerinin koptuğunu düşünebilen insanın yaşadığı özel bir ruhsal duruma gönderme yapar."

Rönesansla başlayan akılcı ve aydınlanmacı tutum 20. yüzyılın ise sis tabakası ardında bir enkaza dönüşmüş insanın öznel yaşamı olabildiğince öne çıkmıştır. Aklın yeniden çıkmaza girdiği bi çağdayız. Hegel'in Alman idealizmini sistemleştirip tek aklı bütün akıllara üstün ve rehber kılma girişiminin ortaya çıkardığı yıkım ve devam eden yıkım tehdidi ve tehlikeleri, akla olan inancı yeniden sorgulamamıza imkan tanımakta, ruhun ve kalbin dirilişinin tohumları serpilmeye devam etmektedir.

Tanzimat'tan beri aklı ve kalbi arasında sıkışan aydının bocalayışı da şüphesiz ki derinden hissettiği melankoli krizleri eşliğinde gerçekleşmektedir. Hippocrates ve Aristo'yu İbn Sina'ları, yeniden hatırlayarak ve onların kuramlarına bağlanarak diyebiliriz ki dehanın sanatsal yaratımında hep o melankolik hüzün ve yalnızlık vardır. Melankoli, sanatsal üretimde özellikle de edebiyatta itici bir güçtür.

Melankoli, filozof, sanatçı ve araştırmacılarca daima tartışma konusu edilmiştir. Görüş olarak Aristo'ya bağlanan sanatçılar melankolinin dehaya götüren yanını temel alırken Aydınlanmacı ve Akılcı sanatçılar ise Orta Çağ'ın 'acedia' günahından esin olarak hastalık yaklaşımını sergilemişlerdir. Walter Benjamin, melankoliye saygınlığını iade eder. Melankolinin yaratıya götüren bir sanatçı ve düşünür duygu durumu olduğunu açıkça söyler:

"Tarihi ve yaşadığı dünyayı gözlerinden çok ruhunun penceresinden seyreden, tarihsel ve toplumsal yapıyı çözülme süreci içinde bir tür enkaz yığını olarak gören şeylerle anlamın birbiriyle ilişkilerinin koptuğunu düşünebilen insanın yaşadığı özel bir ruhsal duruma gönderme yapar."

Rönesansla başlayan akılcı ve aydınlanmacı tutum 20. yüzyılın ise sis tabakası ardında bir enkaza dönüşmüş insanın öznel yaşamı olabildiğince öne çıkmıştır. Aklın yeniden çıkmaza girdiği bi çağdayız. Hegel'in Alman idealizmini sistemleştirip tek aklı bütün akıllara üstün ve rehber kılma girişiminin ortaya çıkardığı yıkım ve devam eden yıkım tehdidi ve tehlikeleri, akla olan inancı yeniden sorgulamamıza imkan tanımakta, ruhun ve kalbin dirilişinin tohumları serpilmeye devam etmektedir.

Tanzimat'tan beri aklı ve kalbi arasında sıkışan aydının bocalayışı da şüphesiz ki derinden hissettiği melankoli krizleri eşliğinde gerçekleşmektedir. Hippocrates ve Aristo'yu İbn Sina'ları, yeniden hatırlayarak ve onların kuramlarına bağlanarak diyebiliriz ki dehanın sanatsal yaratımında hep o melankolik hüzün ve yalnızlık vardır. Melankoli, sanatsal üretimde özellikle de edebiyatta itici bir güçtür.

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat