#smrgKİTABEVİ Bir Biyografi Yazarının Öyküsü - 2025
Editör:
Ulaşcan Kurt
Kondisyon:
Yeni
Sunuş / Önsöz / Sonsöz / Giriş:
ISBN-10:
6253694494
Kargoya Teslim Süresi (İş Günü):
3&7
Hazırlayan:
Cilt:
Amerikan Cilt
Boyut:
13x19
Sayfa Sayısı:
320
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2025
Çeviren:
Ayça Karcı
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
Enso
Dili:
Türkçe
Kategori:
indirimli
247,50
Havale/EFT ile:
240,08
Siparişiniz 3&7 iş günü arasında kargoda
1199245128
632431
https://www.simurgkitabevi.com/bir-biyografi-yazarinin-oykusu-2025
Bir Biyografi Yazarının Öyküsü - 2025 #smrgKİTABEVİ
247.50
“Biyografi sanatı, hor görülen bir sanattır çünkü bir şeylerin, gerçeklerin, düzenlenmiş gerçeklerin sanatıdır.”
Postmodern edebiyat teorisinin karmaşıklığından kaçmak için akademik çalışmalarından vazgeçip bir biyografi yazmaya koyulan bir akademisyenin başına neler gelebilir? Böyle bir yolu seçen Phineas G. Nanson için bu sorunun cevabı beklenmedik, bir o kadar da kafa karıştırıcı olur:
Phineas; bir zamanlar hakikatin peşinde koşan büyük biyografi yazarı Scholes Destry-Scholes'un izini sürerken kendini büyük maceraların içinde bulur ve hayat hikâyesindeki sırları çözmeye çalışırken metinler, parodiler, alıntılar ve çelişkilerle dolu bir mozaiğin ortasında kalır.
Dahası, yol boyunca karşılaştığı tuhaf karakterler ve olaylar Phineas'ın hayatını da dönüştürmeye başlar; biyografisini yazmaya çalıştığı kişilerin yaşamlarıyla kendi hayatı arasındaki sınırlar da giderek bulanıklaşır.
Çağdaş İngiliz edebiyatının en önde gelen isimlerinden eleştirmen, akademisyen ve yazar A. S. Byatt, Bir Biyografi Yazarının Öyküsü'yle okuru edebi referanslarla dolu karmaşık bir labirente davet ediyor. Biyografi sanatının ve gerçeği yazmanın doğasına ve gerçekle düşlenen arasındaki farka dair derin bir sorgulamayla inşa edilmiş, çıkışı bulmanın pek de kolay olmadığı bir labirent bu.
Ona kirli pencerelerden bahsetsem mi, diye düşündüm. “Acilen birçok şeyle dolu olan bir hayata ihtiyacım var” dedim. Güven veren ve ayağı yere sağlam basan bu Anglosakson sözcüğünden memnundum. “Gerçeklik” ve “gerçek dışılık” hakkında konuşmaktan kaçındım çünkü postmodern edebiyat kuramının gerçeklik olarak tanımlanacağını biliyordum.
İnsanlar onun içinde yaşıyordu. Ancak yine de ölümcül bir şekilde, Latinceden türemiş olan daha az kesin, hatta gereksiz olan kelimeyi kendi sağlam kelimeme ekledim. “Bir şeylerle dolu bir hayata ihtiyacım var,” dedim. “Gerçeklerle dolu.”
Postmodern edebiyat teorisinin karmaşıklığından kaçmak için akademik çalışmalarından vazgeçip bir biyografi yazmaya koyulan bir akademisyenin başına neler gelebilir? Böyle bir yolu seçen Phineas G. Nanson için bu sorunun cevabı beklenmedik, bir o kadar da kafa karıştırıcı olur:
Phineas; bir zamanlar hakikatin peşinde koşan büyük biyografi yazarı Scholes Destry-Scholes'un izini sürerken kendini büyük maceraların içinde bulur ve hayat hikâyesindeki sırları çözmeye çalışırken metinler, parodiler, alıntılar ve çelişkilerle dolu bir mozaiğin ortasında kalır.
Dahası, yol boyunca karşılaştığı tuhaf karakterler ve olaylar Phineas'ın hayatını da dönüştürmeye başlar; biyografisini yazmaya çalıştığı kişilerin yaşamlarıyla kendi hayatı arasındaki sınırlar da giderek bulanıklaşır.
Çağdaş İngiliz edebiyatının en önde gelen isimlerinden eleştirmen, akademisyen ve yazar A. S. Byatt, Bir Biyografi Yazarının Öyküsü'yle okuru edebi referanslarla dolu karmaşık bir labirente davet ediyor. Biyografi sanatının ve gerçeği yazmanın doğasına ve gerçekle düşlenen arasındaki farka dair derin bir sorgulamayla inşa edilmiş, çıkışı bulmanın pek de kolay olmadığı bir labirent bu.
Ona kirli pencerelerden bahsetsem mi, diye düşündüm. “Acilen birçok şeyle dolu olan bir hayata ihtiyacım var” dedim. Güven veren ve ayağı yere sağlam basan bu Anglosakson sözcüğünden memnundum. “Gerçeklik” ve “gerçek dışılık” hakkında konuşmaktan kaçındım çünkü postmodern edebiyat kuramının gerçeklik olarak tanımlanacağını biliyordum.
İnsanlar onun içinde yaşıyordu. Ancak yine de ölümcül bir şekilde, Latinceden türemiş olan daha az kesin, hatta gereksiz olan kelimeyi kendi sağlam kelimeme ekledim. “Bir şeylerle dolu bir hayata ihtiyacım var,” dedim. “Gerçeklerle dolu.”
“Biyografi sanatı, hor görülen bir sanattır çünkü bir şeylerin, gerçeklerin, düzenlenmiş gerçeklerin sanatıdır.”
Postmodern edebiyat teorisinin karmaşıklığından kaçmak için akademik çalışmalarından vazgeçip bir biyografi yazmaya koyulan bir akademisyenin başına neler gelebilir? Böyle bir yolu seçen Phineas G. Nanson için bu sorunun cevabı beklenmedik, bir o kadar da kafa karıştırıcı olur:
Phineas; bir zamanlar hakikatin peşinde koşan büyük biyografi yazarı Scholes Destry-Scholes'un izini sürerken kendini büyük maceraların içinde bulur ve hayat hikâyesindeki sırları çözmeye çalışırken metinler, parodiler, alıntılar ve çelişkilerle dolu bir mozaiğin ortasında kalır.
Dahası, yol boyunca karşılaştığı tuhaf karakterler ve olaylar Phineas'ın hayatını da dönüştürmeye başlar; biyografisini yazmaya çalıştığı kişilerin yaşamlarıyla kendi hayatı arasındaki sınırlar da giderek bulanıklaşır.
Çağdaş İngiliz edebiyatının en önde gelen isimlerinden eleştirmen, akademisyen ve yazar A. S. Byatt, Bir Biyografi Yazarının Öyküsü'yle okuru edebi referanslarla dolu karmaşık bir labirente davet ediyor. Biyografi sanatının ve gerçeği yazmanın doğasına ve gerçekle düşlenen arasındaki farka dair derin bir sorgulamayla inşa edilmiş, çıkışı bulmanın pek de kolay olmadığı bir labirent bu.
Ona kirli pencerelerden bahsetsem mi, diye düşündüm. “Acilen birçok şeyle dolu olan bir hayata ihtiyacım var” dedim. Güven veren ve ayağı yere sağlam basan bu Anglosakson sözcüğünden memnundum. “Gerçeklik” ve “gerçek dışılık” hakkında konuşmaktan kaçındım çünkü postmodern edebiyat kuramının gerçeklik olarak tanımlanacağını biliyordum.
İnsanlar onun içinde yaşıyordu. Ancak yine de ölümcül bir şekilde, Latinceden türemiş olan daha az kesin, hatta gereksiz olan kelimeyi kendi sağlam kelimeme ekledim. “Bir şeylerle dolu bir hayata ihtiyacım var,” dedim. “Gerçeklerle dolu.”
Postmodern edebiyat teorisinin karmaşıklığından kaçmak için akademik çalışmalarından vazgeçip bir biyografi yazmaya koyulan bir akademisyenin başına neler gelebilir? Böyle bir yolu seçen Phineas G. Nanson için bu sorunun cevabı beklenmedik, bir o kadar da kafa karıştırıcı olur:
Phineas; bir zamanlar hakikatin peşinde koşan büyük biyografi yazarı Scholes Destry-Scholes'un izini sürerken kendini büyük maceraların içinde bulur ve hayat hikâyesindeki sırları çözmeye çalışırken metinler, parodiler, alıntılar ve çelişkilerle dolu bir mozaiğin ortasında kalır.
Dahası, yol boyunca karşılaştığı tuhaf karakterler ve olaylar Phineas'ın hayatını da dönüştürmeye başlar; biyografisini yazmaya çalıştığı kişilerin yaşamlarıyla kendi hayatı arasındaki sınırlar da giderek bulanıklaşır.
Çağdaş İngiliz edebiyatının en önde gelen isimlerinden eleştirmen, akademisyen ve yazar A. S. Byatt, Bir Biyografi Yazarının Öyküsü'yle okuru edebi referanslarla dolu karmaşık bir labirente davet ediyor. Biyografi sanatının ve gerçeği yazmanın doğasına ve gerçekle düşlenen arasındaki farka dair derin bir sorgulamayla inşa edilmiş, çıkışı bulmanın pek de kolay olmadığı bir labirent bu.
Ona kirli pencerelerden bahsetsem mi, diye düşündüm. “Acilen birçok şeyle dolu olan bir hayata ihtiyacım var” dedim. Güven veren ve ayağı yere sağlam basan bu Anglosakson sözcüğünden memnundum. “Gerçeklik” ve “gerçek dışılık” hakkında konuşmaktan kaçındım çünkü postmodern edebiyat kuramının gerçeklik olarak tanımlanacağını biliyordum.
İnsanlar onun içinde yaşıyordu. Ancak yine de ölümcül bir şekilde, Latinceden türemiş olan daha az kesin, hatta gereksiz olan kelimeyi kendi sağlam kelimeme ekledim. “Bir şeylerle dolu bir hayata ihtiyacım var,” dedim. “Gerçeklerle dolu.”
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.