1199000763
386928
https://www.simurgkitabevi.com/bir-gemide-1997
Bir Gemide - 1997 #smrgSAHAF
0.00
Yayımlandığı yıl geniş yankılar uyandıran, bir yıl içinde üç basımı yapılan ve 1979 Sait Faik Hikaye Armağanı'nı kazanan bu kitabın arka kapağına yazar, Tolstoy'un Savaş ve Barış'tan bir cümlesini not düşmüştü: Bir gemide "toplumsal ve bireysel felaketlerle dolu günler yaşıyoruz." Bu kitapta yer alan sekiz öyküde, yaşadığımız bu felaket günleri, yazınsal, dolayısıyla da evrensel düzeyde dile getiriyor. Füsun Akatlı'nın deyişiyle, "Umutsuzlukta açılan bu delikten ve ışık sızdıran bu tek iletişim odağından kalemini çıkarıp, yazarak uyarmaya yönelen" bir yazarın öyküleri var bu kitapta. TADIMLIK Geldi. Bol kırmızı biberli bir su içinde yüzen soğan parçacıkları ve ezik fasulyeler. Tadına baktım. Acı. Basurlarımı düşünüp kâseyi ittim. Köfteye el attım. Çatal zor kesiyor. Kuru. Hem de içi kıpkırmızı. Hiç kuşkusuz keçi eti olmalı. (Tabii eşek ya da köpek eti değilse.) Barsaklarımı düşünüp, onun da tadına bakmadım. Yalnız ayranı içmekle yetindim. Hesabımı öderken anons yapıldı: - Jet yolcuları, başkente gidecek uçağımız kalkmak üzeredir, tüm yolcuların yerlerini almaları rica olunur. Jet, kabul, otobüs şirketinin adı; ama "uçak" n'oluyor? Yanlış mı duydum? Yoksa anonsu yapan delikanlının bir şakası mıydı bu? Ne önemi var? Her yerde, her an dil sürçmeleriyle karşı karşıya değil miyiz?
Yayımlandığı yıl geniş yankılar uyandıran, bir yıl içinde üç basımı yapılan ve 1979 Sait Faik Hikaye Armağanı'nı kazanan bu kitabın arka kapağına yazar, Tolstoy'un Savaş ve Barış'tan bir cümlesini not düşmüştü: Bir gemide "toplumsal ve bireysel felaketlerle dolu günler yaşıyoruz." Bu kitapta yer alan sekiz öyküde, yaşadığımız bu felaket günleri, yazınsal, dolayısıyla da evrensel düzeyde dile getiriyor. Füsun Akatlı'nın deyişiyle, "Umutsuzlukta açılan bu delikten ve ışık sızdıran bu tek iletişim odağından kalemini çıkarıp, yazarak uyarmaya yönelen" bir yazarın öyküleri var bu kitapta. TADIMLIK Geldi. Bol kırmızı biberli bir su içinde yüzen soğan parçacıkları ve ezik fasulyeler. Tadına baktım. Acı. Basurlarımı düşünüp kâseyi ittim. Köfteye el attım. Çatal zor kesiyor. Kuru. Hem de içi kıpkırmızı. Hiç kuşkusuz keçi eti olmalı. (Tabii eşek ya da köpek eti değilse.) Barsaklarımı düşünüp, onun da tadına bakmadım. Yalnız ayranı içmekle yetindim. Hesabımı öderken anons yapıldı: - Jet yolcuları, başkente gidecek uçağımız kalkmak üzeredir, tüm yolcuların yerlerini almaları rica olunur. Jet, kabul, otobüs şirketinin adı; ama "uçak" n'oluyor? Yanlış mı duydum? Yoksa anonsu yapan delikanlının bir şakası mıydı bu? Ne önemi var? Her yerde, her an dil sürçmeleriyle karşı karşıya değil miyiz?
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.