#smrgKİTABEVİ Bir Karşı Tarih Okuması - 2020

Editör:
Kondisyon:
Yeni
Sunuş / Önsöz / Sonsöz / Giriş:
Yayın Yönetmeni:
Berkan Balpetek
Basıldığı Matbaa:
Sonçağ Yayınclık Matbaacılık
Dizi Adı:
ISBN-10:
9786257147521
Kargoya Teslim Süresi (İş Günü):
1&3
Hazırlayan:
Ciltçi:
9786257147521
Koordinatör:
207.9
Stok Kodu:
1199183410
Boyut:
14x21
Sayfa Sayısı:
147
Basım Yeri:
İzmir
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2020
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
Enso
Dili:
Türkçe
Kategori:
indirimli
147,00
Havale/EFT ile: 142,59
Stoktan teslim
1199183410
569474
Bir Karşı Tarih Okuması -        2020
Bir Karşı Tarih Okuması - 2020 #smrgKİTABEVİ
147.00
2012 yılının sonuna kadar Batılı ekonomistler Türkiye'nin İslamiyet ile kapitalizmi uyuşturabilen majör bir ülke olarak görüyordu. Örneğin HSBC'nin Küresel Özel Bankacılık CEO'su Peter Boyles 12 Kasım 2012 gibi yakın tarihli bir yorumunda, Türkiye'yi dünya ticaretinin parlayan yeni yıldızı olarak tanıtırken, bu başarının şans eseri olmadığının altını çiziyordu. Bu kişi başarının ardındaki nedenin bütün zorluklara karşın “mali disipline” ve “iyi düzenlenmiş bir banka ve finans sistemine sadık kalınması olarak değerlendiriyordu.

1 Benzer düşünceler Dünya Bankası'nın 2013 yılının yaz aylarında yayımladığı Türkiye Ülke Raporu'nda da vardı.2 Yine dünyada ünlü yayın organları (New York Times, The Economist ve Der Spiegel gibi) Türkiye'nin İslamiyet'le kapitalizmi uyum içinde bir araya getirdiği için AKP'ye övgüler düzüyordu.

Ancak özellikle bu başarı öyküsü Haziran 2013'ten sonra tersine döndü. Batılıların bahsettiği mucizevi dönüşümün altında demokratik olmayan yollarla gerçekleştirilmiş köklü bir değişim vardı.

Bu dönüşümün tarihsel arka planı ise 12 Eylül cuntasından başlayıp hiçbir muhalefetle karşılaşmadan gerçekleştirilen neo-liberal politikaların harfiyen uygulanması vardı. Türkiye'de serbest piyasacılık adı altında kendi zenginini yaratma içgüdüsünün temelleri bu döneme rastlamaktadır.
2012 yılının sonuna kadar Batılı ekonomistler Türkiye'nin İslamiyet ile kapitalizmi uyuşturabilen majör bir ülke olarak görüyordu. Örneğin HSBC'nin Küresel Özel Bankacılık CEO'su Peter Boyles 12 Kasım 2012 gibi yakın tarihli bir yorumunda, Türkiye'yi dünya ticaretinin parlayan yeni yıldızı olarak tanıtırken, bu başarının şans eseri olmadığının altını çiziyordu. Bu kişi başarının ardındaki nedenin bütün zorluklara karşın “mali disipline” ve “iyi düzenlenmiş bir banka ve finans sistemine sadık kalınması olarak değerlendiriyordu.

1 Benzer düşünceler Dünya Bankası'nın 2013 yılının yaz aylarında yayımladığı Türkiye Ülke Raporu'nda da vardı.2 Yine dünyada ünlü yayın organları (New York Times, The Economist ve Der Spiegel gibi) Türkiye'nin İslamiyet'le kapitalizmi uyum içinde bir araya getirdiği için AKP'ye övgüler düzüyordu.

Ancak özellikle bu başarı öyküsü Haziran 2013'ten sonra tersine döndü. Batılıların bahsettiği mucizevi dönüşümün altında demokratik olmayan yollarla gerçekleştirilmiş köklü bir değişim vardı.

Bu dönüşümün tarihsel arka planı ise 12 Eylül cuntasından başlayıp hiçbir muhalefetle karşılaşmadan gerçekleştirilen neo-liberal politikaların harfiyen uygulanması vardı. Türkiye'de serbest piyasacılık adı altında kendi zenginini yaratma içgüdüsünün temelleri bu döneme rastlamaktadır.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat