#smrgKİTABEVİ Biz Rakı İçeriz Rakının Geçmişi ve Bugünü - 2012

Kondisyon:
Yeni
Basıldığı Matbaa:
Dizi Adı:
ISBN-10:
9786054588046
Kargoya Teslim Süresi (İş Günü):
1&3
Stok Kodu:
1199148771
Boyut:
14x24
Sayfa Sayısı:
216 s.
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
2
Basım Tarihi:
2012
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
Kuşe
Dili:
Türkçe
Kategori:
0,00
1199148771
534933
Biz Rakı İçeriz Rakının Geçmişi ve Bugünü -        2012
Biz Rakı İçeriz Rakının Geçmişi ve Bugünü - 2012 #smrgKİTABEVİ
0.00
“İşi bilen düşü yaşar” sözü boşuna söylenmemiştir. Meyhane kültürünü gelenek ve görenekleriyle, jargonu ve ritüeliyle bilip düşü yaşamış olanlardan biri de hiç kuşkusuz ki merhum Ümit Deniz Bey idi. Salon ve sofra âdâbına kusursuz vakıf olan Ümit Bey, aynı zamanda zengin bir rakı kültürüne de sahipti. Bu nedenle yakasından kırmızı karanfilini eksik etmediği gibi, mendil cebinden de “rakı kadehi kılıflığı”nı eksik etmezdi. Rakı kılıflığı tığ örgüydü ve krem rengindeydi... ... Tekle duble arası bir ölçüsü vardı Ümit Bey'in. Tek parça buzu ve suyunu bilahâre ilave ettirirdi. Rakısı sunulduğu zaman, önce ayağa kalkar, sonra özenle kadehinin kılıfını geçirir, daha sonra da “Pembe ceketli çocuk, buz ile suyu ilâve ediver lütfen” derdi. O yıllarda Lâlezar Bar'da görevli barmenler pembe ceket giyerdi. Ceketinin düğmelerini ancak kadehten bir yudum aldıktan sonra açardı....

Bilindiği gibi, yeterince soğutularak içine soğuk su ilave edilen rakı, içim süresi içinde yoğunluğunu korurken, içine ilave edilen buzun erimesiyle lezzeti olumsuz yönde oldukça etkilenir. Hele kadehin dibinde kalan kısım kimi zaman içilmez hale gelir. Yani kadehten alınan ilk yudumlarla son yudumcuklar arasında büyük bir lezzet farkı ortaya çıkar. İşte bu sebeplerden dolayı kılıflıklar kullanılmaya başlanmış, böylece elin temasıyla buzun erimesinin az da olsa önlenmesi hedeflenmiş. Ayrıca kadehin görünümü de hoş bir hale getirilmiş. (Kitaptan)

İlk baskısı büyük ilgi gören "Biz Rakı İçeriz", gözden geçirilmiş ikinci baskısıyla huzurlarınızda... Vefa Zat'ın BüyükKeyif.com'a yazdığı yazılardan derlenen bu enfes çalışmanın gözden geçirilmiş baskısı da en az ilk baskısı kadar ilgi görecek. Rakı erbâbı üstadımız Vefa Zat, İstanbul'un hem ünlü mekânlarından hem de kenarda köşede kalmış salaş meyhanelerinden milli içkimiz rakıya dair en güzel anıları bu kitapta bizimle paylaşıyor. Üstadın bal damlayan kaleminden İstanbul, meyhaneler, sofralar, sokaklar, aşklar ve bütün bunlara tanıklık eden rakı masalarını, o kendine has üslubuyla anlatıyor. 'Rakı ve âdâbı'na dair birçok ayrıntıyı bulabileceğiniz Biz Rakı İçeriz, aynı zamanda "yakın dönem İstanbul tarihi"ne dair önemli bir belge niteliğinde. Biz Rakı İçeriz'deki yazılar yine beş başlık altında toplanıyor. Rakının Geçmişi ve Bugünü adlı giriş bölümünde, rakı tarihine dair kısa bir gezintiye çıkıyor, rakı ile uzonun farkını öğreniyor, Atatürk'ün sevdiği rakılardan, yasaklı rakı günlerine yolculuğa çıkıyoruz. Rakı Adabı bölümünde, rezil değil vezir olmak için tüyolar, mezeler ve rakının asıl mezesi olan muhabbetlerin edebini okuyoruz. Rakı Sofrası'nda ise geleneksel bardaklarımızdan tutun da Bekri Mustafa efsanesine, içkili dünyamızda iz bırakanlardan ilk çilingir sofralarına kadar birçok kenarda köşede kalmış detayı tekrar anımsıyor belki de yeni öğreniyoruz. Rakı Muhabbetleri bölümünün en önemli konuğu, yıllarca yazdığı birbirinden güzel fıkralarla, rakı masalarının da en önemli simalarından olan Ahmet Rasim. Edebiyatın büyük üstâdı dışında, Madam Despina ve Selahattin Pınar gibi isimler de bu bölümde bize sürpriz yapacak. Biz Rakı İçeriz, Vefa Zat ve çevresinde gelişen bazen komik, bazen hüzünlü; ama hepsi birer ders niteliğindeki Rakı Anıları bölümüyle son buluyor. (Tanıtım Bülteninden)

“İşi bilen düşü yaşar” sözü boşuna söylenmemiştir. Meyhane kültürünü gelenek ve görenekleriyle, jargonu ve ritüeliyle bilip düşü yaşamış olanlardan biri de hiç kuşkusuz ki merhum Ümit Deniz Bey idi. Salon ve sofra âdâbına kusursuz vakıf olan Ümit Bey, aynı zamanda zengin bir rakı kültürüne de sahipti. Bu nedenle yakasından kırmızı karanfilini eksik etmediği gibi, mendil cebinden de “rakı kadehi kılıflığı”nı eksik etmezdi. Rakı kılıflığı tığ örgüydü ve krem rengindeydi... ... Tekle duble arası bir ölçüsü vardı Ümit Bey'in. Tek parça buzu ve suyunu bilahâre ilave ettirirdi. Rakısı sunulduğu zaman, önce ayağa kalkar, sonra özenle kadehinin kılıfını geçirir, daha sonra da “Pembe ceketli çocuk, buz ile suyu ilâve ediver lütfen” derdi. O yıllarda Lâlezar Bar'da görevli barmenler pembe ceket giyerdi. Ceketinin düğmelerini ancak kadehten bir yudum aldıktan sonra açardı....

Bilindiği gibi, yeterince soğutularak içine soğuk su ilave edilen rakı, içim süresi içinde yoğunluğunu korurken, içine ilave edilen buzun erimesiyle lezzeti olumsuz yönde oldukça etkilenir. Hele kadehin dibinde kalan kısım kimi zaman içilmez hale gelir. Yani kadehten alınan ilk yudumlarla son yudumcuklar arasında büyük bir lezzet farkı ortaya çıkar. İşte bu sebeplerden dolayı kılıflıklar kullanılmaya başlanmış, böylece elin temasıyla buzun erimesinin az da olsa önlenmesi hedeflenmiş. Ayrıca kadehin görünümü de hoş bir hale getirilmiş. (Kitaptan)

İlk baskısı büyük ilgi gören "Biz Rakı İçeriz", gözden geçirilmiş ikinci baskısıyla huzurlarınızda... Vefa Zat'ın BüyükKeyif.com'a yazdığı yazılardan derlenen bu enfes çalışmanın gözden geçirilmiş baskısı da en az ilk baskısı kadar ilgi görecek. Rakı erbâbı üstadımız Vefa Zat, İstanbul'un hem ünlü mekânlarından hem de kenarda köşede kalmış salaş meyhanelerinden milli içkimiz rakıya dair en güzel anıları bu kitapta bizimle paylaşıyor. Üstadın bal damlayan kaleminden İstanbul, meyhaneler, sofralar, sokaklar, aşklar ve bütün bunlara tanıklık eden rakı masalarını, o kendine has üslubuyla anlatıyor. 'Rakı ve âdâbı'na dair birçok ayrıntıyı bulabileceğiniz Biz Rakı İçeriz, aynı zamanda "yakın dönem İstanbul tarihi"ne dair önemli bir belge niteliğinde. Biz Rakı İçeriz'deki yazılar yine beş başlık altında toplanıyor. Rakının Geçmişi ve Bugünü adlı giriş bölümünde, rakı tarihine dair kısa bir gezintiye çıkıyor, rakı ile uzonun farkını öğreniyor, Atatürk'ün sevdiği rakılardan, yasaklı rakı günlerine yolculuğa çıkıyoruz. Rakı Adabı bölümünde, rezil değil vezir olmak için tüyolar, mezeler ve rakının asıl mezesi olan muhabbetlerin edebini okuyoruz. Rakı Sofrası'nda ise geleneksel bardaklarımızdan tutun da Bekri Mustafa efsanesine, içkili dünyamızda iz bırakanlardan ilk çilingir sofralarına kadar birçok kenarda köşede kalmış detayı tekrar anımsıyor belki de yeni öğreniyoruz. Rakı Muhabbetleri bölümünün en önemli konuğu, yıllarca yazdığı birbirinden güzel fıkralarla, rakı masalarının da en önemli simalarından olan Ahmet Rasim. Edebiyatın büyük üstâdı dışında, Madam Despina ve Selahattin Pınar gibi isimler de bu bölümde bize sürpriz yapacak. Biz Rakı İçeriz, Vefa Zat ve çevresinde gelişen bazen komik, bazen hüzünlü; ama hepsi birer ders niteliğindeki Rakı Anıları bölümüyle son buluyor. (Tanıtım Bülteninden)

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat