#smrgSAHAF Dağ Kokusu: Kalbini Arayan Kavmin Öyküleri -

Stok Kodu:
1199181776
Boyut:
14x21
Sayfa Sayısı:
89 s.
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2015
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
Enso
Dili:
Türkçe
Kategori:
0,00
1199181776
567843
Dağ Kokusu: Kalbini Arayan Kavmin Öyküleri -
Dağ Kokusu: Kalbini Arayan Kavmin Öyküleri - #smrgSAHAF
0.00
“Dağ Kokusu” veya “Kalbini Arayan Kavmin Öyküleri”

“Tıpkı bakışların gibi o ıssız gecede, uçurum kenarında sevginin seline uğradık. İşte sırf bu yüzden bile bizi masal sanacaklar…” - Seyit Oktay

“Hapishane Edebiyatı” kavramı tartışmalıdır. Zira biz zindandaki tutsaklardan hep ve sadece “içeriyi” anlatmalarını bekleriz. Ya da içeriden bir gözle “dışarının” anlatılmasını. Oysa politik tutsaklar anı bohçalarını asıl olarak dışarıda doldurmuşlardır.

İşte Seyit Oktay da hapishanede 20 yılını doldururken, Ten'e cezadan, Tin'e ezaya evrilen zindan koşullarına direnmiş ve o koşullarda üretebilmiş bir yazar.

Kendi gibi uzun yıllardır tutsak olan Doktor Ayhan Kavak'ın ifadesiyle: “Seyit Oktay, destanı, gergefe işleyen motiflerin inceliğiyle ele almakta. Bunu yaparken edebiyatın farklı disiplinlerini birlikte kullanmaktan geri durmamakta. Suyun berrak akışındaki ritmi yakaladığından, onu okurken destandan şiir formatına dönüşen geçişlerin zarifliğinin kuşatıcılığını hissedeceksiniz. Modern çağlarda yoğun simgesel biçemde kotarılmış başarılı bir destan, bizleri mefhumların manasında araştırmaya da sevk edecektir. Yazar, yaralı coğrafyanın acılı ve makus tarihini iç burkucu bir düzlemde dile getirirken; ‘bu toprakların yazgısına kendi dilimce yorumlar getirmeye çalıştım' demekte.”

Oktay bu çalışmayla zoru başarmış. Divan edebiyatından, ninesinin mesellerine, Dengbejlerden, Acem ve Kürt edebiyatına kadar geniş bir alandan beslenmiş. Aldıklarını harmanlamış ve yeni sembol ve metaforlarla estetize ederek sunmuş.

“Dağ Kokusu” veya “Kalbini Arayan Kavmin Öyküleri”

“Tıpkı bakışların gibi o ıssız gecede, uçurum kenarında sevginin seline uğradık. İşte sırf bu yüzden bile bizi masal sanacaklar…” - Seyit Oktay

“Hapishane Edebiyatı” kavramı tartışmalıdır. Zira biz zindandaki tutsaklardan hep ve sadece “içeriyi” anlatmalarını bekleriz. Ya da içeriden bir gözle “dışarının” anlatılmasını. Oysa politik tutsaklar anı bohçalarını asıl olarak dışarıda doldurmuşlardır.

İşte Seyit Oktay da hapishanede 20 yılını doldururken, Ten'e cezadan, Tin'e ezaya evrilen zindan koşullarına direnmiş ve o koşullarda üretebilmiş bir yazar.

Kendi gibi uzun yıllardır tutsak olan Doktor Ayhan Kavak'ın ifadesiyle: “Seyit Oktay, destanı, gergefe işleyen motiflerin inceliğiyle ele almakta. Bunu yaparken edebiyatın farklı disiplinlerini birlikte kullanmaktan geri durmamakta. Suyun berrak akışındaki ritmi yakaladığından, onu okurken destandan şiir formatına dönüşen geçişlerin zarifliğinin kuşatıcılığını hissedeceksiniz. Modern çağlarda yoğun simgesel biçemde kotarılmış başarılı bir destan, bizleri mefhumların manasında araştırmaya da sevk edecektir. Yazar, yaralı coğrafyanın acılı ve makus tarihini iç burkucu bir düzlemde dile getirirken; ‘bu toprakların yazgısına kendi dilimce yorumlar getirmeye çalıştım' demekte.”

Oktay bu çalışmayla zoru başarmış. Divan edebiyatından, ninesinin mesellerine, Dengbejlerden, Acem ve Kürt edebiyatına kadar geniş bir alandan beslenmiş. Aldıklarını harmanlamış ve yeni sembol ve metaforlarla estetize ederek sunmuş.

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat