#smrgKİTABEVİ Din Sekülerleşme Cemaatler -

Stok Kodu:
1199141276
Boyut:
16x24
Sayfa Sayısı:
170 s.
Basım Yeri:
Konya
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2006
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
1. Hamur
Dili:
Türkçe
Kategori:
0,00
1199141276
527455
Din Sekülerleşme Cemaatler -
Din Sekülerleşme Cemaatler - #smrgKİTABEVİ
0.00
Özellikle son yüzyıl İslam'ın Seküler hale gelmesi ve cemaatleşme olgusunun en aktif yaşandığı dönemdir. Cemaatleşme ile beraber gündeme oturan Selefi hareketler İslam'ın Radikalleşmesine sebep olurken Sünneti göz ardı eden tutumlar sonucunda Seküler hareketler ön plana çıkmaya başlamıştır. Kitabı okuyunca Selefilik, Sekülerizm ve Diyalog adı altında Sünnetin nasıl yok edilmeye çalışıldığı anlaşılmaktadır. Bilgilerin belli bir mantık içinde sıralanması kitabı daha da cazip hale getirmektedir. Müslümanlık in olarak sahnede yer almaya başladığında beri sürekli olarak dışarıdan Ve içeriden gelen saldırılara muhatap olmuştur. Hem Dünya hayatının tanzimi hem de diğer dünya için uyguladığı yaptırımlarla bir denge dini ibr rota yol olmasının da bu saldırılarda rolü önemlidir. Diğer iki büyük Din olarak bilinen Musevilik ve Hristiyanlık bu dengeyi tutturamadığından daha Peygamberleri sağ iken kendi içlerinden gelen saldırılarla yıpranmış ve akidelerini kaybetmiştir. Hz.Musa Tur Dağında Allah ile görüşme için gidip kırk gün sonra geri geldiğinde koyduğu kuralların bozulduğunu ve kavminin Altın buzağıya tapmaya başladığını görmüştür. On Emir adı ile anılan yasakların bir işe yaramadığını gören Hz.Musa'nın taş tabletleri yere atarak kırdığı anlatılmaktadır. Verdikleri sözde durmayan ,onca nimet ve ikrama rağmen şükretmeyen ve Peygamberlerine zorluklar çıkardıkları için lanetlenen Yahudi Kavmi bu şekilde dinlerini sadece maddi esaslara oturtmuştur. Tamamen Dünyevi bir Din haline gelmiştir. Daha sonra gelen Hristiyanlık ise tamamen Maddi esaslara dayanan Yahudiliğin aksine Uhrevi esaslarla gelmiş "Sana bir tokat vurana öbür yüzünü çevir" diyen bir Peygamber Önderliğinde başladığı yolda giderek Museviliğin etkisi altına girmiştir. Gerçekte HZ.İsa'ya inanan az sayıda mümin bulunmaktadır. Özellikle Pavlus'un kendine has bir din anlayışı ve yeniden yorumları sonucunda İsevilikten tamamen uzaklaşan bir Din haline gelen Hristiyanlığın tüm akideleri Pavlus'un ortaya koyduğu öğretilerden ibaret kalmıştır. Aziz Pavlus Yahudi Toplumunu kendi inançları yönünde değiştiremediğinden ilk aşamada Anadolu'nun putperest halkını Hristiyan yapmaya çabalamış ve dini esneterek, ılımanlaştırarak onların görüşlerine yakın bir din anlayışı getirerek, gerçek Hristiyanlığı bozarak adeta kendi dinini kurmuştur. Böylece, Dini Kuralların esnetilmesi ne yazıktır ki taraftar bulma amacı ile sıkça başvurulan bir kural haline gelmiştir. Bugün Cemaatlerin yaptığı hoşgörü çabalarının altında da bu yatmaktadır. Mesela Pavlus tüm İbrahim'i Dinlerde sünnet olmasına rağmen erkeklerde sünnete karşı çıkan putperestlere taviz olarak sünnet olunmasa da olacaklarını söyleyecek kadar ileri gidebilmiş, İlahi kural ve kanunlar yerine kendi kurallarını koyarak adeta Pavlus'un Dinini ortaya çıkarmıştır. Bugün Hristiyanlık diye inanılan Din aslında Pavlus'un Dinidir. Oysa Müslümanlık kendi Peygamberinin yaşadığı yıllarda diğer dinlerin aksine saf olarak kalmıştır. Dışarıdan herhangi bir etki veya onu bozabilecek akımlar olmamış, olabilecek zararlı etkilerde güçlü İslam Alimleri ile engellenmiştir. Kendi kural ve disiplini içinde son derce güçlü ve kuralcı olarak sahneye çıkan Müslümanlık, önce kendi içinden gelen bidat akımlarının etkisiyle daha sonra da diğer dinlerin zayıflatıcı zorlamalarıyla zaman içinde önce zayıflatılmış, sonra da yıpratılarak genel bir Din anlayışı içinde diğer Dinler gibi sekülerleşmeye başlamıştır. Önceleri Dinin Kural ve kaideleri esnetilmiş daha sonra ameli yönü tamamen ihmal edilmeye başlamıştır. Olmazsa olmaz Farzlar bile ihmal edilmiş diğer dinlerde olan yanlışlar gibi sadece şekli olarak mensubiyet esas kılınmaya çabalanmıştır. Bunda benzeme benzet prensibi ile çalışan din Misyonerlerinin ve gelişen Teknolojinin hayata sağladığı kolaylıkların, artan maddi refahın ve dünyadan zevk alarak yaşama arzusu propagandasının etkisi önemli rol oynamıştır. Manzara her üç dinin giderek ortak bir hayat tarzı propaganda etmeye başladığı ve "Hz.İbrahim'de buluşalım" sözleriyle yozlaşma İslam için de gerçekleştiğinin göstergesidir. Müslümanlar için Dinin Sekülerleşmesi ve Cemaatleşme olgusu ile olay tamamlanmış gibidir. (Tanıtım Bülteninden)
Özellikle son yüzyıl İslam'ın Seküler hale gelmesi ve cemaatleşme olgusunun en aktif yaşandığı dönemdir. Cemaatleşme ile beraber gündeme oturan Selefi hareketler İslam'ın Radikalleşmesine sebep olurken Sünneti göz ardı eden tutumlar sonucunda Seküler hareketler ön plana çıkmaya başlamıştır. Kitabı okuyunca Selefilik, Sekülerizm ve Diyalog adı altında Sünnetin nasıl yok edilmeye çalışıldığı anlaşılmaktadır. Bilgilerin belli bir mantık içinde sıralanması kitabı daha da cazip hale getirmektedir. Müslümanlık in olarak sahnede yer almaya başladığında beri sürekli olarak dışarıdan Ve içeriden gelen saldırılara muhatap olmuştur. Hem Dünya hayatının tanzimi hem de diğer dünya için uyguladığı yaptırımlarla bir denge dini ibr rota yol olmasının da bu saldırılarda rolü önemlidir. Diğer iki büyük Din olarak bilinen Musevilik ve Hristiyanlık bu dengeyi tutturamadığından daha Peygamberleri sağ iken kendi içlerinden gelen saldırılarla yıpranmış ve akidelerini kaybetmiştir. Hz.Musa Tur Dağında Allah ile görüşme için gidip kırk gün sonra geri geldiğinde koyduğu kuralların bozulduğunu ve kavminin Altın buzağıya tapmaya başladığını görmüştür. On Emir adı ile anılan yasakların bir işe yaramadığını gören Hz.Musa'nın taş tabletleri yere atarak kırdığı anlatılmaktadır. Verdikleri sözde durmayan ,onca nimet ve ikrama rağmen şükretmeyen ve Peygamberlerine zorluklar çıkardıkları için lanetlenen Yahudi Kavmi bu şekilde dinlerini sadece maddi esaslara oturtmuştur. Tamamen Dünyevi bir Din haline gelmiştir. Daha sonra gelen Hristiyanlık ise tamamen Maddi esaslara dayanan Yahudiliğin aksine Uhrevi esaslarla gelmiş "Sana bir tokat vurana öbür yüzünü çevir" diyen bir Peygamber Önderliğinde başladığı yolda giderek Museviliğin etkisi altına girmiştir. Gerçekte HZ.İsa'ya inanan az sayıda mümin bulunmaktadır. Özellikle Pavlus'un kendine has bir din anlayışı ve yeniden yorumları sonucunda İsevilikten tamamen uzaklaşan bir Din haline gelen Hristiyanlığın tüm akideleri Pavlus'un ortaya koyduğu öğretilerden ibaret kalmıştır. Aziz Pavlus Yahudi Toplumunu kendi inançları yönünde değiştiremediğinden ilk aşamada Anadolu'nun putperest halkını Hristiyan yapmaya çabalamış ve dini esneterek, ılımanlaştırarak onların görüşlerine yakın bir din anlayışı getirerek, gerçek Hristiyanlığı bozarak adeta kendi dinini kurmuştur. Böylece, Dini Kuralların esnetilmesi ne yazıktır ki taraftar bulma amacı ile sıkça başvurulan bir kural haline gelmiştir. Bugün Cemaatlerin yaptığı hoşgörü çabalarının altında da bu yatmaktadır. Mesela Pavlus tüm İbrahim'i Dinlerde sünnet olmasına rağmen erkeklerde sünnete karşı çıkan putperestlere taviz olarak sünnet olunmasa da olacaklarını söyleyecek kadar ileri gidebilmiş, İlahi kural ve kanunlar yerine kendi kurallarını koyarak adeta Pavlus'un Dinini ortaya çıkarmıştır. Bugün Hristiyanlık diye inanılan Din aslında Pavlus'un Dinidir. Oysa Müslümanlık kendi Peygamberinin yaşadığı yıllarda diğer dinlerin aksine saf olarak kalmıştır. Dışarıdan herhangi bir etki veya onu bozabilecek akımlar olmamış, olabilecek zararlı etkilerde güçlü İslam Alimleri ile engellenmiştir. Kendi kural ve disiplini içinde son derce güçlü ve kuralcı olarak sahneye çıkan Müslümanlık, önce kendi içinden gelen bidat akımlarının etkisiyle daha sonra da diğer dinlerin zayıflatıcı zorlamalarıyla zaman içinde önce zayıflatılmış, sonra da yıpratılarak genel bir Din anlayışı içinde diğer Dinler gibi sekülerleşmeye başlamıştır. Önceleri Dinin Kural ve kaideleri esnetilmiş daha sonra ameli yönü tamamen ihmal edilmeye başlamıştır. Olmazsa olmaz Farzlar bile ihmal edilmiş diğer dinlerde olan yanlışlar gibi sadece şekli olarak mensubiyet esas kılınmaya çabalanmıştır. Bunda benzeme benzet prensibi ile çalışan din Misyonerlerinin ve gelişen Teknolojinin hayata sağladığı kolaylıkların, artan maddi refahın ve dünyadan zevk alarak yaşama arzusu propagandasının etkisi önemli rol oynamıştır. Manzara her üç dinin giderek ortak bir hayat tarzı propaganda etmeye başladığı ve "Hz.İbrahim'de buluşalım" sözleriyle yozlaşma İslam için de gerçekleştiğinin göstergesidir. Müslümanlar için Dinin Sekülerleşmesi ve Cemaatleşme olgusu ile olay tamamlanmış gibidir. (Tanıtım Bülteninden)
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat