#smrgKİTABEVİ Düşünce İktidar Sanat : Felsefe Tarihinde Sanat Siyaset Diyalektiği - 2025
Editör:
Necati Sümer
Kondisyon:
Yeni
Sunuş / Önsöz / Sonsöz / Giriş:
Kapak Görseli:
Celal Türer
Basıldığı Matbaa:
Dizi Adı:
ISBN-10:
9786255820228
Hazırlayan:
Cilt:
Amerikan Cilt
Boyut:
16x24
Sayfa Sayısı:
254
Basım Yeri:
Ankara
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2025
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
Enso
Dili:
Türkçe
Kategori:
indirimli
390,00
Havale/EFT ile:
378,30
Siparişiniz 3&7 iş günü arasında kargoda
1199250872
637870
https://www.simurgkitabevi.com/dusunce-iktidar-sanat-felsefe-tarihinde-sanat-siyaset-diyalektigi-2025
Düşünce İktidar Sanat : Felsefe Tarihinde Sanat Siyaset Diyalektiği - 2025 #smrgKİTABEVİ
390.00
Bu eser, insanlığın en kadim sorularından birini yeniden düşünmeye davet ediyor: düşünce, iktidar ve sanat arasındaki diyalektik bağ nedir ve bu bağ neden her çağda yeniden doğar? Antikçağ'ın felsefi mirasından Orta Çağ'ın teolojik düzenlerine, Rönesans'ın insan merkezli estetik ufkundan modern eleştirel teorinin çözümlemelerine kadar geniş bir düşünce atlası üzerinde ilerleyen bu çalışma, yalnızca kavramların tarihsel serüvenini değil, aynı zamanda onların mekânda ve sanatta aldığı somut biçimleri gözler önüne seriyor. Kâbe'nin sade geometrisinde tevhidin mutlakiyetini, Ayasofya'nın kubbesinde imparatorluğun ihtişamını, Mescid-i Aksâ'da dinler arası çatışmanın sembolik yoğunluğunu, Vatikan'ın sanatla taçlandırılmış ruhaniyetinde evrensel bir otorite iddiasını ve Anıtkabir'in modern ulus-devlet tahayyülünde kolektif hafızayı kristalize eden kudreti bulacaksınız. Bu mekânlar, düşüncenin iktidara, iktidarın sanata, sanatın yeniden düşünceye dönüştüğü o bitimsiz “bengi dönüş” hareketinin en güçlü sahneleridir. Eserin özgünlüğü, felsefi soyutlamayı tarihsel somutlukla buluşturmasında, estetik formları siyasal meşruiyetin kurucu aygıtları olarak okumasında yatıyor. Böylece sanat, yalnızca güzellik ve haz alanı değil, iktidarın görünürlüğünü sağlayan ve toplumsal tahayyülleri dönüştüren kurucu bir güç olarak yeniden konumlanıyor. Bu çalışma, felsefe, sanat tarihi, siyaset bilimi ve kültürel çalışmaların kesişiminde duran okura, hem zihinsel hem de estetik bir yolculuk vaat ediyor. Her sayfada tekrar tekrar sorulacak soru şudur: İktidar nasıl görünür olur ve estetik bu görünürlüğü hangi yollarla dönüştürür?
Bu eser, insanlığın en kadim sorularından birini yeniden düşünmeye davet ediyor: düşünce, iktidar ve sanat arasındaki diyalektik bağ nedir ve bu bağ neden her çağda yeniden doğar? Antikçağ'ın felsefi mirasından Orta Çağ'ın teolojik düzenlerine, Rönesans'ın insan merkezli estetik ufkundan modern eleştirel teorinin çözümlemelerine kadar geniş bir düşünce atlası üzerinde ilerleyen bu çalışma, yalnızca kavramların tarihsel serüvenini değil, aynı zamanda onların mekânda ve sanatta aldığı somut biçimleri gözler önüne seriyor. Kâbe'nin sade geometrisinde tevhidin mutlakiyetini, Ayasofya'nın kubbesinde imparatorluğun ihtişamını, Mescid-i Aksâ'da dinler arası çatışmanın sembolik yoğunluğunu, Vatikan'ın sanatla taçlandırılmış ruhaniyetinde evrensel bir otorite iddiasını ve Anıtkabir'in modern ulus-devlet tahayyülünde kolektif hafızayı kristalize eden kudreti bulacaksınız. Bu mekânlar, düşüncenin iktidara, iktidarın sanata, sanatın yeniden düşünceye dönüştüğü o bitimsiz “bengi dönüş” hareketinin en güçlü sahneleridir. Eserin özgünlüğü, felsefi soyutlamayı tarihsel somutlukla buluşturmasında, estetik formları siyasal meşruiyetin kurucu aygıtları olarak okumasında yatıyor. Böylece sanat, yalnızca güzellik ve haz alanı değil, iktidarın görünürlüğünü sağlayan ve toplumsal tahayyülleri dönüştüren kurucu bir güç olarak yeniden konumlanıyor. Bu çalışma, felsefe, sanat tarihi, siyaset bilimi ve kültürel çalışmaların kesişiminde duran okura, hem zihinsel hem de estetik bir yolculuk vaat ediyor. Her sayfada tekrar tekrar sorulacak soru şudur: İktidar nasıl görünür olur ve estetik bu görünürlüğü hangi yollarla dönüştürür?
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.