#smrgKİTABEVİ Ellialtıoğulları: Bir Yeniçeri Ailesinin Gerçek Hikâyesi -

Stok Kodu:
1199181692
Boyut:
14x21
Sayfa Sayısı:
670 s.
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2015
Kapak Türü:
Ciltli
Kağıt Türü:
Enso
Dili:
Türkçe
Kategori:
0,00
1199181692
567759
Ellialtıoğulları: Bir  Yeniçeri Ailesinin Gerçek Hikâyesi -
Ellialtıoğulları: Bir Yeniçeri Ailesinin Gerçek Hikâyesi - #smrgKİTABEVİ
0.00
BİR YENİÇERİ AİLESİNİN GERÇEK HİKÂYESİ: ELLİALTIOĞULLARI

25 Temmuz 1826 gecesi bir gölge, tedirgin adımlarla Unkapanı kıyısında volta atıyordu. Beklediği, kendisini almaya gelecek olan sandalcıydı. Aslında şu koca dünyada artık başka beklediği bir şey de kalmamıştı ya. Nemden yapış yapış olmuş mintanının yakasını boğulurcasına açtı.

Yeniçeri Ahmet Ağa, hava sıcak olmasına karşın titriyordu. Titremesinin nedeni korku, öfke, kırgınlık, umutsuzluk, şaşkınlık ve meraktandı. Bir şeyler görebilmek umuduyla bakışlarını Haliç tarafına doğru çevirmişti. Görmeyi hiç ummasa da eskiden Çardak Kahvesi'nin bulunduğu yeri gözleriyle taradı. Tek tük solgun birkaç ışığın dışında her yer ölüm sessizliğine bürünmüştü. Gözüne tanıdık gelen, yüreğinde hiç olmazsa küçücük bir umut ışığı yakacak hiçbir şey göremedi. Çardak kahvesi artık yoktu.

Bir an sanki kulağına top sesleri, kılıç şakırtıları, haykırışlar, inlemeler gelir gibi oldu.

Burnunun direği sızladı.

BİR YENİÇERİ AİLESİNİN GERÇEK HİKÂYESİ: ELLİALTIOĞULLARI

25 Temmuz 1826 gecesi bir gölge, tedirgin adımlarla Unkapanı kıyısında volta atıyordu. Beklediği, kendisini almaya gelecek olan sandalcıydı. Aslında şu koca dünyada artık başka beklediği bir şey de kalmamıştı ya. Nemden yapış yapış olmuş mintanının yakasını boğulurcasına açtı.

Yeniçeri Ahmet Ağa, hava sıcak olmasına karşın titriyordu. Titremesinin nedeni korku, öfke, kırgınlık, umutsuzluk, şaşkınlık ve meraktandı. Bir şeyler görebilmek umuduyla bakışlarını Haliç tarafına doğru çevirmişti. Görmeyi hiç ummasa da eskiden Çardak Kahvesi'nin bulunduğu yeri gözleriyle taradı. Tek tük solgun birkaç ışığın dışında her yer ölüm sessizliğine bürünmüştü. Gözüne tanıdık gelen, yüreğinde hiç olmazsa küçücük bir umut ışığı yakacak hiçbir şey göremedi. Çardak kahvesi artık yoktu.

Bir an sanki kulağına top sesleri, kılıç şakırtıları, haykırışlar, inlemeler gelir gibi oldu.

Burnunun direği sızladı.

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat