Express Dergisi - Sayı: 129, Haziran 2012

Hazırlayan:
Merve Erol - Yücel Göktürk
Stok Kodu:
1199146519
Boyut:
23x32
Sayfa Sayısı:
60 s.
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2012
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
3. Hamur
Dili:
Türkçe
0,00
1199146519
532682
Express Dergisi - Sayı: 129, Haziran 2012
Express Dergisi - Sayı: 129, Haziran 2012
0.00
Express'in 129. sayısı bayilerde ve kitabevlerinde yerini aldı. Bu sayıda “Bir elinde fetva, bir elinde balta” kapağıyla aşağıdaki konulara bakıyoruz: Kürtaj açılımı ve AKP'nin neoliberal biyopolitikası “Fatih ve Abdülhamit'in dev posterlerinin boy gösterdiği AKP kongresinde, nasıl olduysa II. Mahmut ve Mussolini unutuldu. Erdoğan asıl onların halefi. Bir ayağı 1838'de, öbürü 1932'de. Bir elinde fetva, öbüründe balta, Duce marka…” Neden ve nasıl bir sivil anayasa? Yeni bir anayasa niçin ihtiyaç duyuluyor, hâkim muhafazakâr ideoloji bu ihtiyacı karşılayabilir mi? AKP'nin otoriter eğilimleri diktalaşma sinyalleri verirken, demokrasi standartlarını Türkiye'ye yerleştirmek mümkün mü? Yeni anayasa kim için ne vaat ediyor, siyaset iklimimiz hangi tartışmaları gerekli kılıyor? Tutuklu siyasal bilimci Büşra Ersanlı, Demokrat Yargı Derneği'nden Faruk Özsu yazdı, siyaset bilimci Murat Sevinç anlattı… Hava iş kolunda grev yasağı 12 Eylül'ün dahi yapmadığını yaptılar, hava iş kolunda grevi yasakladılar. Büyüdükçe sömürü oranı artan THY, çalışma şartlarında alt sınıra erişmeyi istiyor. AKP'nin emeğe bakışına dair laboratuar niteliğinde olan bu karara karşı THY çalışanları, “özverili çalışmayarak” bile sistemi felce uğrattı. THY yönetiminin gazabına uğrayarak işten çıkarılan Hava-İş üyelerini dinliyoruz… Maktul yakınları anlatıyor: İş kazası değil, cinayet! Hayalî bir büyüme şehvetine kapılan, bu uğurda en büyük sermayesi ucuz işgücü olan AKP hükümetinin grevi dahi yasakladığı bir dönemde, her gün birbiri ardına iş “kaza”sı haberleriyle sarsılıyoruz. Yakınlarını her tür tedbirsizlik ve sorumsuzluğa kurban veren aileler örgütleniyor ve her pazar Taksim'de buluşuyor. İş cinayetine kurban gidenlerin yakınları anlatıyor… Polis şiddeti İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin'in ve bizzat Erdoğan'ın verdiği büyük destekle pervasızlığını artıran Emniyet güçleri, sınırsız biber gazı kullanımıyla can almaya devam ediyor. En son Çayan Birben'in ölümü Türkiye'yi dehşete sürüklerken, bu teröre uzak olduğunu düşünen kimi kesimler de Fenerbahçe – Galatasaray maçında kitlesel olarak biber gazıyla tanıştı. Polislerin kullandığı mevcut copların yerini demir copların alması gündemdeyken, Pentagon'un dahi kabul edemediği bir caydırıcı ve yakıcı silahın ithali düşünülüyor… Afet Yasası: Otoriter mekân politikalarının hukuku Neredeyse her doğa olayının afete dönüştüğü coğrafyamızda afetin kendisinin rant aracı haline getirildiği bir yasa 16 Mayıs'ta Meclis'ten geçti. Uzun ismi “Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun” olan ve “afet” kelimesinin adeta çekinilerek kullanıldığı yasanın amacının AKP'nin en önemli rant araçlarından olan “kentsel dönüşüm”ü geniş bir yasal çerçeveye bağlamak ve rantsal mekân politikalarını bir metinde toplamak olduğu anlaşılıyor. Afet Yasası vasıtasıyla otoriter bir piyasanın nasıl işlevlendirileceğine bakıyoruz. BDP Eşbaşkanı Gültan Kışanak Bölgede çatışmalar yaygınlaşırken KCK operasyonları da tüm hızıyla devam ediyor. Ülkenin batısında ise başka bir rüzgâr esiyor. CHP'nin Kürt sorununun çözümü için AKP'ye sunduğu 10 maddelik “yol haritası” gündeme otursa da bu çalışmanın bölgede pek yankı uyandırdığı söylenemez. AKP ise, en azından toplumda yitirdiği meşruiyeti CHP üzerinden tekrar tesis etmek istiyor. Federe Kürdistan Bölge Yönetimi'yle de ilişkilerini sıcak tutarak Kürt hareketini kıskaca almak isteyen hükümet, Öcalan'a yönelik tecridi de istikrarla sürdürüyor. Peki bu gelişmelere karşı BDP nasıl bir yol izleyecek? KCK operasyonlarıyla Kürt siyasetçilerin tasfiye edildiği, Ulusal Kürt Konferansı'na gidilen bir dönemde Ortadoğu'daki Kürt hareketlerine karşı ABD'nin politikası ne yönde? BDP Eş Genel Başkanı Gültan Kışanak'a bağlanıyoruz. Foucault'cu fokoculuk: Işık Ergüden'le “devrimci şiddet” üzerine ‘77 1 Mayıs'ının 35. yıldönümünde, hurafeler ve saptırmalar eşliğinde bir “sol ve şiddet” tartışması yaşadık. Birikim'in şubat sayısında ise yılların çevirmeni Işık Ergüden, “1970'li yıllar Türkiye'sinden bir silahlı propaganda deneyimi: MLSPB” başlıklı yazısıyla konuya “damardan” bir giriş yapmıştı. Bunu, Isabelle Sommier'nin “Devrimci Şiddet” kitabının çevirisi takip etti. Her tür muhalefetin “terör” torbasına atıldığı bugünlerde, Ergüden'le solun şiddetle ilişkisini, bir avangard sanat olarak silahlı propagandayı, bugünün mücadele biçimlerini konuştuk… 1964'te Türk olmayan Türkiyeliler nasıl kovuldu? “Türk olmayan Türkiyelileri nasıl kovduk?!..” 3 Eylül 1994 tarihli Express'te bu başlık altında sunduğumuz dosya, Hülya Demir ve Rıdvan Akar imzalı “İstanbul'un Son Sürgünleri” kitabının izinde, 1964 olaylarının seyrini ele alıyordu. İster Kıbrıs şantajı, ister kurnaz bir sermaye operasyonu, adına ne dersek diyelim, binlerce Yunan uyruklu Rumun bir anda kapı dışarı edilivermesi bugün dinmemiş bir sancı, kapanmamış bir yara. “Biz azınlıklarımızı çok severiz” deyip aba altından sopa göstermelerin, mozaiklerin, mermerlerin, “KKTC'yi Türkiye'ye bağlarız”ların, “Fetih 1453”lerin, “Ayasofya camii” kampanyalarının kör karanlığında yeniden bir hafıza turuna çıkıyoruz. İstanbul'da 87 yıldır yayınlanan Apoyevmatini gazetesinden Mihail Vasilyadis anlatıyor. Bajar'dan Roboski'ye requiem: “Sî û çar ‘heb'” İlk albümü “Nêzbe / Yaklas¸”ı 2009'da yayınlayan, modern rock'tan el alarak şehirli bir Kürt müziği yaratmaya soyunan, Kardes¸ Türküler'in kardeş grubu Bajar, Roboski katliamının acil çağrısına rock'un gazetecilik geleneğinden ilham alarak koştu. Oğuzhan Taş'la “Gazetecilik Etiğinin Meslekî Sınırları” üzerine Oğuzhan Taş'ın “Gazetecilik Etiğinin Meslekî Sınırları” kitabı, medyadaki “etik” söyleminin ardındaki neoliberal politikalara ve gazeteciliğin dönüşümüne mercek tutuyor. Etik kavramını dilinden düşürmeyen, ama en temel ilkeleri çiğneyip duran “profesyonel gazeteciliğe” karşı ne yapılabilir? Mavi Daktilo: Ece Ayhan'ın ana ve mezar kenti Çanakkale'de on yıldır Ece Ayhan Sivil Girişimi (EASG) şairi yaşatmayı sürdürüyor. Buluşma organizasyonu, arşiv kurma ve Ece Ayhan Kültür Evi inşası çalışmaları devam ediyor. Bu yıl “Ece Ayhan ve Sinema” buluşması var. Şehir Hatları: Mersin'de alternatif kentsel dönüşüm, Münih'te direniş mirası, Çerkes şehri Soçi'de Kış Olimpiyatları ve Anti-Maskot Yarışması'nın galibi Aydan Çelik Radyo Express: Fransa seçimleri, Latin Amerika ve İspanya'da kamulaştırma atakları, Michael Hardt ve Antonio Negri'nin deklerasyonu Kozmomilitan: Mayıs ve anarşi, minimal komünizm olarak aşk, Karl Marx'ın Jenny Marx'a mektubu Müzik Dolabı: Korhan Futacı ve Kara Orkestra, The Walkmen, Sun Kil Moon, Eftal Küçük
Express'in 129. sayısı bayilerde ve kitabevlerinde yerini aldı. Bu sayıda “Bir elinde fetva, bir elinde balta” kapağıyla aşağıdaki konulara bakıyoruz: Kürtaj açılımı ve AKP'nin neoliberal biyopolitikası “Fatih ve Abdülhamit'in dev posterlerinin boy gösterdiği AKP kongresinde, nasıl olduysa II. Mahmut ve Mussolini unutuldu. Erdoğan asıl onların halefi. Bir ayağı 1838'de, öbürü 1932'de. Bir elinde fetva, öbüründe balta, Duce marka…” Neden ve nasıl bir sivil anayasa? Yeni bir anayasa niçin ihtiyaç duyuluyor, hâkim muhafazakâr ideoloji bu ihtiyacı karşılayabilir mi? AKP'nin otoriter eğilimleri diktalaşma sinyalleri verirken, demokrasi standartlarını Türkiye'ye yerleştirmek mümkün mü? Yeni anayasa kim için ne vaat ediyor, siyaset iklimimiz hangi tartışmaları gerekli kılıyor? Tutuklu siyasal bilimci Büşra Ersanlı, Demokrat Yargı Derneği'nden Faruk Özsu yazdı, siyaset bilimci Murat Sevinç anlattı… Hava iş kolunda grev yasağı 12 Eylül'ün dahi yapmadığını yaptılar, hava iş kolunda grevi yasakladılar. Büyüdükçe sömürü oranı artan THY, çalışma şartlarında alt sınıra erişmeyi istiyor. AKP'nin emeğe bakışına dair laboratuar niteliğinde olan bu karara karşı THY çalışanları, “özverili çalışmayarak” bile sistemi felce uğrattı. THY yönetiminin gazabına uğrayarak işten çıkarılan Hava-İş üyelerini dinliyoruz… Maktul yakınları anlatıyor: İş kazası değil, cinayet! Hayalî bir büyüme şehvetine kapılan, bu uğurda en büyük sermayesi ucuz işgücü olan AKP hükümetinin grevi dahi yasakladığı bir dönemde, her gün birbiri ardına iş “kaza”sı haberleriyle sarsılıyoruz. Yakınlarını her tür tedbirsizlik ve sorumsuzluğa kurban veren aileler örgütleniyor ve her pazar Taksim'de buluşuyor. İş cinayetine kurban gidenlerin yakınları anlatıyor… Polis şiddeti İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin'in ve bizzat Erdoğan'ın verdiği büyük destekle pervasızlığını artıran Emniyet güçleri, sınırsız biber gazı kullanımıyla can almaya devam ediyor. En son Çayan Birben'in ölümü Türkiye'yi dehşete sürüklerken, bu teröre uzak olduğunu düşünen kimi kesimler de Fenerbahçe – Galatasaray maçında kitlesel olarak biber gazıyla tanıştı. Polislerin kullandığı mevcut copların yerini demir copların alması gündemdeyken, Pentagon'un dahi kabul edemediği bir caydırıcı ve yakıcı silahın ithali düşünülüyor… Afet Yasası: Otoriter mekân politikalarının hukuku Neredeyse her doğa olayının afete dönüştüğü coğrafyamızda afetin kendisinin rant aracı haline getirildiği bir yasa 16 Mayıs'ta Meclis'ten geçti. Uzun ismi “Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun” olan ve “afet” kelimesinin adeta çekinilerek kullanıldığı yasanın amacının AKP'nin en önemli rant araçlarından olan “kentsel dönüşüm”ü geniş bir yasal çerçeveye bağlamak ve rantsal mekân politikalarını bir metinde toplamak olduğu anlaşılıyor. Afet Yasası vasıtasıyla otoriter bir piyasanın nasıl işlevlendirileceğine bakıyoruz. BDP Eşbaşkanı Gültan Kışanak Bölgede çatışmalar yaygınlaşırken KCK operasyonları da tüm hızıyla devam ediyor. Ülkenin batısında ise başka bir rüzgâr esiyor. CHP'nin Kürt sorununun çözümü için AKP'ye sunduğu 10 maddelik “yol haritası” gündeme otursa da bu çalışmanın bölgede pek yankı uyandırdığı söylenemez. AKP ise, en azından toplumda yitirdiği meşruiyeti CHP üzerinden tekrar tesis etmek istiyor. Federe Kürdistan Bölge Yönetimi'yle de ilişkilerini sıcak tutarak Kürt hareketini kıskaca almak isteyen hükümet, Öcalan'a yönelik tecridi de istikrarla sürdürüyor. Peki bu gelişmelere karşı BDP nasıl bir yol izleyecek? KCK operasyonlarıyla Kürt siyasetçilerin tasfiye edildiği, Ulusal Kürt Konferansı'na gidilen bir dönemde Ortadoğu'daki Kürt hareketlerine karşı ABD'nin politikası ne yönde? BDP Eş Genel Başkanı Gültan Kışanak'a bağlanıyoruz. Foucault'cu fokoculuk: Işık Ergüden'le “devrimci şiddet” üzerine ‘77 1 Mayıs'ının 35. yıldönümünde, hurafeler ve saptırmalar eşliğinde bir “sol ve şiddet” tartışması yaşadık. Birikim'in şubat sayısında ise yılların çevirmeni Işık Ergüden, “1970'li yıllar Türkiye'sinden bir silahlı propaganda deneyimi: MLSPB” başlıklı yazısıyla konuya “damardan” bir giriş yapmıştı. Bunu, Isabelle Sommier'nin “Devrimci Şiddet” kitabının çevirisi takip etti. Her tür muhalefetin “terör” torbasına atıldığı bugünlerde, Ergüden'le solun şiddetle ilişkisini, bir avangard sanat olarak silahlı propagandayı, bugünün mücadele biçimlerini konuştuk… 1964'te Türk olmayan Türkiyeliler nasıl kovuldu? “Türk olmayan Türkiyelileri nasıl kovduk?!..” 3 Eylül 1994 tarihli Express'te bu başlık altında sunduğumuz dosya, Hülya Demir ve Rıdvan Akar imzalı “İstanbul'un Son Sürgünleri” kitabının izinde, 1964 olaylarının seyrini ele alıyordu. İster Kıbrıs şantajı, ister kurnaz bir sermaye operasyonu, adına ne dersek diyelim, binlerce Yunan uyruklu Rumun bir anda kapı dışarı edilivermesi bugün dinmemiş bir sancı, kapanmamış bir yara. “Biz azınlıklarımızı çok severiz” deyip aba altından sopa göstermelerin, mozaiklerin, mermerlerin, “KKTC'yi Türkiye'ye bağlarız”ların, “Fetih 1453”lerin, “Ayasofya camii” kampanyalarının kör karanlığında yeniden bir hafıza turuna çıkıyoruz. İstanbul'da 87 yıldır yayınlanan Apoyevmatini gazetesinden Mihail Vasilyadis anlatıyor. Bajar'dan Roboski'ye requiem: “Sî û çar ‘heb'” İlk albümü “Nêzbe / Yaklas¸”ı 2009'da yayınlayan, modern rock'tan el alarak şehirli bir Kürt müziği yaratmaya soyunan, Kardes¸ Türküler'in kardeş grubu Bajar, Roboski katliamının acil çağrısına rock'un gazetecilik geleneğinden ilham alarak koştu. Oğuzhan Taş'la “Gazetecilik Etiğinin Meslekî Sınırları” üzerine Oğuzhan Taş'ın “Gazetecilik Etiğinin Meslekî Sınırları” kitabı, medyadaki “etik” söyleminin ardındaki neoliberal politikalara ve gazeteciliğin dönüşümüne mercek tutuyor. Etik kavramını dilinden düşürmeyen, ama en temel ilkeleri çiğneyip duran “profesyonel gazeteciliğe” karşı ne yapılabilir? Mavi Daktilo: Ece Ayhan'ın ana ve mezar kenti Çanakkale'de on yıldır Ece Ayhan Sivil Girişimi (EASG) şairi yaşatmayı sürdürüyor. Buluşma organizasyonu, arşiv kurma ve Ece Ayhan Kültür Evi inşası çalışmaları devam ediyor. Bu yıl “Ece Ayhan ve Sinema” buluşması var. Şehir Hatları: Mersin'de alternatif kentsel dönüşüm, Münih'te direniş mirası, Çerkes şehri Soçi'de Kış Olimpiyatları ve Anti-Maskot Yarışması'nın galibi Aydan Çelik Radyo Express: Fransa seçimleri, Latin Amerika ve İspanya'da kamulaştırma atakları, Michael Hardt ve Antonio Negri'nin deklerasyonu Kozmomilitan: Mayıs ve anarşi, minimal komünizm olarak aşk, Karl Marx'ın Jenny Marx'a mektubu Müzik Dolabı: Korhan Futacı ve Kara Orkestra, The Walkmen, Sun Kil Moon, Eftal Küçük
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat