#smrgKİTABEVİ Faşist İdeolojinin Doğuşu -

Kondisyon:
Yeni
Dizi Adı:
Ağır
ISBN-10:
9789755396880
Stok Kodu:
1199142581
Boyut:
14x21
Sayfa Sayısı:
352 s.
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2012
Çeviren:
Şule Çiltaş
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
3. Hamur
Dili:
Türkçe
Kategori:
0,00
1199142581
528752
Faşist İdeolojinin Doğuşu -
Faşist İdeolojinin Doğuşu - #smrgKİTABEVİ
0.00
İsrail'li bir tarihçi ve dünyanın önde gelen faşizm uzmanlarından biri olan Zeev Sternhell'in en önemli çalışmasıdır Faşist İdeolojinin Doğuşu. Sternhell bu kitapta faşist ideolojinin köklerini ve faşist hareketin gelişimini büyük bir titizlikle irdeliyor ve tam bir soyağacı çıkarıyor. Bunu yaparken, gerçek beşiği dediği Fransa'daki doğumundan, İtalya'da, 1914'ten itibaren milliyetçiler ve fütüristlerle birleşip çiçeklenişinin izinde, sırtını dayadığı toplumsal mitler, yarattığı psikolojik ve ahlaki zıtlıklara kadar, faşizmin bütün gelişim aşamalarını gözler önüne seriyor. Ayrıca Sternhell, Marksizm'in anti-materyalist ve anti-rasyonalist Sorelci devrimci revizyonunun, kaygıları ekonomik olmaktan çok etik ve ahlaki olan bir revizyonun neden olduğu tartışmaların ışığında, militan faşizmin pek çok siyasi ve entelektüel temsilcisini (Mussolini, Valois, Mosley, José Antonio Primo du Rivera) olduğu kadar faşizme organik olarak bağlı olmayan siyasetçiler ve özellikle Nietzsche, Sorel, Barrès, Labriola, Pareto, Corradini gibi düşünürleri de tek tek irdeliyor. Zeev Sternhell'e göre faşizm, kendi otonomisi ve düşünsel bağımsızlığı içinde, liberalizm ve Marksizm, demokrasi ve pozitivizm gibi yerleşik sistemlere karşı olan, bir kopma ideolojisidir; milliyetçilik ile Marksizmin anti-materyalist revizyonunu birleştirerek, yeni ve kendine özgü toplumsal bir kültürün temellerini atar. Hem toplumsal hem de birey karşıtı bir kültürdür bu. Faşizmi temelde kültürel bir fenomen olarak ele alan Zeev Sternhell, iki savaş arasına sıkışıp kalmış gibi duran söylemlerin günümüzü anlamamıza ne denli yardımcı olduğunu da bize gösteriyor.Çağdaş toplumlarda borçlandırılan, medyalaştırılan, güvenlikleştirilen, temsil edilen olmak üzere dört ana figür tespit ettikten sonra, bunların isyan etme ve kendilerini dönüştürerek iktidar figürleri haline gelme yetisine sahip olduklarını savunuyor. "Herkesin ortak olana erişebildiği ve onu paylaşabildiği adil, eşit ve sürdürülebilir bir toplum kurmayı hayal edebiliyoruz ama onu ete kemiğe büründürme koşulları henüz mevcut değil. Küçük bir azınlığın zenginliği ve silahları elinde bulundurduğu bir dünyada demokratik bir toplum yaratamayız. Kararları hâlâ onu tahrip etmeyi sürdürenler alırken, gezegenin sağlığını iyileştiremeyiz. Zenginler basitçe paralarını ve mülklerini vermeyecek ve tiranlar basitçe silahlarını bırakıp iktidarın dizginlerini bırakmayacak. Son tahlilde onları almak zorunda olan bizleriz... ama yavaş olalım. Mesele bu kadar basit değil." Hardt ve Negri, bu kitapta yasama, yürütme ve yargı erklerinin demokratik ve ortak bir bir kuruluş sürecindeki rollerini ve alacağı biçimler üzerinde fikirler üretirken, aynı zamanda bir kurucu anayasa çalışmasına da katkı sunuyor. "Özneleşme süreci retle başlar. Ben yapmayacağım. Ben sana olan borcumu ödemeyeceğim. Evimizden çıkarılmayı reddederiz. Kemer sıkma önlemleriniz bizi bağlamaz. Tersine biz, aslında zaten bizim olan, servetinize el koymak istiyoruz." "Sen beni temsil edemezsin!" Mücadele devam ediyor, Hardt ve Negri'nin katkılarıyla!
İsrail'li bir tarihçi ve dünyanın önde gelen faşizm uzmanlarından biri olan Zeev Sternhell'in en önemli çalışmasıdır Faşist İdeolojinin Doğuşu. Sternhell bu kitapta faşist ideolojinin köklerini ve faşist hareketin gelişimini büyük bir titizlikle irdeliyor ve tam bir soyağacı çıkarıyor. Bunu yaparken, gerçek beşiği dediği Fransa'daki doğumundan, İtalya'da, 1914'ten itibaren milliyetçiler ve fütüristlerle birleşip çiçeklenişinin izinde, sırtını dayadığı toplumsal mitler, yarattığı psikolojik ve ahlaki zıtlıklara kadar, faşizmin bütün gelişim aşamalarını gözler önüne seriyor. Ayrıca Sternhell, Marksizm'in anti-materyalist ve anti-rasyonalist Sorelci devrimci revizyonunun, kaygıları ekonomik olmaktan çok etik ve ahlaki olan bir revizyonun neden olduğu tartışmaların ışığında, militan faşizmin pek çok siyasi ve entelektüel temsilcisini (Mussolini, Valois, Mosley, José Antonio Primo du Rivera) olduğu kadar faşizme organik olarak bağlı olmayan siyasetçiler ve özellikle Nietzsche, Sorel, Barrès, Labriola, Pareto, Corradini gibi düşünürleri de tek tek irdeliyor. Zeev Sternhell'e göre faşizm, kendi otonomisi ve düşünsel bağımsızlığı içinde, liberalizm ve Marksizm, demokrasi ve pozitivizm gibi yerleşik sistemlere karşı olan, bir kopma ideolojisidir; milliyetçilik ile Marksizmin anti-materyalist revizyonunu birleştirerek, yeni ve kendine özgü toplumsal bir kültürün temellerini atar. Hem toplumsal hem de birey karşıtı bir kültürdür bu. Faşizmi temelde kültürel bir fenomen olarak ele alan Zeev Sternhell, iki savaş arasına sıkışıp kalmış gibi duran söylemlerin günümüzü anlamamıza ne denli yardımcı olduğunu da bize gösteriyor.Çağdaş toplumlarda borçlandırılan, medyalaştırılan, güvenlikleştirilen, temsil edilen olmak üzere dört ana figür tespit ettikten sonra, bunların isyan etme ve kendilerini dönüştürerek iktidar figürleri haline gelme yetisine sahip olduklarını savunuyor. "Herkesin ortak olana erişebildiği ve onu paylaşabildiği adil, eşit ve sürdürülebilir bir toplum kurmayı hayal edebiliyoruz ama onu ete kemiğe büründürme koşulları henüz mevcut değil. Küçük bir azınlığın zenginliği ve silahları elinde bulundurduğu bir dünyada demokratik bir toplum yaratamayız. Kararları hâlâ onu tahrip etmeyi sürdürenler alırken, gezegenin sağlığını iyileştiremeyiz. Zenginler basitçe paralarını ve mülklerini vermeyecek ve tiranlar basitçe silahlarını bırakıp iktidarın dizginlerini bırakmayacak. Son tahlilde onları almak zorunda olan bizleriz... ama yavaş olalım. Mesele bu kadar basit değil." Hardt ve Negri, bu kitapta yasama, yürütme ve yargı erklerinin demokratik ve ortak bir bir kuruluş sürecindeki rollerini ve alacağı biçimler üzerinde fikirler üretirken, aynı zamanda bir kurucu anayasa çalışmasına da katkı sunuyor. "Özneleşme süreci retle başlar. Ben yapmayacağım. Ben sana olan borcumu ödemeyeceğim. Evimizden çıkarılmayı reddederiz. Kemer sıkma önlemleriniz bizi bağlamaz. Tersine biz, aslında zaten bizim olan, servetinize el koymak istiyoruz." "Sen beni temsil edemezsin!" Mücadele devam ediyor, Hardt ve Negri'nin katkılarıyla!
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat