#smrgSAHAF Gölgeler -

Basıldığı Matbaa:
Gazi Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Basımevi
Dizi Adı:
Sanat / Edebiyat Dizisi: 76 / 10
Stok Kodu:
1199046266
Boyut:
14x20
Sayfa Sayısı:
6 + 265 s.
Basım Yeri:
Ankara
Baskı:
1
Basım Tarihi:
1993
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
1. Hamur
Dili:
Türkçe
Kategori:
0,00
1199046266
432263
Gölgeler -
Gölgeler - #smrgSAHAF
0.00
Ahmet Tural'ın bu romanı, Kültür Bakanlığı 1992 Roman Ödülü'nü kazanmıştır.

Kalabalıkta ışıklı kahramanın zaferi üzerine şarkılar söylenmeye, mutlu yüzlerden çevreye gülücükler saçılmaya başladı. Çember boyunca sıralı insanlar, kalabalıktan kopup birer birer ortaya yürüdüler. Yürüdüler ve yürüyüşlerinde sordular: İyi ama ne oldu kötülük, nereye saklandı karanlık?..

Hah, bunu bilmeyecek ne var: Elbet ki bekçinin vücuduna sığındılar... Karanlık göz için, kötülük yürek için. Üstelik iyiliğin de kötülüğün de anası insan. İkisinin de yurdu etten vücut. Tende kolayca yol bulabilirler, damarları geçip rahatça yüreğe ulaşabilirler. Sıcakkan iyiliğe de kötülüğe de güç verir. Sonrasıysa kolay: Kazandıkları güçle göze, kulağa, yüze, ele, ayağa... Akıverirler.

İşte bu nedenle bekçinin yüzündeki o çocuksu pırıltı bir anda yok olmuş, bakışma karanlık çöküvermişti. Kulakları, fısıltıları işitmek istercesine daha bir büyümüş; kan lekeli çatal dili, dudakları arasında bir görünüp bir kaybolmaya başlamıştı. Adaleleri direnmek için değil de saldırmak için şişerken, beli yaylanıp bacakları dikleşmişti. Ardından omuzlan genişleyip vücudu aşılmazlığa ulaşırken, güdük cop uzun bir kılıca dönmüştü... Bu görünüşte, adamın yanakları kötü sözlerle kabardı; kaşları kibirle yükseldi. Baş geriye gitti, saçlar hızla düzeltildi: artık bakış tepedendi...

Adam bu şaşırtıcı değişmeyle birlikte topukları üzerinde öyle bir dönüş yaptı ki, çalımından geçilmez. Bu nedenle bilinçler, gören gözleri, işiten kulakları duralamadan onayladı: Şu bekçi tam bir fesat yuvasıydı!.. Ruhu kara, bakışı ruhundan da kara. Meydan asla ona bırakılmamalı, içindeki kötülüğü çevreye saçmasına fırsat verilmemeliydi. Böyleleri görüldükleri yerde tutulup yere çalınmalı, hiç acınmadan baş aşağı sallandırılmalıydı. Bırakın, saçı yolunmuş ensesi kanarsa kanasın; gözyaşıyla karışmış sümüğü akarsa aksın. Bilinmelidir ki bu tür yaratıklara merhamet, iyiliğin aczidir. İnsanlığın tuzağa düşmesidir. (Kitaptan)

Ahmet Tural'ın bu romanı, Kültür Bakanlığı 1992 Roman Ödülü'nü kazanmıştır.

Kalabalıkta ışıklı kahramanın zaferi üzerine şarkılar söylenmeye, mutlu yüzlerden çevreye gülücükler saçılmaya başladı. Çember boyunca sıralı insanlar, kalabalıktan kopup birer birer ortaya yürüdüler. Yürüdüler ve yürüyüşlerinde sordular: İyi ama ne oldu kötülük, nereye saklandı karanlık?..

Hah, bunu bilmeyecek ne var: Elbet ki bekçinin vücuduna sığındılar... Karanlık göz için, kötülük yürek için. Üstelik iyiliğin de kötülüğün de anası insan. İkisinin de yurdu etten vücut. Tende kolayca yol bulabilirler, damarları geçip rahatça yüreğe ulaşabilirler. Sıcakkan iyiliğe de kötülüğe de güç verir. Sonrasıysa kolay: Kazandıkları güçle göze, kulağa, yüze, ele, ayağa... Akıverirler.

İşte bu nedenle bekçinin yüzündeki o çocuksu pırıltı bir anda yok olmuş, bakışma karanlık çöküvermişti. Kulakları, fısıltıları işitmek istercesine daha bir büyümüş; kan lekeli çatal dili, dudakları arasında bir görünüp bir kaybolmaya başlamıştı. Adaleleri direnmek için değil de saldırmak için şişerken, beli yaylanıp bacakları dikleşmişti. Ardından omuzlan genişleyip vücudu aşılmazlığa ulaşırken, güdük cop uzun bir kılıca dönmüştü... Bu görünüşte, adamın yanakları kötü sözlerle kabardı; kaşları kibirle yükseldi. Baş geriye gitti, saçlar hızla düzeltildi: artık bakış tepedendi...

Adam bu şaşırtıcı değişmeyle birlikte topukları üzerinde öyle bir dönüş yaptı ki, çalımından geçilmez. Bu nedenle bilinçler, gören gözleri, işiten kulakları duralamadan onayladı: Şu bekçi tam bir fesat yuvasıydı!.. Ruhu kara, bakışı ruhundan da kara. Meydan asla ona bırakılmamalı, içindeki kötülüğü çevreye saçmasına fırsat verilmemeliydi. Böyleleri görüldükleri yerde tutulup yere çalınmalı, hiç acınmadan baş aşağı sallandırılmalıydı. Bırakın, saçı yolunmuş ensesi kanarsa kanasın; gözyaşıyla karışmış sümüğü akarsa aksın. Bilinmelidir ki bu tür yaratıklara merhamet, iyiliğin aczidir. İnsanlığın tuzağa düşmesidir. (Kitaptan)

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat