#smrgSAHAF Gün Ağarmasa - 2002

Basıldığı Matbaa:
Melisa Matbaacılık
Dizi Adı:
Türk Edebiyatı
ISBN-10:
9752970664
Stok Kodu:
1199033430
Boyut:
14x20
Sayfa Sayısı:
215 s.
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2002
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
3. Hamur
Dili:
Türkçe
Kategori:
0,00
1199033430
419518
Gün Ağarmasa -        2002
Gün Ağarmasa - 2002 #smrgSAHAF
0.00
Celal, gece yarısı televizyonu kapatıp uyumak üzereyken, ekranda ansızın bir kepçenin bir binanın duvarını yıkmaya çalıştığını görür. Biraz daha dikkatli baktığında ise o binanın gençliğini geçirdiği cezaevi; duvarın da, içinde altı yıl kaldığı kendi koğuşunun duvarı olduğunu fark eder. “Hayata Dönüş” operasyonu başlamıştır...

Bellidir, upuzun bir gece olacaktır; ekran ölüm haberleriyle kanamaktadır. Korkunun yüzü gelir sonra, çaresizliğin, ve özlemin yüzü. Sonra da cesaretle, savaşla, aşkla geçmiş günlerden kopup gelen bir hayaletler ordusu kuşatır geceyi. Derken bir sessizlik çöker ve karanlığın içinde bir yüreğin kıpırtısı duyulmaya başlar.

Celal'in gördüğü, ölümün kırbacıyla terbiye edilen bir ülkenin resmidir. Her kaybın şehitlik mertebesine çıkarıldığı, şiddetten soluk almaya fırsat bulamayan bir ülkenin fotoğrafı. Dibe vurmuş acılar, içe atılmış öfkeler, sadece ruhları ıslatmış gözyaşları, unutturulmaya çalışılan eski güzel günler ve bir zamanlar hayatı dönüştürmeye, tarihe yön vermeye cüret etmiş, şimdilerdeyse hayattaki ve tarihteki yerini arayan bir kuşak...

Nihayet o sarsıcı soru: “Nasıl bir insan olarak öleceğim?” Cevabını sessizlikte bekleyen, yazıldığı geceyle aynı hızda geçivermişçesine yaşanan bir hayatın sorusudur belki de bu.

Osman Akınhay, ölüme karşı hayata tutunmaya çalışan bu romanında, ortalama bir devrimci karakter üzerinden başarılı geri dönüşlerle, ‘78 kuşağının kabuk bağlamış yaralarını kaşıyarak, “kendimizi kendi durduğumuz yerden” anlamaya çalışıyor. “Gün Ağarmasa, gündüzlerin geceyi bile fenerle aratacak kadar karanlık olduğu bir yerde ve anda atılan insani bir çığlık...(Arka Kapak'tan)

Celal, gece yarısı televizyonu kapatıp uyumak üzereyken, ekranda ansızın bir kepçenin bir binanın duvarını yıkmaya çalıştığını görür. Biraz daha dikkatli baktığında ise o binanın gençliğini geçirdiği cezaevi; duvarın da, içinde altı yıl kaldığı kendi koğuşunun duvarı olduğunu fark eder. “Hayata Dönüş” operasyonu başlamıştır...

Bellidir, upuzun bir gece olacaktır; ekran ölüm haberleriyle kanamaktadır. Korkunun yüzü gelir sonra, çaresizliğin, ve özlemin yüzü. Sonra da cesaretle, savaşla, aşkla geçmiş günlerden kopup gelen bir hayaletler ordusu kuşatır geceyi. Derken bir sessizlik çöker ve karanlığın içinde bir yüreğin kıpırtısı duyulmaya başlar.

Celal'in gördüğü, ölümün kırbacıyla terbiye edilen bir ülkenin resmidir. Her kaybın şehitlik mertebesine çıkarıldığı, şiddetten soluk almaya fırsat bulamayan bir ülkenin fotoğrafı. Dibe vurmuş acılar, içe atılmış öfkeler, sadece ruhları ıslatmış gözyaşları, unutturulmaya çalışılan eski güzel günler ve bir zamanlar hayatı dönüştürmeye, tarihe yön vermeye cüret etmiş, şimdilerdeyse hayattaki ve tarihteki yerini arayan bir kuşak...

Nihayet o sarsıcı soru: “Nasıl bir insan olarak öleceğim?” Cevabını sessizlikte bekleyen, yazıldığı geceyle aynı hızda geçivermişçesine yaşanan bir hayatın sorusudur belki de bu.

Osman Akınhay, ölüme karşı hayata tutunmaya çalışan bu romanında, ortalama bir devrimci karakter üzerinden başarılı geri dönüşlerle, ‘78 kuşağının kabuk bağlamış yaralarını kaşıyarak, “kendimizi kendi durduğumuz yerden” anlamaya çalışıyor. “Gün Ağarmasa, gündüzlerin geceyi bile fenerle aratacak kadar karanlık olduğu bir yerde ve anda atılan insani bir çığlık...(Arka Kapak'tan)

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat