#smrgSAHAF Hattat Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır Hayatı ve Eserleri -

Stok Kodu:
1199105100
Boyut:
21x29
Sayfa Sayısı:
4 + 96 s.
Basım Yeri:
Antalya
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2013
Kapak Türü:
Ciltli
Kağıt Türü:
Kuşe Kağıt
Dili:
Türkçe
0,00
1199105100
490887
Hattat Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır Hayatı ve Eserleri -
Hattat Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır Hayatı ve Eserleri - #smrgSAHAF
0.00
100 yıldır gizli kalmış yönleriyle Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır'ın hayatı ve eserleri isimli kitap, Dr. Necmi Atik tarafından kültür hayatımıza kazandırıldı.

Elmalılı'nın çeşitli sanatlara olan ilgisinin ve bu sanatlarda ustalık noktasındaki iştigalinin derûnunda yatan, ilâhi sanatını sebeplere ve gizli hikmetlere bağlayan Allah'ı tanıma iştiyâkı, eserden müessire gidiş ve Rasûlüne indirdiği Kur'ân'ı anlama arzusudur. Bir dörtlüğünde bu konuyu şöyle dile getirir:

Hattım felekte böyle bir nazmı buldu amma
Kaddim de dâle döndü ömrümce meşk yüzünden
Mânâ iken muradım nakşında derde düştüm
Gönlüm ne çekti bilsen dünyada aşk yüzünden

Elmalılı herşeyin anlam kazanmasının Allah'ı tanımak ve O'na inanmakla mümkün olacağını şöyle ifade eder: ''Bütün ilimler ve sanatlar küçük küçük birer konu etrafında bilgilerimizi düzenleye düzenleye nihayet son düzenlemede bir yüksek ilim ile bizi bir birlik huzuruna yükseltmek için çalışır durur.''

ELMALILI MUHAMMED HAMDİ YAZIR (d. 1878, Antalya – ö. 27 Mayıs 1942, İstanbul) Türkçe Kur'an tefsirlerinden birini telif etmiş din adamı, tercüman ve hattat. Okan Bayülgen'in öz dedesidir.

1878'de Antalya'nın Elmalı kazasında doğdu. Ailesi aslen Burdurlu olup, babası Hoca Numan Efendi'dir. Numan Efendi daha küçük yaşlardayken Burdur'un Gölhisar kazasının (Yazır Türkmenlerince kurulmuş) Yazır Köyü'nden ayrılarak Elmalı'ya gelmiş, tahsilini orada tamamlamış, Şeriye Mahkemesi başkâtibi olmuştur. Annesi Elmalı alimlerinden Esad Efendi'nin kızı Fatma Hanım'dır.

Türkçenin yanında Arapça ve Farsça ile şiir yazacak kadar üst seviyede bir bilgiye sahipti. Ancak yazılarında sade bir Türkçe kullanmıştır. Bunların yanı sıra Fransızca da bilmektedir. "El-metalip ve'l-mezahip" adında Fransızcadan tercüme ettiği bir felsefe tarihi kitabı vardır.

Muhammed Hamdi Yazır, ilk ve ortaokul tahsilini Elmalı'da Rüşdiye Mektebi'nde gördü. Hafızlığını da tamamladıktan sonra, Arapça okudu ve İslami ilimleri öğrenmek için, dayısı Hoca Mustafa Sarılar Efendi ile birlikte 1895'de İstanbul'a geldi. Kayserili Mahmud Hamdi Efendi'nin Beyazıt Camii'ndeki derslerine devam etti. Oflu Mahmut Kamil Efendi'den fıkıh dersleri aldı. Devrin ileri gelen değerli hocalarından ders görerek icâzet aldı.

Mekteb-i Nuvvab'a girdi ve buradan birincilikle mezun olarak kadılık icazeti aldı. 1905'ten itibaren Beyazıt Camii'nde talebelere ders vermeye başladı ve bu hizmeti 1908 yılına kadar devam etti. Bu arada Şeyhülislamlık'ta Mektubi Kalemi'ne dahil edildi. Bir yandan da Nuvvab'da ve Mülkiye Mektebi'nde ahkam-ı evkaf, Medrese-t-ül Vaizin'de fıkıh, Süleymaniye Medresesi'nde mantık derslerini okutmayı sürdürdü. 1908 yılında dersiâm oldu. Devrin ünlü hattatları Sami Efendi ve Bakkal Arif Efendi'den hat dersleri aldı. Mustafa Kemal Atatürk'ün Kur'an-ı Kerim'i ilk kez Türkçe tefsir etmesi için vazifelendirdiği Mehmet Akif Ersoy'dan sonraki ikinci kişidir.

II. Meşrutiyet'in ilanından sonra Meclis-i Mebusan'a Antalya mebusu olarak girdi. Şeyhülislam fetvayı vermediği için, 1. Fetva Emini olarak II. Abdülhamit'in tahttan alınması için gereken fetvayı İttihad Terakkicilerin isteği doğrultusunda yazdı. Daha sonra da karşı cephede olan Hürriyet ve İtilaf Fırkası'nda faaliyetlerini sürdürdü. Daha sonra sırasıyla, Dar-ül Hikmet-ül İslamiye azalığına (Ağustos 1918), Nisan 1919'da bu kurumun başkanlığına tayin edildi. Damat Ferit Paşa'nın kabinelerinde Evkaf (Vakıflar) Nazırı olarak vazife yaptı. Eylül 1919'da Ayan Meclisi üyeliğine getirildi. İttihat ve Terakki'nin ilim şubesinde vazife yaptı.

1909 yılında Mülkiye Mektebi'nde Ahkâm-ı Evkâf ve Arâzî dersleri okutmuş ve yine aynı yıllarda Mekteb-i Kuzâtta "Fıkıh" dersleri vermiştir. Daha sonra Darü'l-Hikmeti'l-İslâmiye (Şeyhü'l-İslâmlığa bağlı Yüksek Müşavere Heyeti) üyeliğine ve bir müddet sonra da başkanlığına tayin edilmiştir. I. Dünya Savaşı'ndan sonra Evkaf Nazırlığı'nda bulunmuş ve bu sırada Âyan Meclisi üyesi olmuştur.

Varlığın ve bilginin bilimsel olarak araştırılması (Felsefe) ile de ilgilenen Elmalılı Hamdi Yazır, batılı yazarların eserlerini de tercüme etmiştir. Bu eserlerde ileri sürülen konulara eleştirel yaklaşım sergileyen Elmalılı Hamdi Efendi, felsefe ve din arasında cereyan eden tartışmalara çözüm bulmaya çalışmıştır. Filozofların gerçeği kavrayamadıklarını belirtmiş, akıl ile iman bütünleştiği zaman gerçeğin kavranıp doğrulanabileceği fikrini savunmuştur.

Cumhuriyetin ilanı esnasında Medrese-t-ül Mütehassisin'de mantık dersleri okutuyordu. Damat Ferit Paşa kabinelerindeki görevi dolayısıyla, bu kabinelerin Milli Mücadele aleyhine verdiği kararlarda sorumluluğu bulunduğu gerekçesiyle gıyabında idama mahkûm edildiyse de, aynı zamanda yeğeni Emin Paksüt'ün kayınpederi olan Kel Ali'nin başkanlık ettiği Ankara İstiklal Mahkemesi'nde yapılan muhakemesinden sonra suçsuzluğu tespit edilerek beraat etti.

Elmalılı Hafız Muhammed Hamdi Yazır, Uzun zaman devam eden kalp yetmezliği rahatsızlığından ötürü Erenköy'de 27 Mayıs 1942'de vefat etti. Kabri Sahrayı Cedit Mezarlığı'ndadır.

Beyânül-Hak ve Sebîlürreşad dergilerinde Küçük Hamdi veya Elmalılı Küçük Hamdi mahlası ile makalelerini yayınlanmıştır. Tefsirinde ise Elmalılı Hamdi Yazır imzasıyla eserini yayınlamıştır.

100 yıldır gizli kalmış yönleriyle Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır'ın hayatı ve eserleri isimli kitap, Dr. Necmi Atik tarafından kültür hayatımıza kazandırıldı.

Elmalılı'nın çeşitli sanatlara olan ilgisinin ve bu sanatlarda ustalık noktasındaki iştigalinin derûnunda yatan, ilâhi sanatını sebeplere ve gizli hikmetlere bağlayan Allah'ı tanıma iştiyâkı, eserden müessire gidiş ve Rasûlüne indirdiği Kur'ân'ı anlama arzusudur. Bir dörtlüğünde bu konuyu şöyle dile getirir:

Hattım felekte böyle bir nazmı buldu amma
Kaddim de dâle döndü ömrümce meşk yüzünden
Mânâ iken muradım nakşında derde düştüm
Gönlüm ne çekti bilsen dünyada aşk yüzünden

Elmalılı herşeyin anlam kazanmasının Allah'ı tanımak ve O'na inanmakla mümkün olacağını şöyle ifade eder: ''Bütün ilimler ve sanatlar küçük küçük birer konu etrafında bilgilerimizi düzenleye düzenleye nihayet son düzenlemede bir yüksek ilim ile bizi bir birlik huzuruna yükseltmek için çalışır durur.''

ELMALILI MUHAMMED HAMDİ YAZIR (d. 1878, Antalya – ö. 27 Mayıs 1942, İstanbul) Türkçe Kur'an tefsirlerinden birini telif etmiş din adamı, tercüman ve hattat. Okan Bayülgen'in öz dedesidir.

1878'de Antalya'nın Elmalı kazasında doğdu. Ailesi aslen Burdurlu olup, babası Hoca Numan Efendi'dir. Numan Efendi daha küçük yaşlardayken Burdur'un Gölhisar kazasının (Yazır Türkmenlerince kurulmuş) Yazır Köyü'nden ayrılarak Elmalı'ya gelmiş, tahsilini orada tamamlamış, Şeriye Mahkemesi başkâtibi olmuştur. Annesi Elmalı alimlerinden Esad Efendi'nin kızı Fatma Hanım'dır.

Türkçenin yanında Arapça ve Farsça ile şiir yazacak kadar üst seviyede bir bilgiye sahipti. Ancak yazılarında sade bir Türkçe kullanmıştır. Bunların yanı sıra Fransızca da bilmektedir. "El-metalip ve'l-mezahip" adında Fransızcadan tercüme ettiği bir felsefe tarihi kitabı vardır.

Muhammed Hamdi Yazır, ilk ve ortaokul tahsilini Elmalı'da Rüşdiye Mektebi'nde gördü. Hafızlığını da tamamladıktan sonra, Arapça okudu ve İslami ilimleri öğrenmek için, dayısı Hoca Mustafa Sarılar Efendi ile birlikte 1895'de İstanbul'a geldi. Kayserili Mahmud Hamdi Efendi'nin Beyazıt Camii'ndeki derslerine devam etti. Oflu Mahmut Kamil Efendi'den fıkıh dersleri aldı. Devrin ileri gelen değerli hocalarından ders görerek icâzet aldı.

Mekteb-i Nuvvab'a girdi ve buradan birincilikle mezun olarak kadılık icazeti aldı. 1905'ten itibaren Beyazıt Camii'nde talebelere ders vermeye başladı ve bu hizmeti 1908 yılına kadar devam etti. Bu arada Şeyhülislamlık'ta Mektubi Kalemi'ne dahil edildi. Bir yandan da Nuvvab'da ve Mülkiye Mektebi'nde ahkam-ı evkaf, Medrese-t-ül Vaizin'de fıkıh, Süleymaniye Medresesi'nde mantık derslerini okutmayı sürdürdü. 1908 yılında dersiâm oldu. Devrin ünlü hattatları Sami Efendi ve Bakkal Arif Efendi'den hat dersleri aldı. Mustafa Kemal Atatürk'ün Kur'an-ı Kerim'i ilk kez Türkçe tefsir etmesi için vazifelendirdiği Mehmet Akif Ersoy'dan sonraki ikinci kişidir.

II. Meşrutiyet'in ilanından sonra Meclis-i Mebusan'a Antalya mebusu olarak girdi. Şeyhülislam fetvayı vermediği için, 1. Fetva Emini olarak II. Abdülhamit'in tahttan alınması için gereken fetvayı İttihad Terakkicilerin isteği doğrultusunda yazdı. Daha sonra da karşı cephede olan Hürriyet ve İtilaf Fırkası'nda faaliyetlerini sürdürdü. Daha sonra sırasıyla, Dar-ül Hikmet-ül İslamiye azalığına (Ağustos 1918), Nisan 1919'da bu kurumun başkanlığına tayin edildi. Damat Ferit Paşa'nın kabinelerinde Evkaf (Vakıflar) Nazırı olarak vazife yaptı. Eylül 1919'da Ayan Meclisi üyeliğine getirildi. İttihat ve Terakki'nin ilim şubesinde vazife yaptı.

1909 yılında Mülkiye Mektebi'nde Ahkâm-ı Evkâf ve Arâzî dersleri okutmuş ve yine aynı yıllarda Mekteb-i Kuzâtta "Fıkıh" dersleri vermiştir. Daha sonra Darü'l-Hikmeti'l-İslâmiye (Şeyhü'l-İslâmlığa bağlı Yüksek Müşavere Heyeti) üyeliğine ve bir müddet sonra da başkanlığına tayin edilmiştir. I. Dünya Savaşı'ndan sonra Evkaf Nazırlığı'nda bulunmuş ve bu sırada Âyan Meclisi üyesi olmuştur.

Varlığın ve bilginin bilimsel olarak araştırılması (Felsefe) ile de ilgilenen Elmalılı Hamdi Yazır, batılı yazarların eserlerini de tercüme etmiştir. Bu eserlerde ileri sürülen konulara eleştirel yaklaşım sergileyen Elmalılı Hamdi Efendi, felsefe ve din arasında cereyan eden tartışmalara çözüm bulmaya çalışmıştır. Filozofların gerçeği kavrayamadıklarını belirtmiş, akıl ile iman bütünleştiği zaman gerçeğin kavranıp doğrulanabileceği fikrini savunmuştur.

Cumhuriyetin ilanı esnasında Medrese-t-ül Mütehassisin'de mantık dersleri okutuyordu. Damat Ferit Paşa kabinelerindeki görevi dolayısıyla, bu kabinelerin Milli Mücadele aleyhine verdiği kararlarda sorumluluğu bulunduğu gerekçesiyle gıyabında idama mahkûm edildiyse de, aynı zamanda yeğeni Emin Paksüt'ün kayınpederi olan Kel Ali'nin başkanlık ettiği Ankara İstiklal Mahkemesi'nde yapılan muhakemesinden sonra suçsuzluğu tespit edilerek beraat etti.

Elmalılı Hafız Muhammed Hamdi Yazır, Uzun zaman devam eden kalp yetmezliği rahatsızlığından ötürü Erenköy'de 27 Mayıs 1942'de vefat etti. Kabri Sahrayı Cedit Mezarlığı'ndadır.

Beyânül-Hak ve Sebîlürreşad dergilerinde Küçük Hamdi veya Elmalılı Küçük Hamdi mahlası ile makalelerini yayınlanmıştır. Tefsirinde ise Elmalılı Hamdi Yazır imzasıyla eserini yayınlamıştır.

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat