#smrgSAHAF Heidegger -

Basıldığı Matbaa:
Cantekin Matbaacılık
Dizi Adı:
Felsefe 14
ISBN-10:
9789758717552
Hazırlayan:
Editörler: Özgür Aktok; Metin Bal
Stok Kodu:
1199115729
Boyut:
16x24
Sayfa Sayısı:
423 s.
Basım Yeri:
Ankara
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2010
Çeviren:
Özgür Aktok; Metin Bal, Çetin Balanuye, Yasemin Çı
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
3. Hamur
Dili:
Türkçe
Kategori:
0,00
1199115729
501453
Heidegger -
Heidegger - #smrgSAHAF
0.00
Düşünceyi mesken tutmuş bir filozofun patikalarından derlenmiş bu önemli metinler, Heidegger'in bizleri çağırışına uygun düşecek şekilde, bu sefer ilk defa Türkçede yankı bulmaktadır.

Bir isimden fazlası yoktu aslında ortada; ama bu isim Almanya'yı baştan başa adeta gizemli bir kral hakkındaki söylenti gibi dolaşmaktaydı…Bu yüzyılın tinsel çehresini belirlemeye yardım eden, var olduğundan haklı nedenlerle kuşku duyacağımız şey bir “Heidegger felsefesi” değil, “Heidegger'in düşünüşü”dür… Heidegger'in düşüncesi yoluyla esen rüzgâr tıpkı binlerce yıl öncesinden Platon'un eserlerinden bize doğru savrulan rüzgar gibi bu yüzyıla ait değildir. Çok eski çağlardan gelmektedir ve geridebıraktığı, kendi tamamına ermiş bir şeydir. Tüm kendini tamamlamış şeyler gibi, o da o eski çağlara geri döner.

Hannah Arendt

Varlık ve Zaman epistemik ve soyut aklı ön plana çıkartarak insanları “akılcı hayvanlar” olarak ortaya koymaz. Insanları “dünyadavarlık”, yani dünyanın zengin dokusuyla iş gören varlıklar olarak ele alır. Bu dünya öncelikli olarak el-verir, kullanıma hazır nitelikleriyle insanların karşısına çıkar. Bu meşguliyet, insanın dünyaya olan bağının temelinden desteklendiği bir “kaygılanım”ya da “kaygılı olma” biçimi tarafından yönlendirilir.

Fred R. Dallymayr

Heidegger sanatın özünün şiirleştirme süreci olduğunu ileri sürer. Onun anlatmak istediği şey, sanatın doğasının halihazırda biçimlendirilmiş bir şeyi dönüştürmeye ya da zaten varlıkta bulunan bir şeyi kopyalamaya dayanmadığıdır. Sanat yapıtında bulunan doğruluk olayının özü, onun açık bir yere açıklığını vermesidir…Şair, miras aldığı ve kullandığı dile öylesine bağlıdır ki, onun şiirsel sanat yapıtının dili, sadece aynı dili kullananlara ulaşabilir.

Hans-Georg Gadamer

Yoksul bir çağda şairler “uçup gitmiş tanrıların izlerinin şarkısını” duyarlar ve “yakın ölümlülerin, dönüm noktasına giden ... yol”un izini sürerler. Elbette, Heidegger'in geç düşüncesinde gösterdiği gibi tüm bunlar unutulmuş varlık sorunuyla ilgilidir.

Annemarie Gethmann-Siefert

Düşünceyi mesken tutmuş bir filozofun patikalarından derlenmiş bu önemli metinler, Heidegger'in bizleri çağırışına uygun düşecek şekilde, bu sefer ilk defa Türkçede yankı bulmaktadır.

Bir isimden fazlası yoktu aslında ortada; ama bu isim Almanya'yı baştan başa adeta gizemli bir kral hakkındaki söylenti gibi dolaşmaktaydı…Bu yüzyılın tinsel çehresini belirlemeye yardım eden, var olduğundan haklı nedenlerle kuşku duyacağımız şey bir “Heidegger felsefesi” değil, “Heidegger'in düşünüşü”dür… Heidegger'in düşüncesi yoluyla esen rüzgâr tıpkı binlerce yıl öncesinden Platon'un eserlerinden bize doğru savrulan rüzgar gibi bu yüzyıla ait değildir. Çok eski çağlardan gelmektedir ve geridebıraktığı, kendi tamamına ermiş bir şeydir. Tüm kendini tamamlamış şeyler gibi, o da o eski çağlara geri döner.

Hannah Arendt

Varlık ve Zaman epistemik ve soyut aklı ön plana çıkartarak insanları “akılcı hayvanlar” olarak ortaya koymaz. Insanları “dünyadavarlık”, yani dünyanın zengin dokusuyla iş gören varlıklar olarak ele alır. Bu dünya öncelikli olarak el-verir, kullanıma hazır nitelikleriyle insanların karşısına çıkar. Bu meşguliyet, insanın dünyaya olan bağının temelinden desteklendiği bir “kaygılanım”ya da “kaygılı olma” biçimi tarafından yönlendirilir.

Fred R. Dallymayr

Heidegger sanatın özünün şiirleştirme süreci olduğunu ileri sürer. Onun anlatmak istediği şey, sanatın doğasının halihazırda biçimlendirilmiş bir şeyi dönüştürmeye ya da zaten varlıkta bulunan bir şeyi kopyalamaya dayanmadığıdır. Sanat yapıtında bulunan doğruluk olayının özü, onun açık bir yere açıklığını vermesidir…Şair, miras aldığı ve kullandığı dile öylesine bağlıdır ki, onun şiirsel sanat yapıtının dili, sadece aynı dili kullananlara ulaşabilir.

Hans-Georg Gadamer

Yoksul bir çağda şairler “uçup gitmiş tanrıların izlerinin şarkısını” duyarlar ve “yakın ölümlülerin, dönüm noktasına giden ... yol”un izini sürerler. Elbette, Heidegger'in geç düşüncesinde gösterdiği gibi tüm bunlar unutulmuş varlık sorunuyla ilgilidir.

Annemarie Gethmann-Siefert

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat