#smrgKİTABEVİ İçimde Kırık Zaman - 2025
Editör:
Kondisyon:
Yeni
Sunuş / Önsöz / Sonsöz / Giriş:
Basıldığı Matbaa:
Dizi Adı:
ISBN-10:
Hazırlayan:
Cilt:
Amerikan Cilt
Ciltçi:
Boyut:
14x21
Sayfa Sayısı:
288
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2025
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
Enso
Dili:
Türkçe
Kategori:
indirimli
189,00
Havale/EFT ile:
183,33
Siparişiniz 4&6 iş günü arasında kargoda
1199252730
639801
https://www.simurgkitabevi.com/icimde-kirik-zaman-2025
İçimde Kırık Zaman - 2025 #smrgKİTABEVİ
189.00
Ya, “Artık her şeyi karıştırıyor, bunadı” dediklerimiz yaşadıkları günde mutlu olmadıkları için bilerek, kendi istekleriyle geçmişe dönüyor, geçmişte yaşamayı yeğliyorlarsa?
Her yaşamın kıvrımlarında sessizlik vardır, kişinin iç sesine çarpa çarpa büyüyen. Ve gün gelir, dev dalgalara dönüşen sessizlikte yaşamla zaman arasındaki ince perde yırtılır ve kişi belleğinde gezinirken hem geçmişi anlama hem de kendisini yeniden yazma çabasına girer; unutulmanın kıyısında kalmış, hatırladığının farkında bile olmadığı duygularla, kelimelerle...
Ahmet Erözenci, hafızanın kapılarını araladığı bu romanında, sarsıcı, içsel, şiirsel bir yolculukla okurlarını sessiz bir yaşam tanıklığına çağırıyor...
“Kimse anlamıyor geçmişte yaşamayı yeğlememin nedeninin bugünden kaçma değil, o benin olabilecek en mutlu ben olduğumu ancak bu yaşımda algıladığımı... Ve öyle geliyor ki sonrasında kendime yaşattığım her olay, attığım her adım o sobanın sıcaklığını yakalama, sofraya naylon örtüyü serme, plastik ekmek sepetini getirme, ahizeli telefonun çalmasını bekleme çabasıymış sadece. Ne ilginç değil mi? Kurşun askerlerimle saatlerce oynadığımda, ‘Ne geniş hayal gücü var... Saatlerce oyalıyor kendini' diyerek severlerdi.
Şimdi de hayal dünyasındayım ama, ‘Bunadı' diyorlar.”
Her yaşamın kıvrımlarında sessizlik vardır, kişinin iç sesine çarpa çarpa büyüyen. Ve gün gelir, dev dalgalara dönüşen sessizlikte yaşamla zaman arasındaki ince perde yırtılır ve kişi belleğinde gezinirken hem geçmişi anlama hem de kendisini yeniden yazma çabasına girer; unutulmanın kıyısında kalmış, hatırladığının farkında bile olmadığı duygularla, kelimelerle...
Ahmet Erözenci, hafızanın kapılarını araladığı bu romanında, sarsıcı, içsel, şiirsel bir yolculukla okurlarını sessiz bir yaşam tanıklığına çağırıyor...
“Kimse anlamıyor geçmişte yaşamayı yeğlememin nedeninin bugünden kaçma değil, o benin olabilecek en mutlu ben olduğumu ancak bu yaşımda algıladığımı... Ve öyle geliyor ki sonrasında kendime yaşattığım her olay, attığım her adım o sobanın sıcaklığını yakalama, sofraya naylon örtüyü serme, plastik ekmek sepetini getirme, ahizeli telefonun çalmasını bekleme çabasıymış sadece. Ne ilginç değil mi? Kurşun askerlerimle saatlerce oynadığımda, ‘Ne geniş hayal gücü var... Saatlerce oyalıyor kendini' diyerek severlerdi.
Şimdi de hayal dünyasındayım ama, ‘Bunadı' diyorlar.”
Ya, “Artık her şeyi karıştırıyor, bunadı” dediklerimiz yaşadıkları günde mutlu olmadıkları için bilerek, kendi istekleriyle geçmişe dönüyor, geçmişte yaşamayı yeğliyorlarsa?
Her yaşamın kıvrımlarında sessizlik vardır, kişinin iç sesine çarpa çarpa büyüyen. Ve gün gelir, dev dalgalara dönüşen sessizlikte yaşamla zaman arasındaki ince perde yırtılır ve kişi belleğinde gezinirken hem geçmişi anlama hem de kendisini yeniden yazma çabasına girer; unutulmanın kıyısında kalmış, hatırladığının farkında bile olmadığı duygularla, kelimelerle...
Ahmet Erözenci, hafızanın kapılarını araladığı bu romanında, sarsıcı, içsel, şiirsel bir yolculukla okurlarını sessiz bir yaşam tanıklığına çağırıyor...
“Kimse anlamıyor geçmişte yaşamayı yeğlememin nedeninin bugünden kaçma değil, o benin olabilecek en mutlu ben olduğumu ancak bu yaşımda algıladığımı... Ve öyle geliyor ki sonrasında kendime yaşattığım her olay, attığım her adım o sobanın sıcaklığını yakalama, sofraya naylon örtüyü serme, plastik ekmek sepetini getirme, ahizeli telefonun çalmasını bekleme çabasıymış sadece. Ne ilginç değil mi? Kurşun askerlerimle saatlerce oynadığımda, ‘Ne geniş hayal gücü var... Saatlerce oyalıyor kendini' diyerek severlerdi.
Şimdi de hayal dünyasındayım ama, ‘Bunadı' diyorlar.”
Her yaşamın kıvrımlarında sessizlik vardır, kişinin iç sesine çarpa çarpa büyüyen. Ve gün gelir, dev dalgalara dönüşen sessizlikte yaşamla zaman arasındaki ince perde yırtılır ve kişi belleğinde gezinirken hem geçmişi anlama hem de kendisini yeniden yazma çabasına girer; unutulmanın kıyısında kalmış, hatırladığının farkında bile olmadığı duygularla, kelimelerle...
Ahmet Erözenci, hafızanın kapılarını araladığı bu romanında, sarsıcı, içsel, şiirsel bir yolculukla okurlarını sessiz bir yaşam tanıklığına çağırıyor...
“Kimse anlamıyor geçmişte yaşamayı yeğlememin nedeninin bugünden kaçma değil, o benin olabilecek en mutlu ben olduğumu ancak bu yaşımda algıladığımı... Ve öyle geliyor ki sonrasında kendime yaşattığım her olay, attığım her adım o sobanın sıcaklığını yakalama, sofraya naylon örtüyü serme, plastik ekmek sepetini getirme, ahizeli telefonun çalmasını bekleme çabasıymış sadece. Ne ilginç değil mi? Kurşun askerlerimle saatlerce oynadığımda, ‘Ne geniş hayal gücü var... Saatlerce oyalıyor kendini' diyerek severlerdi.
Şimdi de hayal dünyasındayım ama, ‘Bunadı' diyorlar.”
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.