#smrgSAHAF İstanbul'un Son Sürgünleri: 1964'te Rumların Sınırdışı Edilmesi - 1994

Basıldığı Matbaa:
Şefik Matbaası
Dizi Adı:
Tarih - Politika Dizisi
Stok Kodu:
1199028232
Boyut:
14x20
Sayfa Sayısı:
230+8 s. fotoğraf
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
3
Basım Tarihi:
1994
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
3. Hamur
Dili:
Türkçe
Kategori:
0,00
1199028232
414322
İstanbul'un Son Sürgünleri: 1964'te Rumların Sınırdışı Edilmesi -        1994
İstanbul'un Son Sürgünleri: 1964'te Rumların Sınırdışı Edilmesi - 1994 #smrgSAHAF
0.00
İttihat ve Terakki'den bu yana Türk devletinin azınlıklar politikasında önemli bir değişiklik olmadı. Türk -Müslüman bir ulus devleti kimliğini benimseyen Türkiye, bu kategoriler dışında kalan yurttaşlarına "özel" bir tutum takındı. Lozan Antlaşması'yla tanınan azınlık hakları geçerliydi, ama yaşanan somut tarihin etkisiyle düşman güçlerin beşinci kolu olarak görülen azınlıkların üzerine Men-i İhtikâr Kanunu, Varlık Vergisi, 8-7 Eylül olayları, İmroz ve Bozcaada'nın Türkleştirilmesi gibi pratik adımlarla gidildi. Ayrıca, her zaman her yerde uluslararası diplomasi ve nazarlıkların "nesnesi" olan azınlıklar bu topraklar üzerinde de bu konuma düşmekten kurtulamadılar. 1964 Kararnamesi ile başlayan ve yaklaşık 40 bin Rum'un sınırdışı edilmesiyle sonuçlanan süreç, elinizdeki kitabın konusudur. Kıbrıs'taki çatışmalar nedeniyle İstanbul'da yaşayan 12 bin Yunan uyruklu Rum'un sınırdışı edilmesi kararı, Cumhuriyet döneminin ikinci önemli etnik göçüne yolaçmıştı. Sınırdışı edilenlerin malvarlığına elkondu, yalnızca 20 kilo ev eşyası ve 22 dolar para çıkarmalarına izin verildi. Bu dönemde, Rumlara ait eğitim, kültür ve din kurumları da çeşitli baskılar altına alındı. Rıdvan Akar ile Hülya Oemir'in çalışmasında, bu zorunlu göç monografik bir yöntemle anlatılıyor. Politik ve diplomatik zorunluluklar ne kadar geçerli olursa olsun, dünyanın etnik kültürel çeşitlilik bakımından en zengin yörelerinden birinde renklerin süratle azalışı ve geçmişteki renklerin süratle unutuluşu sessizce katlanılabilecek bir süreç değildir. Devletlerin politikaları, çoğunlukların veya azınlıkların şu ya da bu dönemdeki tavırları hakkında her şey söylenebilir, ama bu kitabın konusu olan göçten öncesinin, 70 bin Rum'un yaşadığı İstanbul'u, bugünün 3.500 Rum'un yaşadığı İstanbul'una göre daha renkli ve zengindir. Akar ile Demir böyle bir bakış açısıyla hareket ediyorlar. (Arka kapaktan)
İttihat ve Terakki'den bu yana Türk devletinin azınlıklar politikasında önemli bir değişiklik olmadı. Türk -Müslüman bir ulus devleti kimliğini benimseyen Türkiye, bu kategoriler dışında kalan yurttaşlarına "özel" bir tutum takındı. Lozan Antlaşması'yla tanınan azınlık hakları geçerliydi, ama yaşanan somut tarihin etkisiyle düşman güçlerin beşinci kolu olarak görülen azınlıkların üzerine Men-i İhtikâr Kanunu, Varlık Vergisi, 8-7 Eylül olayları, İmroz ve Bozcaada'nın Türkleştirilmesi gibi pratik adımlarla gidildi. Ayrıca, her zaman her yerde uluslararası diplomasi ve nazarlıkların "nesnesi" olan azınlıklar bu topraklar üzerinde de bu konuma düşmekten kurtulamadılar. 1964 Kararnamesi ile başlayan ve yaklaşık 40 bin Rum'un sınırdışı edilmesiyle sonuçlanan süreç, elinizdeki kitabın konusudur. Kıbrıs'taki çatışmalar nedeniyle İstanbul'da yaşayan 12 bin Yunan uyruklu Rum'un sınırdışı edilmesi kararı, Cumhuriyet döneminin ikinci önemli etnik göçüne yolaçmıştı. Sınırdışı edilenlerin malvarlığına elkondu, yalnızca 20 kilo ev eşyası ve 22 dolar para çıkarmalarına izin verildi. Bu dönemde, Rumlara ait eğitim, kültür ve din kurumları da çeşitli baskılar altına alındı. Rıdvan Akar ile Hülya Oemir'in çalışmasında, bu zorunlu göç monografik bir yöntemle anlatılıyor. Politik ve diplomatik zorunluluklar ne kadar geçerli olursa olsun, dünyanın etnik kültürel çeşitlilik bakımından en zengin yörelerinden birinde renklerin süratle azalışı ve geçmişteki renklerin süratle unutuluşu sessizce katlanılabilecek bir süreç değildir. Devletlerin politikaları, çoğunlukların veya azınlıkların şu ya da bu dönemdeki tavırları hakkında her şey söylenebilir, ama bu kitabın konusu olan göçten öncesinin, 70 bin Rum'un yaşadığı İstanbul'u, bugünün 3.500 Rum'un yaşadığı İstanbul'una göre daha renkli ve zengindir. Akar ile Demir böyle bir bakış açısıyla hareket ediyorlar. (Arka kapaktan)
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat