#smrgSAHAF Kitâbü'l-Mecmû' Fi'l-Meşhûdi Ve'l-Mesmû = Görüp Duyduğum Bilginler Biyografisi -

Stok Kodu:
1199066505
Boyut:
14x20
Sayfa Sayısı:
479 s.
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
1998
Çeviren:
Hikmet Özdemir
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
1. Hamur
Dili:
Türkçe
0,00
1199066505
452438
Kitâbü'l-Mecmû' Fi'l-Meşhûdi Ve'l-Mesmû = Görüp Duyduğum Bilginler Biyografisi -
Kitâbü'l-Mecmû' Fi'l-Meşhûdi Ve'l-Mesmû = Görüp Duyduğum Bilginler Biyografisi - #smrgSAHAF
0.00
Arapçadan tercüme ederek neşrettiğimiz bu eser, Türk milletinin bağrından çıkmış yüzlerce âlim, şâir, edîp ve meşâyih ile onların hayat hikâyelerini ihtiva etmektedir. İmparatorluk Türkiye'sinde yetişen ve yüzyıllarca cihanşümul bir imparatorluğun ayakta kalmasını sağlayanlar edebiyat, ilim ve adaletin temsilcileri olan kadı, müderris, mutasavvıf, şair ve ediplerimizdir. Onların eserlerini ve hayat hikâyelerini bilmek ve bu bilgileri yeni nesillere aktarmak Türk milleti için yapılabilecek en önemli görevlerden birisidir. Zira bu ve benzeri eserler dil, tarih, edebiyat, sanat, ahlâk, kültür ve medeniyetimize temel teşkil etmektedir. Kitabımızın müellifi Amasyalı Âkif-zâde Abdurrahim Efendi, bu hizmeti gerçekleştiren Türk büyüklerinden birisidir.

O, eserini Arapça olarak kaleme almıştır. Bunun nedeni ise, eserinin kalıcı olması ve Türk hudutları dışında okunması içindir. Ayrıca eser müellifimizin Arapça ve Farsça'ya nüfuzunu da göstermektedir.

Âkif-zâde bu kitapta, hayatında karşılaştığı, ders aldığı zamanının değerli alim ve meşâyihini ve bunlara dair duyduklarını kaleme almıştır. Ayrıca bizzat tanımadığı birçok ilim, irfan sahibi kimselerden de başkalarından naklen bahsetmiştir. Müellif kitaplarda, kendilerinden bizzat söz edilmeyen "zaviyelerine gizlenmiş ve köşelerinde unutulmuş" olanların sayılarının diğerlerinden daha fazla olduğunu ifade etmektedir. Bu konuda eserinin baş kısmında söyledikleri şudur:

"…Bu kitap, sohbeti ile şereflendiğim veya menkıbelerini dinlediğim âlim ve şeyhlerin hayatlarından söz ettiğim bir derlemedir. Önceliğini kendisinden ders aldığım hocalara vermem, onlara olan minnet, hürmet ve vefa borcunu ödemek içindir."

Daha sonra sırasıyla kendileriyle karşılaştığım, buluşup derslerini dinlediğim bazı ünlü bilginlere tanışma sırasına göre yer verdim.

Bu yüzden kitabı bölüm ve bablara ayırmadım. Tarih sırasına göre düzenlemeye, hatta tarihlerini gözönünde bulundurmaya bile gerek duymadım. Çoğunlukla yaklaşık tarihleri vermekle yetindim.

Çünkü gayem, bu ünlü bilgin ve şeyhlerin hizmetlerini ortaya koymak ve onlara olan vefa borcunu ödeyerek bir nebze de olsa hizmet etmektir. Üstelik bu tarihleri bulmak benim gibi maddi imkânları kısıtlı biri için oldukça güç bir iştir.

Kitabımda ayrı ayrı dönemlerde ve yakın yüzyılda yaşamış olan neslin hepsine yer vermeyi de düşünmedim. Çünkü yıldız gibi karanlığı aydınlatan ve yağmur gibi bereketli olan bu şahıslar, yaşadıkları ülke ve beldeleri aydınlatmış ve bereketlendirmiştir…"

Arapçadan tercüme ederek neşrettiğimiz bu eser, Türk milletinin bağrından çıkmış yüzlerce âlim, şâir, edîp ve meşâyih ile onların hayat hikâyelerini ihtiva etmektedir. İmparatorluk Türkiye'sinde yetişen ve yüzyıllarca cihanşümul bir imparatorluğun ayakta kalmasını sağlayanlar edebiyat, ilim ve adaletin temsilcileri olan kadı, müderris, mutasavvıf, şair ve ediplerimizdir. Onların eserlerini ve hayat hikâyelerini bilmek ve bu bilgileri yeni nesillere aktarmak Türk milleti için yapılabilecek en önemli görevlerden birisidir. Zira bu ve benzeri eserler dil, tarih, edebiyat, sanat, ahlâk, kültür ve medeniyetimize temel teşkil etmektedir. Kitabımızın müellifi Amasyalı Âkif-zâde Abdurrahim Efendi, bu hizmeti gerçekleştiren Türk büyüklerinden birisidir.

O, eserini Arapça olarak kaleme almıştır. Bunun nedeni ise, eserinin kalıcı olması ve Türk hudutları dışında okunması içindir. Ayrıca eser müellifimizin Arapça ve Farsça'ya nüfuzunu da göstermektedir.

Âkif-zâde bu kitapta, hayatında karşılaştığı, ders aldığı zamanının değerli alim ve meşâyihini ve bunlara dair duyduklarını kaleme almıştır. Ayrıca bizzat tanımadığı birçok ilim, irfan sahibi kimselerden de başkalarından naklen bahsetmiştir. Müellif kitaplarda, kendilerinden bizzat söz edilmeyen "zaviyelerine gizlenmiş ve köşelerinde unutulmuş" olanların sayılarının diğerlerinden daha fazla olduğunu ifade etmektedir. Bu konuda eserinin baş kısmında söyledikleri şudur:

"…Bu kitap, sohbeti ile şereflendiğim veya menkıbelerini dinlediğim âlim ve şeyhlerin hayatlarından söz ettiğim bir derlemedir. Önceliğini kendisinden ders aldığım hocalara vermem, onlara olan minnet, hürmet ve vefa borcunu ödemek içindir."

Daha sonra sırasıyla kendileriyle karşılaştığım, buluşup derslerini dinlediğim bazı ünlü bilginlere tanışma sırasına göre yer verdim.

Bu yüzden kitabı bölüm ve bablara ayırmadım. Tarih sırasına göre düzenlemeye, hatta tarihlerini gözönünde bulundurmaya bile gerek duymadım. Çoğunlukla yaklaşık tarihleri vermekle yetindim.

Çünkü gayem, bu ünlü bilgin ve şeyhlerin hizmetlerini ortaya koymak ve onlara olan vefa borcunu ödeyerek bir nebze de olsa hizmet etmektir. Üstelik bu tarihleri bulmak benim gibi maddi imkânları kısıtlı biri için oldukça güç bir iştir.

Kitabımda ayrı ayrı dönemlerde ve yakın yüzyılda yaşamış olan neslin hepsine yer vermeyi de düşünmedim. Çünkü yıldız gibi karanlığı aydınlatan ve yağmur gibi bereketli olan bu şahıslar, yaşadıkları ülke ve beldeleri aydınlatmış ve bereketlendirmiştir…"

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat