#smrgKİTABEVİ Kovboylara Bozlak Okutan Adam : Ha-ka'nın Hikayesi - 2021
Kondisyon:
Yeni
Basıldığı Matbaa:
Dizi Adı:
Sinema
ISBN-10:
9755538686
Kargoya Teslim Süresi:
3&7
Cilt:
Amerikan Cilt
Boyut:
14x21
Sayfa Sayısı:
208
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2021
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
Enso
Dili:
Türkçe
Kategori:
indirimli
234,60
Havale/EFT ile:
227,56
Siparişiniz 3&7 iş günü arasında kargoda
1199136143
521999

https://www.simurgkitabevi.com/kovboylara-bozlak-okutan-adam-ha-kanin-hikayesi-2021
Kovboylara Bozlak Okutan Adam : Ha-ka'nın Hikayesi - 2021 #smrgKİTABEVİ
234.60
Halil Kamil (1893-1968), Türk sinemasının kurucu isimlerinden biri olsa da Türk sinema tarihinde hiçbir zaman Sedenler (Kemal Film) ve İpekçiler (İpek Film) kadar bir yer işgal edemedi.
Sektörde tüm filmleri Muhsin Ertuğrul'un yönettiği bir ortamda Faruk Kenç'e, Şadan Kamil'e, Sami Ayanoğlu'na, Kani Kıpçak'a ve bir yabancıya (Adolf Körner) yönetmenlik; Necati Tözüm'e, Aram Hugasiyan'a ve Coni (Yiannis) Kurteşoğlu'na görüntü yönetmenliği yapma fırsatı verdi. Onun girişimci ve yenilikçi ruhu, sektöre adeta can suyu oldu. Ondan feyz ve cesaret alan birçok girişimci film yapımcılığına başlayarak Türk sinemasına dinamizm kazandırdı.
En temel ihtiyaçların bile karneye bağlandığı 2. Dünya Savaşı yıllarında piyasada ham (boş) film bulmak neredeyse imkânsızken, ihtiyatlı davranmayı bir kenara bırakarak yerli film üretmeye devam etti. Seyircilerin beğeni ve eğilimlerinin ne olduğunu herkesten daha iyi biliyordu. Yeri geldiğinde kovboylara bozlak bile okuttu. Önemli olan sektörün ve kendisinin güçlenmesini sağlayacak kalifiye gücün yetişmesiydi. Kırk yıllık sinema hayatında bundan hiç vazgeçmedi.
Sektörde tüm filmleri Muhsin Ertuğrul'un yönettiği bir ortamda Faruk Kenç'e, Şadan Kamil'e, Sami Ayanoğlu'na, Kani Kıpçak'a ve bir yabancıya (Adolf Körner) yönetmenlik; Necati Tözüm'e, Aram Hugasiyan'a ve Coni (Yiannis) Kurteşoğlu'na görüntü yönetmenliği yapma fırsatı verdi. Onun girişimci ve yenilikçi ruhu, sektöre adeta can suyu oldu. Ondan feyz ve cesaret alan birçok girişimci film yapımcılığına başlayarak Türk sinemasına dinamizm kazandırdı.
En temel ihtiyaçların bile karneye bağlandığı 2. Dünya Savaşı yıllarında piyasada ham (boş) film bulmak neredeyse imkânsızken, ihtiyatlı davranmayı bir kenara bırakarak yerli film üretmeye devam etti. Seyircilerin beğeni ve eğilimlerinin ne olduğunu herkesten daha iyi biliyordu. Yeri geldiğinde kovboylara bozlak bile okuttu. Önemli olan sektörün ve kendisinin güçlenmesini sağlayacak kalifiye gücün yetişmesiydi. Kırk yıllık sinema hayatında bundan hiç vazgeçmedi.
Halil Kamil (1893-1968), Türk sinemasının kurucu isimlerinden biri olsa da Türk sinema tarihinde hiçbir zaman Sedenler (Kemal Film) ve İpekçiler (İpek Film) kadar bir yer işgal edemedi.
Sektörde tüm filmleri Muhsin Ertuğrul'un yönettiği bir ortamda Faruk Kenç'e, Şadan Kamil'e, Sami Ayanoğlu'na, Kani Kıpçak'a ve bir yabancıya (Adolf Körner) yönetmenlik; Necati Tözüm'e, Aram Hugasiyan'a ve Coni (Yiannis) Kurteşoğlu'na görüntü yönetmenliği yapma fırsatı verdi. Onun girişimci ve yenilikçi ruhu, sektöre adeta can suyu oldu. Ondan feyz ve cesaret alan birçok girişimci film yapımcılığına başlayarak Türk sinemasına dinamizm kazandırdı.
En temel ihtiyaçların bile karneye bağlandığı 2. Dünya Savaşı yıllarında piyasada ham (boş) film bulmak neredeyse imkânsızken, ihtiyatlı davranmayı bir kenara bırakarak yerli film üretmeye devam etti. Seyircilerin beğeni ve eğilimlerinin ne olduğunu herkesten daha iyi biliyordu. Yeri geldiğinde kovboylara bozlak bile okuttu. Önemli olan sektörün ve kendisinin güçlenmesini sağlayacak kalifiye gücün yetişmesiydi. Kırk yıllık sinema hayatında bundan hiç vazgeçmedi.
Sektörde tüm filmleri Muhsin Ertuğrul'un yönettiği bir ortamda Faruk Kenç'e, Şadan Kamil'e, Sami Ayanoğlu'na, Kani Kıpçak'a ve bir yabancıya (Adolf Körner) yönetmenlik; Necati Tözüm'e, Aram Hugasiyan'a ve Coni (Yiannis) Kurteşoğlu'na görüntü yönetmenliği yapma fırsatı verdi. Onun girişimci ve yenilikçi ruhu, sektöre adeta can suyu oldu. Ondan feyz ve cesaret alan birçok girişimci film yapımcılığına başlayarak Türk sinemasına dinamizm kazandırdı.
En temel ihtiyaçların bile karneye bağlandığı 2. Dünya Savaşı yıllarında piyasada ham (boş) film bulmak neredeyse imkânsızken, ihtiyatlı davranmayı bir kenara bırakarak yerli film üretmeye devam etti. Seyircilerin beğeni ve eğilimlerinin ne olduğunu herkesten daha iyi biliyordu. Yeri geldiğinde kovboylara bozlak bile okuttu. Önemli olan sektörün ve kendisinin güçlenmesini sağlayacak kalifiye gücün yetişmesiydi. Kırk yıllık sinema hayatında bundan hiç vazgeçmedi.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.