#smrgDERGİ Kütüphane Dünyası Kültür Sanat Dergisi - İlk Kütüphaneler ve Kayıt Tutma Sistemleri - Sayı: 1 Ocak 2025

Kondisyon:
Yeni
Sunuş / Önsöz / Sonsöz / Giriş:
Kargoya Teslim Süresi:
4&6
Cilt:
Amerikan Cilt
Stok Kodu:
1199237523
Boyut:
16x24
Sayfa Sayısı:
160
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2025
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
Enso
Dili:
Türkçe
indirimli
322,00
Havale/EFT ile: 309,15
Siparişiniz 4&6 iş günü arasında kargoda
1199237523
624662
Kütüphane Dünyası Kültür Sanat Dergisi - İlk Kütüphaneler ve Kayıt Tutma Sistemleri - Sayı: 1      Ocak 2025
Kütüphane Dünyası Kültür Sanat Dergisi - İlk Kütüphaneler ve Kayıt Tutma Sistemleri - Sayı: 1 Ocak 2025 #smrgDERGİ
322.00
Kütüphaneler, insanlığın bilgiye olan ihtiyacını karşılamak için geliştirdiği en eski kurumlardan biridir. Yazının icadıyla birlikte ortaya çıkan bu bilgi depolama alanları, hem bireylerin hem de toplumların kültürel, ekonomik ve sosyal gelişiminde önemli bir rol oynamıştır. İlk kütüphaneler ve kayıt tutma sistemleri, insanlığın bilgiye olan açlığını doyurma çabasının ilk somut ifadeleridir.

Kütüphaneciliğin temeli, yazının icadıyla birlikte atılmıştır. M.Ö. 4. binyılda Mezopotamya'da Sümerler tarafından geliştirilen çivi yazısı, bilgiyi kalıcı hale getirme ihtiyacından doğmuştur. İlk yazılı kayıtlar genellikle ekonomik işlemleri, ticari anlaşmaları ve vergilendirme süreçlerini içeriyordu. Sümerler, bu kayıtları kil tabletler üzerine yazarak sakladı. Bu tabletler, tapınakların özel bölmelerinde korunuyordu ve böylece bilginin düzenli bir şekilde saklanması sağlanıyordu. Bilginin saklanması, Mezopotamya'nın karmaşık sosyal ve ekonomik yapısı için hayati bir öneme sahipti. Tarımsal üretimin kayıt altına alınması, ticaretin belgelenmesi ve hukuki süreçlerin düzenlenmesi, yazının ve dolayısıyla ilk kayıt tutma sistemlerinin ana kullanım alanlarıydı. Bu süreçler, ilk kütüphanelerin organizasyonel temellerini oluşturdu.

İlk kütüphaneler, bilginin saklanması ve erişilebilir hale getirilmesi amacıyla tasarlanmış basit depolama alanlarıydı. Sümer tapınaklarında kullanılan kil tabletler, içeriklerine göre kategorilere ayrılıyor ve belirli bir düzen içinde saklanıyordu. Bu tabletlerin üzerindeki yazılar, içeriklerini özetleyen işaretler içeriyordu. Böylece bir tür kataloglama sistemi oluşturulmuştu.

Bu erken kataloglama sistemi, modern kütüphanecilikteki sınıflandırma ve kataloglama uygulamalarının ilk adımı olarak kabul edilebilir. Tabletlerin kategorilere ayrılması, belirli bir konuda bilgi arayan bireylerin bu bilgilere daha kolay ulaşmasını sağlıyordu. Örneğin, tarım kayıtları bir bölümde saklanırken, hukuki belgeler başka bir bölümde tutuluyordu.

Antik dünyanın en önemli bilgi merkezlerinden biri, Asur Kralı Asurbanipal tarafından kurulan Ninova'daki kraliyet kütüphanesidir. M.Ö. 7. yüzyılda kurulan bu kütüphane, yaklaşık 30.000 kil tabletle dönemin en büyük bilgi koleksiyonlarından birine ev sahipliği yapıyordu. Bu koleksiyon, sadece Asur kültürüne ait bilgileri değil, aynı zamanda Mezopotamya'nın diğer bölgelerinden toplanan bilgileri de içeriyordu.
Kütüphaneler, insanlığın bilgiye olan ihtiyacını karşılamak için geliştirdiği en eski kurumlardan biridir. Yazının icadıyla birlikte ortaya çıkan bu bilgi depolama alanları, hem bireylerin hem de toplumların kültürel, ekonomik ve sosyal gelişiminde önemli bir rol oynamıştır. İlk kütüphaneler ve kayıt tutma sistemleri, insanlığın bilgiye olan açlığını doyurma çabasının ilk somut ifadeleridir.

Kütüphaneciliğin temeli, yazının icadıyla birlikte atılmıştır. M.Ö. 4. binyılda Mezopotamya'da Sümerler tarafından geliştirilen çivi yazısı, bilgiyi kalıcı hale getirme ihtiyacından doğmuştur. İlk yazılı kayıtlar genellikle ekonomik işlemleri, ticari anlaşmaları ve vergilendirme süreçlerini içeriyordu. Sümerler, bu kayıtları kil tabletler üzerine yazarak sakladı. Bu tabletler, tapınakların özel bölmelerinde korunuyordu ve böylece bilginin düzenli bir şekilde saklanması sağlanıyordu. Bilginin saklanması, Mezopotamya'nın karmaşık sosyal ve ekonomik yapısı için hayati bir öneme sahipti. Tarımsal üretimin kayıt altına alınması, ticaretin belgelenmesi ve hukuki süreçlerin düzenlenmesi, yazının ve dolayısıyla ilk kayıt tutma sistemlerinin ana kullanım alanlarıydı. Bu süreçler, ilk kütüphanelerin organizasyonel temellerini oluşturdu.

İlk kütüphaneler, bilginin saklanması ve erişilebilir hale getirilmesi amacıyla tasarlanmış basit depolama alanlarıydı. Sümer tapınaklarında kullanılan kil tabletler, içeriklerine göre kategorilere ayrılıyor ve belirli bir düzen içinde saklanıyordu. Bu tabletlerin üzerindeki yazılar, içeriklerini özetleyen işaretler içeriyordu. Böylece bir tür kataloglama sistemi oluşturulmuştu.

Bu erken kataloglama sistemi, modern kütüphanecilikteki sınıflandırma ve kataloglama uygulamalarının ilk adımı olarak kabul edilebilir. Tabletlerin kategorilere ayrılması, belirli bir konuda bilgi arayan bireylerin bu bilgilere daha kolay ulaşmasını sağlıyordu. Örneğin, tarım kayıtları bir bölümde saklanırken, hukuki belgeler başka bir bölümde tutuluyordu.

Antik dünyanın en önemli bilgi merkezlerinden biri, Asur Kralı Asurbanipal tarafından kurulan Ninova'daki kraliyet kütüphanesidir. M.Ö. 7. yüzyılda kurulan bu kütüphane, yaklaşık 30.000 kil tabletle dönemin en büyük bilgi koleksiyonlarından birine ev sahipliği yapıyordu. Bu koleksiyon, sadece Asur kültürüne ait bilgileri değil, aynı zamanda Mezopotamya'nın diğer bölgelerinden toplanan bilgileri de içeriyordu.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat