Dupduru yüzlü biriyken ikiyüzlü birine dönüşen bir eş, eli sabah güneşi bir anne ve romancı Yılmaz... Yılmaz'ın “Nereye gidiyoruz?” sorusunu, içsesi Cavatina, “Oraya! Her şeyin biteceği noktaya,” diye yanıtladığında “Zavallılar,” der içerdekilere bakarak Yılmaz, “acaba, sağ kalan biri olacak mı?” Arkasını denize çevirir otobüs, döner hastanenin köşesini, başlar Erdek'in çıkışına doğru koşmaya...
Kaza, ölüm gibi bir olayın olacağını izleyiciye önceden sezdirmeye ama bunu geciktirerek onu sürekli bir beklenti, gerilim, coşku içinde tutmaya dayalı sinemasal anlatım türü olan “geciktirim” tekniğini Kuyudaki Adam'da etkin bir biçimde kullanan Yaman Koray, okurlarına özyaşamından pek çok kesit sunuyor hiç çekinmeden. (Arka kapaktan)
Dupduru yüzlü biriyken ikiyüzlü birine dönüşen bir eş, eli sabah güneşi bir anne ve romancı Yılmaz... Yılmaz'ın “Nereye gidiyoruz?” sorusunu, içsesi Cavatina, “Oraya! Her şeyin biteceği noktaya,” diye yanıtladığında “Zavallılar,” der içerdekilere bakarak Yılmaz, “acaba, sağ kalan biri olacak mı?” Arkasını denize çevirir otobüs, döner hastanenin köşesini, başlar Erdek'in çıkışına doğru koşmaya...
Kaza, ölüm gibi bir olayın olacağını izleyiciye önceden sezdirmeye ama bunu geciktirerek onu sürekli bir beklenti, gerilim, coşku içinde tutmaya dayalı sinemasal anlatım türü olan “geciktirim” tekniğini Kuyudaki Adam'da etkin bir biçimde kullanan Yaman Koray, okurlarına özyaşamından pek çok kesit sunuyor hiç çekinmeden. (Arka kapaktan)