#smrgKİTABEVİ Liberalizm Topluluk Kültür - 2025

Editör:
Kondisyon:
Yeni
Sunuş / Önsöz / Sonsöz / Giriş:
Basıldığı Matbaa:
Dizi Adı:
Politika
ISBN-10:
6256584129
Kargoya Teslim Süresi (İş Günü):
3&7
Hazırlayan:
Cilt:
Amerikan Cilt
Ciltçi:
Stok Kodu:
1199249152
Boyut:
14x20
Sayfa Sayısı:
344
Basım Yeri:
Ankara
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2025
Çeviren:
Hasan Ayer
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
Enso
Dili:
Türkçe
Kategori:
indirimli
339,75
Havale/EFT ile: 329,56
Siparişiniz 3&7 iş günü arasında kargoda
1199249152
636187
Liberalizm Topluluk Kültür -        2025
Liberalizm Topluluk Kültür - 2025 #smrgKİTABEVİ
339.75
1990'lar çokkültürcülüğün yükseliş dönemi olarak görülüyordu. Liberal demokrasilerin, farklı kimlikleri ve toplulukları kucaklayarak hem daha meşru hem de daha güçlü hâle geleceği umuluyordu. Çeşitlilik bir tehdit değil, demokrasiyi besleyen bir kaynak olarak sunuluyordu. Ama bu iyimserlik uzun sürmedi. Daha on yıl geçmeden eleştiriler yükseldi: Çokkültürcülük, toplumları böldüğü, ortak yurttaşlık bilincini zayıflattığı ve güvenliği tehlikeye attığı gerekçesiyle hedef tahtasına kondu, sert tartışmaların odağına yerleşti. 2000'lerde ve özellikle 11 Eylül sonrasında bu eleştiriler doruğa ulaştı ve çokkültürcülüğün artık “öldüğü” ilan edildi.

Bugünse tablo daha da çelişkili görünüyor: Küresel göç dalgaları, yeni bölgesel çatışmalar ve kültürel temaslar, çokkültürlü bir yaşamı artık ertelenemez ve geri döndürülemez bir gerçeklik hâline getiriyor. Farklılıklarla yaşamak bir seçenek değil, giderek çağımızın zorunlu koşulu hâline geliyor.

Will Kymlicka'nın bu klasikleşmiş eseri, birey ile topluluk arasındaki işte bu gerilimi doğrudan masaya yatırıyor. Liberalizmin yalnızca soyut bir haklar manzumesi olmadığını, insanların özgürlüğünün ancak kendi kültürel kökleri içinde anlam kazandığını savunuyor. Kymlicka, bireyin özerkliğini korurken toplulukların varlığını da vazgeçilmez görüyor ve böylece özgürlüğün ve aidiyetin birbirine nasıl tutunduğunu gözler önüne seriyor. Demokratik toplumları çağımızın en yakıcı meseleleri karşısında yeniden diriltebilecek temel kavramsal araçları sunuyor.

Liberalizm,Topluluk, Kültür, özgürlüğün ve aidiyetin nasıl birlikte savunulabileceğini düşünmek isteyen herkes için vazgeçilmez bir kaynak kitap.
1990'lar çokkültürcülüğün yükseliş dönemi olarak görülüyordu. Liberal demokrasilerin, farklı kimlikleri ve toplulukları kucaklayarak hem daha meşru hem de daha güçlü hâle geleceği umuluyordu. Çeşitlilik bir tehdit değil, demokrasiyi besleyen bir kaynak olarak sunuluyordu. Ama bu iyimserlik uzun sürmedi. Daha on yıl geçmeden eleştiriler yükseldi: Çokkültürcülük, toplumları böldüğü, ortak yurttaşlık bilincini zayıflattığı ve güvenliği tehlikeye attığı gerekçesiyle hedef tahtasına kondu, sert tartışmaların odağına yerleşti. 2000'lerde ve özellikle 11 Eylül sonrasında bu eleştiriler doruğa ulaştı ve çokkültürcülüğün artık “öldüğü” ilan edildi.

Bugünse tablo daha da çelişkili görünüyor: Küresel göç dalgaları, yeni bölgesel çatışmalar ve kültürel temaslar, çokkültürlü bir yaşamı artık ertelenemez ve geri döndürülemez bir gerçeklik hâline getiriyor. Farklılıklarla yaşamak bir seçenek değil, giderek çağımızın zorunlu koşulu hâline geliyor.

Will Kymlicka'nın bu klasikleşmiş eseri, birey ile topluluk arasındaki işte bu gerilimi doğrudan masaya yatırıyor. Liberalizmin yalnızca soyut bir haklar manzumesi olmadığını, insanların özgürlüğünün ancak kendi kültürel kökleri içinde anlam kazandığını savunuyor. Kymlicka, bireyin özerkliğini korurken toplulukların varlığını da vazgeçilmez görüyor ve böylece özgürlüğün ve aidiyetin birbirine nasıl tutunduğunu gözler önüne seriyor. Demokratik toplumları çağımızın en yakıcı meseleleri karşısında yeniden diriltebilecek temel kavramsal araçları sunuyor.

Liberalizm,Topluluk, Kültür, özgürlüğün ve aidiyetin nasıl birlikte savunulabileceğini düşünmek isteyen herkes için vazgeçilmez bir kaynak kitap.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat