#smrgKİTABEVİ Mevlana - Geçmiş ve Şimdi, Doğu ve Batı -

Stok Kodu:
1199115716
Boyut:
16x24
Sayfa Sayısı:
789 s.
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2010
Çeviren:
Gül Çağalı, Hamide Koyukan
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
3. Hamur
Dili:
Türkçe
Kategori:
Din
0,00
1199115716
501440
Mevlana - Geçmiş ve Şimdi, Doğu ve Batı -
Mevlana - Geçmiş ve Şimdi, Doğu ve Batı - #smrgKİTABEVİ
0.00
Miladi takvime göre 30 Eylül 1207 tarihinde doğan Mevlânâ'yı 800 yıl sonrasında bile dünyanın en önemli ve etkili kültür simgelerinden biri haline, dünya tarihinde eşine rastlanamayan bir hoşgörü ve evrensellik anıtı haline getiren şey neydi? Kim olursan ol, hangi dilde konuşursan konuş, ama “dilsizlerin dilini öğren” diyen bir şairin, yedi yüz-yılı aşkın bir zaman boyunca Bosna'dan Hindistan'a kadar uzanan geniş bir coğrafyada yaşayan okurların yüreklerinde hep canlı kalmasını ne sağladı?

Ey harfle ses arasında kokuşup kalan, sonra da Tanrı'yı dilsiz zanneden! Ne dediysem, ne söylediysem kendime dedim ben!

Araştırmacıların son yarım yüzyılda insan olarak Mevlânâ'nın daha tarihsel gerçeklere dayalı hikâyesini oluşturmaya çalışmalarına karşın henüz onun hakkında mevcut bilgi-lerin tümünün özenli bir şekilde incelenmesini üstlenen olmadı. Franklin Lewis'in Mevlânâ'sı her geçen gün daha da büyüyüp güçlenen bu efsanenin ve adını verdiği tarikatın arkasındaki ismi tüm yönleriyle anlatmayı amaçlıyor. Bunu yaparken de üst üste katlanan söylentilerin ve sır perdelerinin içine girmeye çalışıyor.

Varlığıyla Mevlânâ'yı coşturup, yokluğuyla bir yangını ateşleyerek bir anlamda ona ses veren Şems-i Tebrizî'den, Moğol saldırısı altındaki karmaşa içindeki dönemin politik ilişkiler ağına, Sultan Veled'in ardından genişleyen bir tarikatın Osmanlı devletiyle ve genç Türkiye cumhuriyetiyle olan bağına varana dek tüm etmenleri göz önüne alıyor.

Nuh da sensin, ruh da sen; açan da sen, açılan da sensin.

Benim için sır kapılarında genişlemiş gönül de sensin!

Miladi takvime göre 30 Eylül 1207 tarihinde doğan Mevlânâ'yı 800 yıl sonrasında bile dünyanın en önemli ve etkili kültür simgelerinden biri haline, dünya tarihinde eşine rastlanamayan bir hoşgörü ve evrensellik anıtı haline getiren şey neydi? Kim olursan ol, hangi dilde konuşursan konuş, ama “dilsizlerin dilini öğren” diyen bir şairin, yedi yüz-yılı aşkın bir zaman boyunca Bosna'dan Hindistan'a kadar uzanan geniş bir coğrafyada yaşayan okurların yüreklerinde hep canlı kalmasını ne sağladı?

Ey harfle ses arasında kokuşup kalan, sonra da Tanrı'yı dilsiz zanneden! Ne dediysem, ne söylediysem kendime dedim ben!

Araştırmacıların son yarım yüzyılda insan olarak Mevlânâ'nın daha tarihsel gerçeklere dayalı hikâyesini oluşturmaya çalışmalarına karşın henüz onun hakkında mevcut bilgi-lerin tümünün özenli bir şekilde incelenmesini üstlenen olmadı. Franklin Lewis'in Mevlânâ'sı her geçen gün daha da büyüyüp güçlenen bu efsanenin ve adını verdiği tarikatın arkasındaki ismi tüm yönleriyle anlatmayı amaçlıyor. Bunu yaparken de üst üste katlanan söylentilerin ve sır perdelerinin içine girmeye çalışıyor.

Varlığıyla Mevlânâ'yı coşturup, yokluğuyla bir yangını ateşleyerek bir anlamda ona ses veren Şems-i Tebrizî'den, Moğol saldırısı altındaki karmaşa içindeki dönemin politik ilişkiler ağına, Sultan Veled'in ardından genişleyen bir tarikatın Osmanlı devletiyle ve genç Türkiye cumhuriyetiyle olan bağına varana dek tüm etmenleri göz önüne alıyor.

Nuh da sensin, ruh da sen; açan da sen, açılan da sensin.

Benim için sır kapılarında genişlemiş gönül de sensin!

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat