Bu işlem için üye girişi yapmanız gerekiyor
#smrgKİTABEVİ Mimarlık ve Dil - 2025
Editör:
Kondisyon:
Yeni
Sunuş / Önsöz / Sonsöz / Giriş:
Basıldığı Matbaa:
A4 Ofset Matbaacılık
Dizi Adı:
ISBN-10:
6259443195
Kargoya Teslim Süresi:
3&7
Hazırlayan:
Cilt:
Amerikan Cilt
Boyut:
15x23
Sayfa Sayısı:
156
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2025
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
Enso
Dili:
Türkçe
Kategori:
indirimli
360,00
Havale/EFT ile:
345,64
Siparişiniz 3&7 iş günü arasında kargoda
1199240727
627924

https://www.simurgkitabevi.com/mimarlik-ve-dil-2025
Mimarlık ve Dil - 2025 #smrgKİTABEVİ
360.00
Günther Fischer'in "Mimarlık ve Dil"i Arketon'da...
Günther Fischer'in, mimarlık ve dil ilişkisini ele alan ve mimarlık kuramının özgün çalışmaları arasında yer alan "Mimarlık ve Dil" başlıklı kitabı, Fatma Erkman Akerson'un çevirisi ile yayımlandı. Editörlüğünü Aykut Köksal'ın yaptığı kitap, gözden geçirilmiş yeni basımıyla Arketon Yayınları arasındaki yerini aldı. "Mimarlık ve Dil", 20. yüzyılda dilbilimin açtığı yoldan ilerleyen disiplinlerarası çalışmalar arasında bulunuyor. Mimar ve akademisyen Günther Fischer'in 1991'de kaleme aldığı çalışmada, ünlü mimarlık kuramcı ve tarihçisi Jürgen Joedicke'nin Almanca basıma yazdığı önsöz ve yazarın Türkçe basım için yazdığı giriş yazısı yer alıyor. Jürgen Joedicke önsözde şöyle diyor:
"Göstergebilimin ortaya çıkması ve yaygınlaşmasıyla, özellikle de Max Bense'nin ve Stuttgart Okulu'nun çalışmalarıyla, mimarlıkta anlam yaratma olgusunu, göstergebilim ve iletişim kuramlarıyla açıklama denemelerine Almanya'da da girişildi, üstelik bu denemeler çok ilginç sonuçlar da verdi. Bu bağlamda, göstergenin üçlü yapısının çok basitleştirilerek mimari dile 'biçim ve düzenleme', 'anlam' ve 'etki' olarak çevrildiğine de değinmek isterim. Ayrıca göstergenin çift işlevliliği de ele alındı, gösterge belli bir nesneye gönderme yapmanın (düzanlam) yanı sıra, duygusal imgeleri de çağrıştırabiliyordu (yananlamlar). İçinde bulunduğu bağlam da göstergeyi etkiliyordu, yani bir gösterge nerede bulunduğuna bağlı olarak kendisi hiç değişmediği halde, bambaşka anlamlar kazanabiliyordu. Bu durum için klasik örneği Umberto Eco verir: Bir kentte yürüyen bir insan kitlesinin önündeki kırmızı bayrakla, kıyıdaki bir teknenin direğine çekilmiş kırmızı bayrak bambaşka anlamlar taşır.
Almanya'daki bu girişimler gene de oldukça soyut bir düzlemde kaldı, mimara seslenebilecek bir dile çevrilemedi. Ayrıca bu çeşit saptamaların proje üretme sürecinde somut olarak ne işe yarayacakları da sınanmadı.
İşte Günther Fischer'in çalışmasını farklı kılan, mimarlıkla mimari pratik arasında kurduğu bağlantılardır. Kendisi de mimar olan Fischer, kuramlara eleştirel bir gözle bakıyor, kuramların, mimarın çalışmasına katabileceği değerleri araştırıyor. Fischer geniş bir alana yayılıyor, göstergebilim, dilbilim ve algı psikolojisi üzerinde duruyor ve pek çok somut örnek vererek dille mimarlık arasında yapısal benzerlikler bulunduğunu ileri süren tezleri geliştiriyor."
Günther Fischer'in, mimarlık ve dil ilişkisini ele alan ve mimarlık kuramının özgün çalışmaları arasında yer alan "Mimarlık ve Dil" başlıklı kitabı, Fatma Erkman Akerson'un çevirisi ile yayımlandı. Editörlüğünü Aykut Köksal'ın yaptığı kitap, gözden geçirilmiş yeni basımıyla Arketon Yayınları arasındaki yerini aldı. "Mimarlık ve Dil", 20. yüzyılda dilbilimin açtığı yoldan ilerleyen disiplinlerarası çalışmalar arasında bulunuyor. Mimar ve akademisyen Günther Fischer'in 1991'de kaleme aldığı çalışmada, ünlü mimarlık kuramcı ve tarihçisi Jürgen Joedicke'nin Almanca basıma yazdığı önsöz ve yazarın Türkçe basım için yazdığı giriş yazısı yer alıyor. Jürgen Joedicke önsözde şöyle diyor:
"Göstergebilimin ortaya çıkması ve yaygınlaşmasıyla, özellikle de Max Bense'nin ve Stuttgart Okulu'nun çalışmalarıyla, mimarlıkta anlam yaratma olgusunu, göstergebilim ve iletişim kuramlarıyla açıklama denemelerine Almanya'da da girişildi, üstelik bu denemeler çok ilginç sonuçlar da verdi. Bu bağlamda, göstergenin üçlü yapısının çok basitleştirilerek mimari dile 'biçim ve düzenleme', 'anlam' ve 'etki' olarak çevrildiğine de değinmek isterim. Ayrıca göstergenin çift işlevliliği de ele alındı, gösterge belli bir nesneye gönderme yapmanın (düzanlam) yanı sıra, duygusal imgeleri de çağrıştırabiliyordu (yananlamlar). İçinde bulunduğu bağlam da göstergeyi etkiliyordu, yani bir gösterge nerede bulunduğuna bağlı olarak kendisi hiç değişmediği halde, bambaşka anlamlar kazanabiliyordu. Bu durum için klasik örneği Umberto Eco verir: Bir kentte yürüyen bir insan kitlesinin önündeki kırmızı bayrakla, kıyıdaki bir teknenin direğine çekilmiş kırmızı bayrak bambaşka anlamlar taşır.
Almanya'daki bu girişimler gene de oldukça soyut bir düzlemde kaldı, mimara seslenebilecek bir dile çevrilemedi. Ayrıca bu çeşit saptamaların proje üretme sürecinde somut olarak ne işe yarayacakları da sınanmadı.
İşte Günther Fischer'in çalışmasını farklı kılan, mimarlıkla mimari pratik arasında kurduğu bağlantılardır. Kendisi de mimar olan Fischer, kuramlara eleştirel bir gözle bakıyor, kuramların, mimarın çalışmasına katabileceği değerleri araştırıyor. Fischer geniş bir alana yayılıyor, göstergebilim, dilbilim ve algı psikolojisi üzerinde duruyor ve pek çok somut örnek vererek dille mimarlık arasında yapısal benzerlikler bulunduğunu ileri süren tezleri geliştiriyor."
Günther Fischer'in "Mimarlık ve Dil"i Arketon'da...
Günther Fischer'in, mimarlık ve dil ilişkisini ele alan ve mimarlık kuramının özgün çalışmaları arasında yer alan "Mimarlık ve Dil" başlıklı kitabı, Fatma Erkman Akerson'un çevirisi ile yayımlandı. Editörlüğünü Aykut Köksal'ın yaptığı kitap, gözden geçirilmiş yeni basımıyla Arketon Yayınları arasındaki yerini aldı. "Mimarlık ve Dil", 20. yüzyılda dilbilimin açtığı yoldan ilerleyen disiplinlerarası çalışmalar arasında bulunuyor. Mimar ve akademisyen Günther Fischer'in 1991'de kaleme aldığı çalışmada, ünlü mimarlık kuramcı ve tarihçisi Jürgen Joedicke'nin Almanca basıma yazdığı önsöz ve yazarın Türkçe basım için yazdığı giriş yazısı yer alıyor. Jürgen Joedicke önsözde şöyle diyor:
"Göstergebilimin ortaya çıkması ve yaygınlaşmasıyla, özellikle de Max Bense'nin ve Stuttgart Okulu'nun çalışmalarıyla, mimarlıkta anlam yaratma olgusunu, göstergebilim ve iletişim kuramlarıyla açıklama denemelerine Almanya'da da girişildi, üstelik bu denemeler çok ilginç sonuçlar da verdi. Bu bağlamda, göstergenin üçlü yapısının çok basitleştirilerek mimari dile 'biçim ve düzenleme', 'anlam' ve 'etki' olarak çevrildiğine de değinmek isterim. Ayrıca göstergenin çift işlevliliği de ele alındı, gösterge belli bir nesneye gönderme yapmanın (düzanlam) yanı sıra, duygusal imgeleri de çağrıştırabiliyordu (yananlamlar). İçinde bulunduğu bağlam da göstergeyi etkiliyordu, yani bir gösterge nerede bulunduğuna bağlı olarak kendisi hiç değişmediği halde, bambaşka anlamlar kazanabiliyordu. Bu durum için klasik örneği Umberto Eco verir: Bir kentte yürüyen bir insan kitlesinin önündeki kırmızı bayrakla, kıyıdaki bir teknenin direğine çekilmiş kırmızı bayrak bambaşka anlamlar taşır.
Almanya'daki bu girişimler gene de oldukça soyut bir düzlemde kaldı, mimara seslenebilecek bir dile çevrilemedi. Ayrıca bu çeşit saptamaların proje üretme sürecinde somut olarak ne işe yarayacakları da sınanmadı.
İşte Günther Fischer'in çalışmasını farklı kılan, mimarlıkla mimari pratik arasında kurduğu bağlantılardır. Kendisi de mimar olan Fischer, kuramlara eleştirel bir gözle bakıyor, kuramların, mimarın çalışmasına katabileceği değerleri araştırıyor. Fischer geniş bir alana yayılıyor, göstergebilim, dilbilim ve algı psikolojisi üzerinde duruyor ve pek çok somut örnek vererek dille mimarlık arasında yapısal benzerlikler bulunduğunu ileri süren tezleri geliştiriyor."
Günther Fischer'in, mimarlık ve dil ilişkisini ele alan ve mimarlık kuramının özgün çalışmaları arasında yer alan "Mimarlık ve Dil" başlıklı kitabı, Fatma Erkman Akerson'un çevirisi ile yayımlandı. Editörlüğünü Aykut Köksal'ın yaptığı kitap, gözden geçirilmiş yeni basımıyla Arketon Yayınları arasındaki yerini aldı. "Mimarlık ve Dil", 20. yüzyılda dilbilimin açtığı yoldan ilerleyen disiplinlerarası çalışmalar arasında bulunuyor. Mimar ve akademisyen Günther Fischer'in 1991'de kaleme aldığı çalışmada, ünlü mimarlık kuramcı ve tarihçisi Jürgen Joedicke'nin Almanca basıma yazdığı önsöz ve yazarın Türkçe basım için yazdığı giriş yazısı yer alıyor. Jürgen Joedicke önsözde şöyle diyor:
"Göstergebilimin ortaya çıkması ve yaygınlaşmasıyla, özellikle de Max Bense'nin ve Stuttgart Okulu'nun çalışmalarıyla, mimarlıkta anlam yaratma olgusunu, göstergebilim ve iletişim kuramlarıyla açıklama denemelerine Almanya'da da girişildi, üstelik bu denemeler çok ilginç sonuçlar da verdi. Bu bağlamda, göstergenin üçlü yapısının çok basitleştirilerek mimari dile 'biçim ve düzenleme', 'anlam' ve 'etki' olarak çevrildiğine de değinmek isterim. Ayrıca göstergenin çift işlevliliği de ele alındı, gösterge belli bir nesneye gönderme yapmanın (düzanlam) yanı sıra, duygusal imgeleri de çağrıştırabiliyordu (yananlamlar). İçinde bulunduğu bağlam da göstergeyi etkiliyordu, yani bir gösterge nerede bulunduğuna bağlı olarak kendisi hiç değişmediği halde, bambaşka anlamlar kazanabiliyordu. Bu durum için klasik örneği Umberto Eco verir: Bir kentte yürüyen bir insan kitlesinin önündeki kırmızı bayrakla, kıyıdaki bir teknenin direğine çekilmiş kırmızı bayrak bambaşka anlamlar taşır.
Almanya'daki bu girişimler gene de oldukça soyut bir düzlemde kaldı, mimara seslenebilecek bir dile çevrilemedi. Ayrıca bu çeşit saptamaların proje üretme sürecinde somut olarak ne işe yarayacakları da sınanmadı.
İşte Günther Fischer'in çalışmasını farklı kılan, mimarlıkla mimari pratik arasında kurduğu bağlantılardır. Kendisi de mimar olan Fischer, kuramlara eleştirel bir gözle bakıyor, kuramların, mimarın çalışmasına katabileceği değerleri araştırıyor. Fischer geniş bir alana yayılıyor, göstergebilim, dilbilim ve algı psikolojisi üzerinde duruyor ve pek çok somut örnek vererek dille mimarlık arasında yapısal benzerlikler bulunduğunu ileri süren tezleri geliştiriyor."
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.