#smrgKİTABEVİ Ölüm Ne Yana Düşer Usta : Diyarbakır Suruç Ankara Katliamları - 2021
Editör:
Kondisyon:
Yeni
Sunuş / Önsöz / Sonsöz / Giriş:
Basıldığı Matbaa:
Dizi Adı:
ISBN-10:
6052603239
Kargoya Teslim Süresi:
3&7
Hazırlayan:
Cilt:
Amerikan Cilt
Boyut:
14x20
Sayfa Sayısı:
416
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2021
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
Enso
Dili:
Türkçe
Kategori:
indirimli
337,50
Havale/EFT ile:
327,38
Siparişiniz 3&7 iş günü arasında kargoda
1199242926
630160

https://www.simurgkitabevi.com/olum-ne-yana-duser-usta-diyarbakir-suruc-ankara-katliamlari-2021
Ölüm Ne Yana Düşer Usta : Diyarbakır Suruç Ankara Katliamları - 2021 #smrgKİTABEVİ
337.50
10 Ekim 2015 Cumartesi günü, mevsime inat, güneşli bir gündü. Kitlelerin Ankara Garı'na aktığı kalabalık, coşkulu, heyecanlı, sevinçli bir gün… Öyle başladı.
Güneşli, kalabalık, coşkulu, heyecanlı, sevinçli gün ve hayat… saat 10.04'te durdu…
Saatlerin, günlerin ve ayların kederli akışından sonra kendimize ilk sorduğumuz soru bu oldu; biz neden böyle bir şiddetin öznesi olduk? Sadece Ankara'da Garın hemen önünde değil, Diyarbakır'da çok kalabalık İstasyon Meydanı'nda, Suruç'ta Amara Kültür Merkezi'nin küçücük bahçesinde neden öldük?
Buzdolabında ölü çocukların, sokaklarında ölü anaların olduğu bir zamana ve mekâna nasıl sıkıştık?
Sorular soruları taşıdı.
Çok değil elli yıl öncesinin genç, devrimci, romantik Filistin halk savaşçıları nasıl olmuştu da yerini, kendisine benzemeyeni yok etmek isteyen acımasız İslamcı intihar eylemcilerine bırakmıştı?
Nasıl olmuştu da, Ortadoğu'nun otokratik yönetimleri kendi çeperlerinde bir isyan dalgasına yol açmıştı?
Nasıl ve neden?
O isyanlara sonra ne olmuştu?
Ortadoğu dediğimiz yer nerede başlıyor, nerede bitiyordu?
Kendilerinin olmayan topraklarda başka ülkelerin askerleri ne arıyordu?
Bize ait olmayan topraklarda bizim ne işimiz vardı?
Irak ve Suriye arasındaki sınır belirsizleşirken, hükümranlığı zayıf(latılmış) bu iki ülkenin Türkiye ile sınırına ne olmuştu?
Türkiye'nin bir güney sınırı var mıydı? Varsa intihar yeleği kuşanmış adamlar o sınırdan nasıl geçebilmişti?
Bu adamlara yardım eden başka adamlar, yıllardır izlenmiyor muydu?
Türkiye karayolları nasıl olmuştu da bir “cihad otobanına” dönüşmüştü?
Sınırı geçen ve kendileri için hazır edilmiş intihar yeleklerini kuşananlar Türkiye karayollarını nasıl bu kadar kolayca aşabilmiş ve hedeflerine varmışlardı?
Biz neden hedef olmuştuk? Diyarbakır'da, Suruç'ta, Ankara'da, Gaziantep'te ve daha birçok yerde…
Bu kitap, bir idrak gayretinin ürünü…
Soruların soruları izlediği bu kitap hem de bir borcu ödemek için yazıldı…
Arda kalanların gidenlere borcu… Unutulmasınlar, hep bilinsinler diye..
Güneşli, kalabalık, coşkulu, heyecanlı, sevinçli gün ve hayat… saat 10.04'te durdu…
Saatlerin, günlerin ve ayların kederli akışından sonra kendimize ilk sorduğumuz soru bu oldu; biz neden böyle bir şiddetin öznesi olduk? Sadece Ankara'da Garın hemen önünde değil, Diyarbakır'da çok kalabalık İstasyon Meydanı'nda, Suruç'ta Amara Kültür Merkezi'nin küçücük bahçesinde neden öldük?
Buzdolabında ölü çocukların, sokaklarında ölü anaların olduğu bir zamana ve mekâna nasıl sıkıştık?
Sorular soruları taşıdı.
Çok değil elli yıl öncesinin genç, devrimci, romantik Filistin halk savaşçıları nasıl olmuştu da yerini, kendisine benzemeyeni yok etmek isteyen acımasız İslamcı intihar eylemcilerine bırakmıştı?
Nasıl olmuştu da, Ortadoğu'nun otokratik yönetimleri kendi çeperlerinde bir isyan dalgasına yol açmıştı?
Nasıl ve neden?
O isyanlara sonra ne olmuştu?
Ortadoğu dediğimiz yer nerede başlıyor, nerede bitiyordu?
Kendilerinin olmayan topraklarda başka ülkelerin askerleri ne arıyordu?
Bize ait olmayan topraklarda bizim ne işimiz vardı?
Irak ve Suriye arasındaki sınır belirsizleşirken, hükümranlığı zayıf(latılmış) bu iki ülkenin Türkiye ile sınırına ne olmuştu?
Türkiye'nin bir güney sınırı var mıydı? Varsa intihar yeleği kuşanmış adamlar o sınırdan nasıl geçebilmişti?
Bu adamlara yardım eden başka adamlar, yıllardır izlenmiyor muydu?
Türkiye karayolları nasıl olmuştu da bir “cihad otobanına” dönüşmüştü?
Sınırı geçen ve kendileri için hazır edilmiş intihar yeleklerini kuşananlar Türkiye karayollarını nasıl bu kadar kolayca aşabilmiş ve hedeflerine varmışlardı?
Biz neden hedef olmuştuk? Diyarbakır'da, Suruç'ta, Ankara'da, Gaziantep'te ve daha birçok yerde…
Bu kitap, bir idrak gayretinin ürünü…
Soruların soruları izlediği bu kitap hem de bir borcu ödemek için yazıldı…
Arda kalanların gidenlere borcu… Unutulmasınlar, hep bilinsinler diye..
10 Ekim 2015 Cumartesi günü, mevsime inat, güneşli bir gündü. Kitlelerin Ankara Garı'na aktığı kalabalık, coşkulu, heyecanlı, sevinçli bir gün… Öyle başladı.
Güneşli, kalabalık, coşkulu, heyecanlı, sevinçli gün ve hayat… saat 10.04'te durdu…
Saatlerin, günlerin ve ayların kederli akışından sonra kendimize ilk sorduğumuz soru bu oldu; biz neden böyle bir şiddetin öznesi olduk? Sadece Ankara'da Garın hemen önünde değil, Diyarbakır'da çok kalabalık İstasyon Meydanı'nda, Suruç'ta Amara Kültür Merkezi'nin küçücük bahçesinde neden öldük?
Buzdolabında ölü çocukların, sokaklarında ölü anaların olduğu bir zamana ve mekâna nasıl sıkıştık?
Sorular soruları taşıdı.
Çok değil elli yıl öncesinin genç, devrimci, romantik Filistin halk savaşçıları nasıl olmuştu da yerini, kendisine benzemeyeni yok etmek isteyen acımasız İslamcı intihar eylemcilerine bırakmıştı?
Nasıl olmuştu da, Ortadoğu'nun otokratik yönetimleri kendi çeperlerinde bir isyan dalgasına yol açmıştı?
Nasıl ve neden?
O isyanlara sonra ne olmuştu?
Ortadoğu dediğimiz yer nerede başlıyor, nerede bitiyordu?
Kendilerinin olmayan topraklarda başka ülkelerin askerleri ne arıyordu?
Bize ait olmayan topraklarda bizim ne işimiz vardı?
Irak ve Suriye arasındaki sınır belirsizleşirken, hükümranlığı zayıf(latılmış) bu iki ülkenin Türkiye ile sınırına ne olmuştu?
Türkiye'nin bir güney sınırı var mıydı? Varsa intihar yeleği kuşanmış adamlar o sınırdan nasıl geçebilmişti?
Bu adamlara yardım eden başka adamlar, yıllardır izlenmiyor muydu?
Türkiye karayolları nasıl olmuştu da bir “cihad otobanına” dönüşmüştü?
Sınırı geçen ve kendileri için hazır edilmiş intihar yeleklerini kuşananlar Türkiye karayollarını nasıl bu kadar kolayca aşabilmiş ve hedeflerine varmışlardı?
Biz neden hedef olmuştuk? Diyarbakır'da, Suruç'ta, Ankara'da, Gaziantep'te ve daha birçok yerde…
Bu kitap, bir idrak gayretinin ürünü…
Soruların soruları izlediği bu kitap hem de bir borcu ödemek için yazıldı…
Arda kalanların gidenlere borcu… Unutulmasınlar, hep bilinsinler diye..
Güneşli, kalabalık, coşkulu, heyecanlı, sevinçli gün ve hayat… saat 10.04'te durdu…
Saatlerin, günlerin ve ayların kederli akışından sonra kendimize ilk sorduğumuz soru bu oldu; biz neden böyle bir şiddetin öznesi olduk? Sadece Ankara'da Garın hemen önünde değil, Diyarbakır'da çok kalabalık İstasyon Meydanı'nda, Suruç'ta Amara Kültür Merkezi'nin küçücük bahçesinde neden öldük?
Buzdolabında ölü çocukların, sokaklarında ölü anaların olduğu bir zamana ve mekâna nasıl sıkıştık?
Sorular soruları taşıdı.
Çok değil elli yıl öncesinin genç, devrimci, romantik Filistin halk savaşçıları nasıl olmuştu da yerini, kendisine benzemeyeni yok etmek isteyen acımasız İslamcı intihar eylemcilerine bırakmıştı?
Nasıl olmuştu da, Ortadoğu'nun otokratik yönetimleri kendi çeperlerinde bir isyan dalgasına yol açmıştı?
Nasıl ve neden?
O isyanlara sonra ne olmuştu?
Ortadoğu dediğimiz yer nerede başlıyor, nerede bitiyordu?
Kendilerinin olmayan topraklarda başka ülkelerin askerleri ne arıyordu?
Bize ait olmayan topraklarda bizim ne işimiz vardı?
Irak ve Suriye arasındaki sınır belirsizleşirken, hükümranlığı zayıf(latılmış) bu iki ülkenin Türkiye ile sınırına ne olmuştu?
Türkiye'nin bir güney sınırı var mıydı? Varsa intihar yeleği kuşanmış adamlar o sınırdan nasıl geçebilmişti?
Bu adamlara yardım eden başka adamlar, yıllardır izlenmiyor muydu?
Türkiye karayolları nasıl olmuştu da bir “cihad otobanına” dönüşmüştü?
Sınırı geçen ve kendileri için hazır edilmiş intihar yeleklerini kuşananlar Türkiye karayollarını nasıl bu kadar kolayca aşabilmiş ve hedeflerine varmışlardı?
Biz neden hedef olmuştuk? Diyarbakır'da, Suruç'ta, Ankara'da, Gaziantep'te ve daha birçok yerde…
Bu kitap, bir idrak gayretinin ürünü…
Soruların soruları izlediği bu kitap hem de bir borcu ödemek için yazıldı…
Arda kalanların gidenlere borcu… Unutulmasınlar, hep bilinsinler diye..
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.