Önce Biraz Ağladılar, gizli bir iple birbirine bağlanmış gibi görünen yedi öyküden oluşuyor. Geçmişte bir âna saplanıp kalmış, uzaklaşmaya çalışan ama eninde sonunda o âna geri dönen, iç dünyalarındaki çalkantılar adımlarını yavaşlatsa da yola devam etmenin çaresini arayan karakterlerin öyküleri bunlar. Gürdamur'un kişileri, kimi zaman yeryüzünden yana yaratıcısına dert yanacak kadar cüretkâr, kimi zaman kayıpları karşısında toparlanamayacak kadar hisli, kimi zamansa yoluna çıkan bir geyiğin gözlerinde, yaşamın aydınlık ve karanlık sınırlarını seyredecek kadar derin.
Dördüncü öykü kitabında Gürdamur, artık iyice belirginleşen bir savunma hattına yerleşiyor güçlü kelimeleriyle. Hakikatle bir derdi olanların kendi benliğiyle mücadele ettiği, kendine karşı savaştığı; kendisiyle, zamanla, toplumla yüzleştiği o kaçınılmaz hatta… Böylece Dostoyevski'nin insanlık karşısındaki soylu karamsarlığı öyküler boyunca eşlik ediyor anlatıcılara ve okura: “Önce biraz ağladılar, sonra alıştılar. Aşağılık insanoğlu, her şeye alışır.”