Bunca yıl sonra bulduğum bu karalamaların bir bölümü, 1997 yılı başlarında Yapı Kredi Yayınları arasında yayınlanan Balkur'da Akşam Yemeği adını taşıyan düzyazı-şiirler kitabını oluşturdu. Paris'te tutulan bu günlük notları da, dil açısından düzelterek yayınlanabilir duruma getirdim. Elbette bu notlar daha sık tutulmuş olsalar çok daha iyi olacaktı. Fakat elde kalan bu eksik günceydi.
Paris Güncesi:1961-62, sanırım, her şeyden önce yazarına sesleniyor. Notlar tutulurken, bir gün yayınlanacağını hiç aklıma getirmemiştim. Bunu çok iyi anımsıyorum. Fakat, şimdi bana notlar, benim dışımda da kalmış bir dünyanın o yıllardan ışık veren çizgilerini yansıtıyorlar. Daha da önemlisi, bir kuşağın entellektüel ilişkilerini, ruhsal konumunu gösteriyorlar. O yıllarda pek çok Türk ressamın yanında, kuşağımın yazarlarından Güner Sümer, Ferit Edgü, Onat Kutlar da Paris'teydiler. Dostlukları hiç unutulmayacak olan bu yaratıcı insanların ikisi bugün dünyamızda değiller. Güner'le Onat'ın bitmeyecek ışıkları, arada bir, bu satırlara yansımışsa ne mutlu bana. (Sunuştan)
Bunca yıl sonra bulduğum bu karalamaların bir bölümü, 1997 yılı başlarında Yapı Kredi Yayınları arasında yayınlanan Balkur'da Akşam Yemeği adını taşıyan düzyazı-şiirler kitabını oluşturdu. Paris'te tutulan bu günlük notları da, dil açısından düzelterek yayınlanabilir duruma getirdim. Elbette bu notlar daha sık tutulmuş olsalar çok daha iyi olacaktı. Fakat elde kalan bu eksik günceydi.
Paris Güncesi:1961-62, sanırım, her şeyden önce yazarına sesleniyor. Notlar tutulurken, bir gün yayınlanacağını hiç aklıma getirmemiştim. Bunu çok iyi anımsıyorum. Fakat, şimdi bana notlar, benim dışımda da kalmış bir dünyanın o yıllardan ışık veren çizgilerini yansıtıyorlar. Daha da önemlisi, bir kuşağın entellektüel ilişkilerini, ruhsal konumunu gösteriyorlar. O yıllarda pek çok Türk ressamın yanında, kuşağımın yazarlarından Güner Sümer, Ferit Edgü, Onat Kutlar da Paris'teydiler. Dostlukları hiç unutulmayacak olan bu yaratıcı insanların ikisi bugün dünyamızda değiller. Güner'le Onat'ın bitmeyecek ışıkları, arada bir, bu satırlara yansımışsa ne mutlu bana. (Sunuştan)