#smrgKİTABEVİ Soğuk Sabun - 2025
Editör:
Özsevi Eröz
Kondisyon:
Yeni
Sunuş / Önsöz / Sonsöz / Giriş:
Basıldığı Matbaa:
Salmat Basım Yayıın
ISBN-10:
6259696140
Kargoya Teslim Süresi (İş Günü):
3&7
Hazırlayan:
Cilt:
Amerikan Cilt
Ciltçi:
Boyut:
14x21
Sayfa Sayısı:
88
Basım Yeri:
Ankara
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2025
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
Enso
Dili:
Türkçe
Kategori:
indirimli
169,00
Havale/EFT ile:
163,93
Siparişiniz 3&7 iş günü arasında kargoda
1199248013
635146
https://www.simurgkitabevi.com/soguk-sabun-2025
Soğuk Sabun - 2025 #smrgKİTABEVİ
169.00
Bir militan onurunun bilinciyle, bilincini bilekleriyle düzenler, o bir toplumcu yönetmendir, oturduğu binaya dinamit koyarken de. Güneşin geceyi acımasız bir kızgınlıkla yaktığını hissettiğiniz gün, siz de bir militansınız ve güneş, bin yıldır bu toprakların gecelerini kızgınlıkla yakıyor.
Erkeğin kaburga kemiğinden yaratıp kadına dokunmadığı gibi Tanrı, yazarlar, dokunmadıkları kelimelerle tanışmak istiyorlar, boşuna. Birbirinin içinden cansız bir sessizlikle geçip hey ya mola, ruh kazanan kelimeler, artık tek başına ölemez. Gerisi boşuna uğraştır, bütün kelimeler, karşı yönden gelen iki yük treni gibi çarpışırlar, lüzumsuz yüzlerce kaza işte. Hiçbir kelime hazırlıksız değildi, o derinlikte, o hâlde, bu kelimelerin kemiklerini bulmam lazım.
Mutlu haberlerim de var, bir çift çorap yıkanmış, katlanmış, öyle duru bir sabunla ki hiçbir zaman çıldırmayacağız. Bir sigara içsem. Dünyanın yasaları, balkonun demir parmaklıkları! Yol gösterin, sabaha ne taraftan geçeceğiz. Balkona çıkmadan, barikat kurmalı bir daha. Betona akıyorum, aşağıya, yerde iki ekşi erik. Döne, şimdi, derin soğutucusunda yengeç gibi uyuyor olmalı.
Kargalar açık pencerelerden girer; saat, bilezik, mücevher çalardı. Değerli bir şeydi çalınan, bunu anlayabiliyor insan ama bir de açık pencerelerden girip sabun çalardı kargalar; bunu bilebilecek miyiz: Neden kargalar sabun çalardı?
Erkeğin kaburga kemiğinden yaratıp kadına dokunmadığı gibi Tanrı, yazarlar, dokunmadıkları kelimelerle tanışmak istiyorlar, boşuna. Birbirinin içinden cansız bir sessizlikle geçip hey ya mola, ruh kazanan kelimeler, artık tek başına ölemez. Gerisi boşuna uğraştır, bütün kelimeler, karşı yönden gelen iki yük treni gibi çarpışırlar, lüzumsuz yüzlerce kaza işte. Hiçbir kelime hazırlıksız değildi, o derinlikte, o hâlde, bu kelimelerin kemiklerini bulmam lazım.
Mutlu haberlerim de var, bir çift çorap yıkanmış, katlanmış, öyle duru bir sabunla ki hiçbir zaman çıldırmayacağız. Bir sigara içsem. Dünyanın yasaları, balkonun demir parmaklıkları! Yol gösterin, sabaha ne taraftan geçeceğiz. Balkona çıkmadan, barikat kurmalı bir daha. Betona akıyorum, aşağıya, yerde iki ekşi erik. Döne, şimdi, derin soğutucusunda yengeç gibi uyuyor olmalı.
Kargalar açık pencerelerden girer; saat, bilezik, mücevher çalardı. Değerli bir şeydi çalınan, bunu anlayabiliyor insan ama bir de açık pencerelerden girip sabun çalardı kargalar; bunu bilebilecek miyiz: Neden kargalar sabun çalardı?
Bir militan onurunun bilinciyle, bilincini bilekleriyle düzenler, o bir toplumcu yönetmendir, oturduğu binaya dinamit koyarken de. Güneşin geceyi acımasız bir kızgınlıkla yaktığını hissettiğiniz gün, siz de bir militansınız ve güneş, bin yıldır bu toprakların gecelerini kızgınlıkla yakıyor.
Erkeğin kaburga kemiğinden yaratıp kadına dokunmadığı gibi Tanrı, yazarlar, dokunmadıkları kelimelerle tanışmak istiyorlar, boşuna. Birbirinin içinden cansız bir sessizlikle geçip hey ya mola, ruh kazanan kelimeler, artık tek başına ölemez. Gerisi boşuna uğraştır, bütün kelimeler, karşı yönden gelen iki yük treni gibi çarpışırlar, lüzumsuz yüzlerce kaza işte. Hiçbir kelime hazırlıksız değildi, o derinlikte, o hâlde, bu kelimelerin kemiklerini bulmam lazım.
Mutlu haberlerim de var, bir çift çorap yıkanmış, katlanmış, öyle duru bir sabunla ki hiçbir zaman çıldırmayacağız. Bir sigara içsem. Dünyanın yasaları, balkonun demir parmaklıkları! Yol gösterin, sabaha ne taraftan geçeceğiz. Balkona çıkmadan, barikat kurmalı bir daha. Betona akıyorum, aşağıya, yerde iki ekşi erik. Döne, şimdi, derin soğutucusunda yengeç gibi uyuyor olmalı.
Kargalar açık pencerelerden girer; saat, bilezik, mücevher çalardı. Değerli bir şeydi çalınan, bunu anlayabiliyor insan ama bir de açık pencerelerden girip sabun çalardı kargalar; bunu bilebilecek miyiz: Neden kargalar sabun çalardı?
Erkeğin kaburga kemiğinden yaratıp kadına dokunmadığı gibi Tanrı, yazarlar, dokunmadıkları kelimelerle tanışmak istiyorlar, boşuna. Birbirinin içinden cansız bir sessizlikle geçip hey ya mola, ruh kazanan kelimeler, artık tek başına ölemez. Gerisi boşuna uğraştır, bütün kelimeler, karşı yönden gelen iki yük treni gibi çarpışırlar, lüzumsuz yüzlerce kaza işte. Hiçbir kelime hazırlıksız değildi, o derinlikte, o hâlde, bu kelimelerin kemiklerini bulmam lazım.
Mutlu haberlerim de var, bir çift çorap yıkanmış, katlanmış, öyle duru bir sabunla ki hiçbir zaman çıldırmayacağız. Bir sigara içsem. Dünyanın yasaları, balkonun demir parmaklıkları! Yol gösterin, sabaha ne taraftan geçeceğiz. Balkona çıkmadan, barikat kurmalı bir daha. Betona akıyorum, aşağıya, yerde iki ekşi erik. Döne, şimdi, derin soğutucusunda yengeç gibi uyuyor olmalı.
Kargalar açık pencerelerden girer; saat, bilezik, mücevher çalardı. Değerli bir şeydi çalınan, bunu anlayabiliyor insan ama bir de açık pencerelerden girip sabun çalardı kargalar; bunu bilebilecek miyiz: Neden kargalar sabun çalardı?
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.