#smrgKİTABEVİ Şostakoviç - 2025
Editör:
Kondisyon:
Yeni
Sunuş / Önsöz / Sonsöz / Giriş:
Dizi Adı:
ISBN-10:
Hazırlayan:
Cilt:
Amerikan Cilt
Ciltçi:
Boyut:
13x19
Sayfa Sayısı:
144
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2025
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
Enso
Dili:
Türkçe
Kategori:
indirimli
213,00
Havale/EFT ile:
206,61
Siparişiniz 4&6 iş günü arasında kargoda
1199252098
639112
https://www.simurgkitabevi.com/sostakovic-2025
Şostakoviç - 2025 #smrgKİTABEVİ
213.00
20. yüzyıl büyük devrimlerin, savaşların, ulusal kurtuluş mücadelelerinin ve karşıdevrimlerin çağıydı. Politikada olduğu kadar kültür-sanat alanında da büyük kırılmalara ve yaratıcı patlamalara gebeydi. Şostakoviç, özelde senfoni türünde genelde müzik dünyasında yeni ufuklara çağlayan bir yataktır. Yüzyılın ortasında yönünü arayan insanla “müzik düşüncesi” üzerinde buluşarak kendi sesini aramış; insanın çok boyutlulukla yüklü “dramı”nı yine onun yaratıcı gücüne duyduğu güvenle aşmaya çalışmıştır. O, uygarlığın derin dokusuna, kendi kumaşında biçtiği evrensele kucak açan bir yorum kattı. Sovyet insanının gündelik tasalarını; 1905 ve 1917 Devrimlerini, İçsavaşı, tarımda kolektivizasyonu, İkinci Dünya Savaşı'nı hep derinlikle, incelikle, ülke sevgisiyle evrensel biçime bürüdü. Soğuk Savaş'ın antikomünist histerisine kapılmadan, özgün bir hümanizma geliştirdi. Bu tarihsel uğrak bizi “Şostakoviç'i nasıl dinlemeli?” sorusuna getiriyor. Dinleyiciyi, Soğuk Savaş'ın yarattığı tahribatla şekillenen “piyasa mahkûmu” olmak zorunda değil. Bilakis, müzik önünde “kendi saygınlığını bilen kişi” olmak zorunluluğundadır. Cumhuriyet bilgesi Bilsay Kuruç, yalın ama özlü çalışmasında, Şostakoviç'i tarihsel bağlamı içinde incelerken hem salt tüketici konumuna itilmeye çalışılan “müzikseverlik” fikrine meydan okuyor, müziğin kolektif doğasını anımsatıyor hem de Sovyet kültür yaşamına dair –Soğuk Savaş yalanlarına pabuç bırakmadan– derin ipuçları veriyor.
20. yüzyıl büyük devrimlerin, savaşların, ulusal kurtuluş mücadelelerinin ve karşıdevrimlerin çağıydı. Politikada olduğu kadar kültür-sanat alanında da büyük kırılmalara ve yaratıcı patlamalara gebeydi. Şostakoviç, özelde senfoni türünde genelde müzik dünyasında yeni ufuklara çağlayan bir yataktır. Yüzyılın ortasında yönünü arayan insanla “müzik düşüncesi” üzerinde buluşarak kendi sesini aramış; insanın çok boyutlulukla yüklü “dramı”nı yine onun yaratıcı gücüne duyduğu güvenle aşmaya çalışmıştır. O, uygarlığın derin dokusuna, kendi kumaşında biçtiği evrensele kucak açan bir yorum kattı. Sovyet insanının gündelik tasalarını; 1905 ve 1917 Devrimlerini, İçsavaşı, tarımda kolektivizasyonu, İkinci Dünya Savaşı'nı hep derinlikle, incelikle, ülke sevgisiyle evrensel biçime bürüdü. Soğuk Savaş'ın antikomünist histerisine kapılmadan, özgün bir hümanizma geliştirdi. Bu tarihsel uğrak bizi “Şostakoviç'i nasıl dinlemeli?” sorusuna getiriyor. Dinleyiciyi, Soğuk Savaş'ın yarattığı tahribatla şekillenen “piyasa mahkûmu” olmak zorunda değil. Bilakis, müzik önünde “kendi saygınlığını bilen kişi” olmak zorunluluğundadır. Cumhuriyet bilgesi Bilsay Kuruç, yalın ama özlü çalışmasında, Şostakoviç'i tarihsel bağlamı içinde incelerken hem salt tüketici konumuna itilmeye çalışılan “müzikseverlik” fikrine meydan okuyor, müziğin kolektif doğasını anımsatıyor hem de Sovyet kültür yaşamına dair –Soğuk Savaş yalanlarına pabuç bırakmadan– derin ipuçları veriyor.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.