#smrgKİTABEVİ Tarihi Boyunca Türk - Rus İlişkilerinin Gelgitleri - Ana Çizgileriyle Türk - Rus Diplomasisi - 2025

Editör:
Kondisyon:
Yeni
Sunuş / Önsöz / Sonsöz / Giriş:
Basıldığı Matbaa:
Dizi Adı:
ISBN-10:
6253864057
Kargoya Teslim Süresi (İş Günü):
3&7
Hazırlayan:
Cilt:
Amerikan Cilt
Stok Kodu:
1199240959
Boyut:
14x21
Sayfa Sayısı:
266 s. renkli
Basım Yeri:
Ankara
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2025
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
1. Hamur
Dili:
Türkçe
Kategori:
indirimli
220,00
Havale/EFT ile: 213,40
Siparişiniz 3&7 iş günü arasında kargoda
1199240959
628156
Tarihi Boyunca Türk - Rus İlişkilerinin Gelgitleri - Ana Çizgileriyle Türk - Rus Diplomasisi -        2025
Tarihi Boyunca Türk - Rus İlişkilerinin Gelgitleri - Ana Çizgileriyle Türk - Rus Diplomasisi - 2025 #smrgKİTABEVİ
220.00
Ruslar, MÖ 7. yüzyıldan beri egemen Rus devletinin kurulmasından kısa bir süre sonra, karşılıklı toprak genişlemeleri ile Türk kavimlerine “komşu” olmuşlardı. Yüzyıllar boyunca Türkiye ve Rusya arasındaki bu coğrafi yakınlık, jeopolitik kaygılar ve güç dinamiklerinden etkilenerek birçok kez dostça birlikte yaşama ortamına engeller de oluşturmuştu. Rusya'nın güneye doğru genişleme ve sıcak denizlere ulaşma konusundaki ısrarlı arzusu ile karakterize edilebilen bu durum, iki ülkeyi sık sık çatışma ortamı içine sokmaktaydı. Bu istek, öncelikle jeopolitik ve stratejik kaygılardan kaynaklanmaktaydı.

Rusya, tarih boyunca geleneksel yayılmacı çabalarını üç ana alana odaklamıştı: Doğu Anadolu, Balkanlar ve Boğazlar (İstanbul ve Çanakkale Boğazları). Boğazlar, Karadeniz'i Akdeniz'e ve ötesine bağlayan stratejik önemi nedeniyle tarihsel olarak bu bölgeler arasında en önemli ve çekişmeli alanı oluşturmaktaydı.

Uzun bir geçmişe sahip Türk-Rus ilişkilerini konu alan çok sayıda eser vardır. Pek çok Türk ve yabancı araştırmacı tarafından tarihsel kayıtların ve belgelerin ışığında bu olaylar değerlendirilip yazıya dökülmüşse de bunlar daha çok bilimsel inceleme yapmak isteyenlere seslenmekteydi.

İlk kez 1967'de hazırlanan elinizdeki ödüllü çalışma, güncellenmiş ve genişletilmiş şekliyle karşınıza çıkarken gerçek değeri, Prof. Dr. Seçil Karal Akgün'ün sözleriyle ifade etmek gerekirse “Türkiye ile Rusya arasındaki yüzlerce yıllık diplomatik ilişkileri anlatırken kronolojik bir akış içinde bilinenlerin tekrarlanması yerine, hep ‘ne seninle ne sensiz' sürdürülmüş bu ilişkinin her zaman bir ince kırmızı çizgisi olduğu dikkate alınarak öncelik gözetmeyen bir yansızlıkla toplumların yaklaşımlarını da kapsayan analitik bakışla irdelenmiş olmasıdır.”

Eser, karmaşık diplomatik ilişkileri herkesin anlayabileceği sade bir dille açıklıyor. Yazarın karşılaştırmalı çalışması, esere ayrıcalıklı bir yer kazandırıyor. Sadece siyasi ve ekonomik ilişkiler değil, sosyal ve ticari bağlar da inceleniyor.

Çalışmayı hazırlayan kişinin diplomatik kimliği, araştırmacılığı ve akademik yönüyle desteklenen yazarlık yeteneğinin bir araya gelmesi ile de romansı ve akıcı bir dille hazırladığı kitap, keyifle okunacak bir kaynak olarak karşımıza çıkıyor. Umuyoruz ki bu nitelikleriyle çalışma konuyu irdelemek isteyen gençleri yeni araştırmalara, yaygın kitleleri yeni okumalara yönlendirecek hatta pek çok kimse için okunması bitmeden bırakılamayacak başucu kitabı olacaktır.
Ruslar, MÖ 7. yüzyıldan beri egemen Rus devletinin kurulmasından kısa bir süre sonra, karşılıklı toprak genişlemeleri ile Türk kavimlerine “komşu” olmuşlardı. Yüzyıllar boyunca Türkiye ve Rusya arasındaki bu coğrafi yakınlık, jeopolitik kaygılar ve güç dinamiklerinden etkilenerek birçok kez dostça birlikte yaşama ortamına engeller de oluşturmuştu. Rusya'nın güneye doğru genişleme ve sıcak denizlere ulaşma konusundaki ısrarlı arzusu ile karakterize edilebilen bu durum, iki ülkeyi sık sık çatışma ortamı içine sokmaktaydı. Bu istek, öncelikle jeopolitik ve stratejik kaygılardan kaynaklanmaktaydı.

Rusya, tarih boyunca geleneksel yayılmacı çabalarını üç ana alana odaklamıştı: Doğu Anadolu, Balkanlar ve Boğazlar (İstanbul ve Çanakkale Boğazları). Boğazlar, Karadeniz'i Akdeniz'e ve ötesine bağlayan stratejik önemi nedeniyle tarihsel olarak bu bölgeler arasında en önemli ve çekişmeli alanı oluşturmaktaydı.

Uzun bir geçmişe sahip Türk-Rus ilişkilerini konu alan çok sayıda eser vardır. Pek çok Türk ve yabancı araştırmacı tarafından tarihsel kayıtların ve belgelerin ışığında bu olaylar değerlendirilip yazıya dökülmüşse de bunlar daha çok bilimsel inceleme yapmak isteyenlere seslenmekteydi.

İlk kez 1967'de hazırlanan elinizdeki ödüllü çalışma, güncellenmiş ve genişletilmiş şekliyle karşınıza çıkarken gerçek değeri, Prof. Dr. Seçil Karal Akgün'ün sözleriyle ifade etmek gerekirse “Türkiye ile Rusya arasındaki yüzlerce yıllık diplomatik ilişkileri anlatırken kronolojik bir akış içinde bilinenlerin tekrarlanması yerine, hep ‘ne seninle ne sensiz' sürdürülmüş bu ilişkinin her zaman bir ince kırmızı çizgisi olduğu dikkate alınarak öncelik gözetmeyen bir yansızlıkla toplumların yaklaşımlarını da kapsayan analitik bakışla irdelenmiş olmasıdır.”

Eser, karmaşık diplomatik ilişkileri herkesin anlayabileceği sade bir dille açıklıyor. Yazarın karşılaştırmalı çalışması, esere ayrıcalıklı bir yer kazandırıyor. Sadece siyasi ve ekonomik ilişkiler değil, sosyal ve ticari bağlar da inceleniyor.

Çalışmayı hazırlayan kişinin diplomatik kimliği, araştırmacılığı ve akademik yönüyle desteklenen yazarlık yeteneğinin bir araya gelmesi ile de romansı ve akıcı bir dille hazırladığı kitap, keyifle okunacak bir kaynak olarak karşımıza çıkıyor. Umuyoruz ki bu nitelikleriyle çalışma konuyu irdelemek isteyen gençleri yeni araştırmalara, yaygın kitleleri yeni okumalara yönlendirecek hatta pek çok kimse için okunması bitmeden bırakılamayacak başucu kitabı olacaktır.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat