#smrgKİTABEVİ Tepetaklak - 2025

Editör:
Kapak Tasarım:
Minife Yildizhan
Kondisyon:
Yeni
Sunuş / Önsöz / Sonsöz / Giriş:
Basıldığı Matbaa:
Dizi Adı:
ISBN-10:
9755453033
Kargoya Teslim Süresi (İş Günü):
3&7
Hazırlayan:
Cilt:
Amerikan Cilt
Stok Kodu:
1199245969
Boyut:
14x20
Sayfa Sayısı:
118
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2025
Kapak Türü:
Karton Kapak
Kağıt Türü:
Enso
Dili:
Türkçe
Kategori:
indirimli
140,00
Havale/EFT ile: 135,80
Siparişiniz 3&7 iş günü arasında kargoda
1199245969
633125
Tepetaklak -        2025
Tepetaklak - 2025 #smrgKİTABEVİ
140.00
“Düşmek... belki de yeniden doğmanın tek yoludur.” Bir sabah uyanır gibi değil, düşe çakılır gibi başlıyor her şey. Kim olduğunu unutmuş bir anlatıcı, ne olduğunu anlamadığı bir evrende uyanıyor. Zaman, mekân ve kimlik duygusu yitmiş. Sadece tek bir şey kalmış: arayış. Gerçekle rüya arasındaki zar incelirken, okuyucu da anlatıcının bilinç akışıyla savruluyor. Her adımda daha da bulanıklaşan dünya, metaforlar, iç hesaplaşmalar ve yer yer şiirsel bir dilin eşliğinde bir zihinsel labirente dönüşüyor. Bir kılıksız beliriyor, sonra kayboluyor. Bir şarap şişesi uzanıyor, sonra içinden bütün geçmiş fışkırıyor. Kimlikler eriyor, maskeler düşüyor, geriye sadece insan kalıyor. Yaralı, susuz, unutmuş, ama hala arayan bir insan... Mehmet Zeki Doğan, Tepetaklak'ta sıradan bir anlatıdan çok öteye geçiyor. Bu kitap bir roman değil yalnızca; bir iç çöküşün, zihinsel bir başkaldırının, ruhsal bir uyanışın güncesi. Her cümlesiyle okuru sarsan, düşündüren, bazen de durup nefes aldırmayan bir yolculuk. Varoluşun anlamı nedir? Düşen biri, gerçekten kaybolmuş mudur, yoksa yeni bir şeye mi doğuyordur? Ve hayat, gerçekten yaşanması gereken bir şey mi, yoksa sadece unutulması gereken bir düş mü? Tüm bu soruların arasında, “hiçbir yerin el defteri” sizin elinizde. Hazır mısınız? Çünkü bu kitap, sizi de kendinizle yüzleştirecek.
“Düşmek... belki de yeniden doğmanın tek yoludur.” Bir sabah uyanır gibi değil, düşe çakılır gibi başlıyor her şey. Kim olduğunu unutmuş bir anlatıcı, ne olduğunu anlamadığı bir evrende uyanıyor. Zaman, mekân ve kimlik duygusu yitmiş. Sadece tek bir şey kalmış: arayış. Gerçekle rüya arasındaki zar incelirken, okuyucu da anlatıcının bilinç akışıyla savruluyor. Her adımda daha da bulanıklaşan dünya, metaforlar, iç hesaplaşmalar ve yer yer şiirsel bir dilin eşliğinde bir zihinsel labirente dönüşüyor. Bir kılıksız beliriyor, sonra kayboluyor. Bir şarap şişesi uzanıyor, sonra içinden bütün geçmiş fışkırıyor. Kimlikler eriyor, maskeler düşüyor, geriye sadece insan kalıyor. Yaralı, susuz, unutmuş, ama hala arayan bir insan... Mehmet Zeki Doğan, Tepetaklak'ta sıradan bir anlatıdan çok öteye geçiyor. Bu kitap bir roman değil yalnızca; bir iç çöküşün, zihinsel bir başkaldırının, ruhsal bir uyanışın güncesi. Her cümlesiyle okuru sarsan, düşündüren, bazen de durup nefes aldırmayan bir yolculuk. Varoluşun anlamı nedir? Düşen biri, gerçekten kaybolmuş mudur, yoksa yeni bir şeye mi doğuyordur? Ve hayat, gerçekten yaşanması gereken bir şey mi, yoksa sadece unutulması gereken bir düş mü? Tüm bu soruların arasında, “hiçbir yerin el defteri” sizin elinizde. Hazır mısınız? Çünkü bu kitap, sizi de kendinizle yüzleştirecek.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat